11.Bölüm "Bir Bebek Daha?"

8.3K 311 17
                                    

Geç oldu farkındayım umarım beklediğinize değer :) Keyifli okumalar :)

****************************************

LİLY

Giriş salonunda beklerken, Abrek'e de kaçamak bakışlar atıyordum. Berk ve Mehmet'le konuştuğu için beni göremiyordu. Bu yüzden kafamı çevirdiğimde babamla burun buruna geldim. Suç işlemiş çocuklar gibi ne yapacağımı bilemedim. Bakışları sinirli bir hal alırken, gözlerimi kapatıp, içimden dua etmeye başladım.

"Hayatım hadi." Ece'nin seslenmesi ile yutkunup, gözlerimi açtım. Ekin, annemlerin arabasından indiğinden beri bir garipti.

"Geliyorum." Babamın gür sesi yüzüme çarparken, bana uzattığı anahtarı titreyen ellerim ile aldım.

"Ne zaman konuşacağız?" Ekin'e baktığımda tuhaf bir ruh hali vardı.

"Daha sonra Ekin. Şuan yeri ve zamanı değil." Kaşlarımı çatıp, ikisinin arasında gözlerimi gezdirdim.

"Bence gayet uygun zaman." Ekin, umursamaz tavrı ve şuan ki duruşu ile bana Ece'yi hatırlatıyordu.

Babam sinirle nefesini dışarıya bırakırken "Neler oluyor?" deyip aralarına girdim.

Babamın bakışları beni bulurken "Hiç bir şey." deyip geçiştirmeye çalıştı. Her ne oluyorsa bu Berk ve babası ile ilgiliydi.

Bakışlarım bu sefer konuşan Ekin'e kaydı "Bir şey var ablacığım. Sevgili anne ve babamız bizden bir şeyler saklıyorlar." deyip kaşlarını kaldırıp, meydan okurcasına babama baktı.

Ece yanımıza geldiğimizde "Neler oluyor?" diyerek benim sözümü tekrar etmişti.

Babam Ece'ye dönüp "Arabada ki mesele." dediğinde Ece'nin bakışları önce bana sonra Ekin'e kaydı. Ardından eliyle alnını ovalayıp "Daha ne kadar saklayabiliriz ki?" dediğinde babama dönmüştü.

"Ama şuan yeri ve zamanı değil." Babamın itirazsız sesine "Bir şey anlatmıyorsanız, Taner beyin yanına gidip, her şeyi soracağım." Ekin'i daha önce bu şekilde gördüğümü hatırlamıyordum. O kadar sinirli ve tuhaftı ki ağzımı açıp, tek kelime edemedim.

"Ekin!" babamın sakın seni uyarıyorum cümlesiydi o kelime. Ekin, arkasını döndüğünde şaşkınca ona baktım. Resepsiyon görevlisine Taner beyin kaldığı oda numarasını sorarken, babam hışımla yanına yürümeye başlamıştı.

"Ece neler oluyor?" Ece'nin bakışları beni bulurken "Anlatmadan bir adım dahi atmam!" Ekin'in yüksek sesi kulaklarımıza ulaşınca, Ece ile resepsiyon tarafına baktık. Hızlı adımlar ile yanlarına gittiğimizde, babamın sinirden kıpkırmızı olduğunu gördüm.

"Yürüyün!" öfkeli sesi beni o kadar çok korkutmuştu ki ellerim ayaklarım titremişti. Ekin ise babamın sinirinden bir gram etkilenmiyordu. Birlikte asansöre doğru yürürken, Ece babamın koluna girip, başını omzuna dayadı. Gelen asansöre bindiğimizde babam düğmeye bastı. Neler oluyordu bilmiyordum fakat kafamın içinde milyon tane soru dönüyordu.

Açılan asansör kapısıyla asansörden indik. Babam ve Ece önden yürürken onların odasına gittiğimizi fark ettim.

ERİC

Canım burnuma gelmişti. Sinirli olduğumdan alnımda bir damarın attığını hissedebiliyordum. Kalacağımız odanın önüne geldiğimizde anahtar ile kapıyı açtım. Önce geçmeleri için kızlara yol verdim. Kızlar odaya girdiklerinde Ece karşımda dikilip yüzüme baktı. Parmak uçlarında yükselip, dudağıma bir öpücük bıraktığında kalbimin eridiğini hissettim.

"Her şey geçmişte kaldı. Sakin ol lütfen. Hiç bir şeyi unutmadım fakat her şey geçmişte kaldı." diye konuştuğunda, tuttuğum nefesi bıraktım. Kaşlarımı çatıp, neden bu kadar merhametli davrandığı konusunda bir fikrim yoktu. Belki de asla anlamayacaktım. Ece odaya girerken, düşüncelerimden sıyrılıp, kendimi ve kafamda konuşmaya nasıl başlayacağıma dair kelimeleri tekrar ediyordum. Odaya girdiğimde geniş koridorda yürüyüp, küçük oturma odasına girerken montumu üzerimden çıkartıp, kanepelerden birtanesinin üzerine attım. Ekin'in sabırsız bakışlarına kaşlarımı çatarken, Berk denilen o zibidiye duyduğu ilgi sinirlerimi bozuyordu. Birde Abrek vardı. Bakışlarımı Lily'ye çevirdiğimde kaşlarını çattı. Tekli kanepeye oturup, bacak bacak üstüne attığımda "Evet, sor bakalım." diye konuştum.

BAKICI- GEÇMİŞİN İZLERİ (ASKIDA)Where stories live. Discover now