6.Bölüm "Pembe Kaka Yapan Fil"

9.4K 348 36
                                    

LİLY

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

LİLY

Sonbaharın gelmesi üzerine, havalar bir hayli dengesizleşmişti. Az önce hava günlük gülüstanlıkken şimdi karabulutlar bütün gökyüzünü kaplamış, çiseliyordu. Üzerimde bulunan taba rengi, trençkotumun şapkasını kafama geçirdim. Deri sırt çantamın diğer kulpunuda koluma geçirdikten sonra, ilk okul çocukları gibi çantamın saplarını tutup, yürümeye başladım. Fakülteme yakın kütüphaneye hemen hemen yirmi dakikalık bir mesafe vardı. Eğer yağmur şiddetini artırırsa, çantamda ki şemsiyeyi kullanırdım. Telefonuma gelen mesaj ile durup, telefonu cebimden çıkardım. Abrek'in bütün sosyal medya hesaplarımdan beni bulmasını beklemiyordum. Yer bildirimi yapmıştı. Hemde kızlarla! Bedenimde oluşan tuhaf duygular yüzünden "Kendine gel." diyerek somurttum. Bir tarafım git cafeye uzaktan dikizle diyordu. Diğer tarafım ise Ece'nin sözlerini unutma diyordu. Telefonumun zil sesiyle, bakışlarım tekrar ekranı buldu. Tuğçe, sınıf arkadaşım Abrek'in bulunduğu cafe beni bekliyormuş. Notlarla ilgili bir şey sorucakmış. Yüzüme istemsiz bir sırıtma belirirken, koşar adım kafeye yol aldım.

Kafeden içeriye girdiğimde, girişte ki ayna da boydan kendime baktım. Saçlarımı düzeltip, işaret parmağıma tükürdüğüm de tam kaşıma sürüyordum ki "Ne yapıyorum ben be?" diye söylendim kendi kendime. Bizim fırlamalarla bir daha Recep İvedik izlemeyecektim. Derin bir nefes alıp, masaların olduğu bölüme geçtiğimde, gözlerimi mekanda gezdirdim. Tuğçe bana el sallayınca, yanına doğru yürümeye başladım. Bir yandan yürüyor, bir yandan Abrek'i arıyordu gözlerim. Sonunda onu gördüğümde, kalp atışlarımın tuhaflaştığını hissettim. Kalabalık bir kızlı erkekli grubun içinde oturuyordu. Yanında oturan kız Abrek'in içine düşerken, Abrek'in attığı kahkahası ile "Şerefsiz çokta güzel gülüyor." diye söylenmeden edemedim. Gözleri beni bulunca hızla kafamı çevirdim. İç güdüsel olarak bana baktığının farkındaydım. Tuğçe'nin yanına vardığımda "Selam." Dedim gülümseyerek. Pançomun düğmelerini çözüp, başımı kaldırdığım da, Abrek'in hala bana baktığını görünce, bakışlarımı kaçırdım. Nedense onu etkilemek istiyordum. Pançomu çıkartıp sandalyenin yaslanma yerine astım. Ardından sağ elimle havalı bir şekilde dalgalı saçlarımı onu umursamıyormuş gibi karıştırıp, Tuğçe'ye gülümseyerek "Çok bekletmedim ya." deyip sandalyeme oturdum. Saniyelik tekrar Abrek'e baktığım da, hala bana baktığını fark ettim. Bundan büyük bir keyif almışdım.

"Hayır bende yeni geldim." Tuğçe menüye bakarken "Aç mısın?" dediğinde başımı sallayıp "Açım." Diyerek bende menüye göz gezdirmeye başladım.

"Genel Kamu Hukunun notlarını verebilir misin?"

"Olur veririm." Elimi havaya kaldırıp garsonun gelmesini işaret ettiğim de, bizimle hemen hemen aynı yaşta bir çocuk yanımıza geldi.

"Ben şu domates soslu makarnanızdan istiyorum." Deyip menüyü kapattığımda, Tuğçe de başını menüden kaldırıp, garsona baktı.

"Sanki sizi bir yerden tanıyor gibiyim?"

BAKICI- GEÇMİŞİN İZLERİ (ASKIDA)Where stories live. Discover now