20.BÖLÜM part 1

3.4K 202 43
                                    

Bu bölüme bir isim bulamadım. Belki kızacağız bir bölüm olabilir. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Hepinizi çok seviyorum. Düğünüme iki haftadan az bir süre kaldı. Sürekli koşturma halindeydim. Elimden geldiğince size daha hızlı bir bölüm yazmaya çalışacağım. 

Üzerime geçirdiğim spor kıyafetlerimi son kez düzeltip "Eric ben aşağıya iniyorum" diye seslendim. Duşa girdiği için beni duymamış olduğunu düşündüm fakat her ihtimale karşı ona seslendim. Bir süre bekledim fakat cevap gelmeyince odadan çıktım. Duştan çıkmak üzereydi zaten.

Uykusuzluktan, gözlerim ağrıyordu. Merdivenlerden inerken, çocukların kahkaha seslerini duydum. Yüzümde gülümseme belirirken, uzun süredir böyle olmadıkları aklıma takılmıştı. Oturma odasının kapısına yaklaşırken "Peki ya sonra ne oldu?" Kaan'ın sesi miydi o? Kiminle konuşuyordu ki?

"Babanız arkasına bakmadan koşmaya başladı!" Bu ses???? Oturma odasına giriş yaptığımda ilk Ekin ile göz göze geldim.

"Günaydın anne" neşeli sesini duymazdan gelip, hedef noktamı İclal denilen karıya çevirdim!

ONUN BURADA NE İŞİ VARDI!!!

Allahım! Sakin ol Ece lütfen sakin ol. Bir kaç saat önce sadece kibarlık olsun diye onu evime davet ettim. Ayrıca Eric, Taner'e ilk başlarda çok iyi davranmasa da, Taner ile anlaşmayı sonunda başarmıştı. Fazla tepki göstermek istemedim. Sonuçta geçmişte olup bitmiş bir şeydi! Fakat size soruyorum şuan bu kadının oturma odamda olması için ne gibi sebebi vardı? Neden haber verme gereği duymadan elini kolunu sallayarak evime girebiliyordu? Onu bir kere evime davet ettiğim, bir daha davet edeceğim anlamına gelmezdi!

"İclal?" Çocuklarımın karşısında sakin kalmaya çalıştım.

"Şey ben gidiyordum da..." duraksadı. Ayağa kalkıp, elinde ki çantayı bana uzattı "Amerika'ya gidiyorum, eşofmanlarını getirmiştim" kaşlarımı çatıp, ona düz düz baktım.

Açıkçası o takıma ihtiyacım yoktu. Buraya gelmesi tamamen bahane idi.

"Gerek olmadığını sende biliyorsun? Burada ne arıyorsun?" Sadece onun duyacağı şekilde fısıltıyla konuştum. Bakışları arkamda bir yere kayınca kafamı çevirdim. Eric'in gerilen yüz ifadesini görünce ona baktım. Yanıma geldi. Çocuklara bakıp "Herkes mutfağa!" Dediğinde hepsi itiraz etmeye yelteniyorlardı ki "Mutfağa dedim!" Diyerek sert sesle konuştu Eric.

Babalarının sert sözlerine alışıktılar. Hiç bir şey söylemeden mutfağa gittiklerini sansa da, adım kadar biliyordum ki oturma odasının kapısı arkasında bizi dinliyorlardı.

"Ne işin var burada?" Eric'in sözleriyle onlara döndüm.
"Eşofmanlar..." Eric, İclal'in elinde ki çantayı alıp, yere fırlatınca İclal irkilerek geriye kaçtı.

"Bu eve bir defa davet edilmiş olman, tekrar elini kolunu sallayarak eve gireceğin anlamına gelmez!" Diyerek konuştum.

"Öyle bir niyetim yoktu!" İclal kendini savunmaya geçince, Eric elini havaya kaldırdı susması için "Dün gece seninle açıkça konuştuğumu düşünüyordum!" Anlamaz bakışlarımı Eric'e çevirdim.

"Ne konuştunuz dün gece?" Sakin kalmaya çalıştım.

"Hayatında her şeyin hızlı geliştiğini söyleyen sen değil miydin?" İclal'in sözleriyle sinir katsayılarım artarken "Ama bunlardan mutlu olduğumu da söyledim! Ne bekliyordun? Ece'den boşanıp sana gelmemi mi?" Ellerimin ayaklarımın boşaldığını hissettim. Tutunmak için bir yer aradım ama bulamadım. Başım dönüyordu. Midem kasıldı.

"Tahmin ettiğim şeyin olmadığını söyle" diyerek isteksizce konuştum.

"Tahmin ettiğin şey"
"Tahmin ettiğin şey değil" aynı an da konuşmaları beni daha çok sinirlendirirken, sakin olamadığımı fark ettim.

BAKICI- GEÇMİŞİN İZLERİ (ASKIDA)Where stories live. Discover now