8.Bölüm "Eve Gidiyorsun."

7.6K 311 11
                                    

Herkese keyifli okumalar :)

TOPRAK

Motoru durduğum da Ezgi'nin inmesini bekledim. O inince kaskımı çıkartıp, saçlarımı düzelttim. Büyük bir dikkatle beni izliyordu. Bu çok hoşuma gitmişti. Bana uzattığı kaskı elinden alıp, motorun arka kısmına koydum. Elini omzuma attığım da, başını kaldırıp bana baktı.

"Seni burada çiğ çiğ yerler." Kaşlarını çatsa da, cevap vermedi. Söylediğim her bir kelimem de haklıydım. Onu burada çiğ çiğ yerlerdi. Burada bir sürü it kopuk vardı.

"Bu taraftan." deyip elimle yolu gösterdim. Her zaman ki geldiğim mekanın önü yine kalabalıktı. İçeriye girmek için sıra beklememe gerek yoktu çünkü burası Ömür enişteme ait bir yerdi. Zaten babam da bir tek buraya gelmeme izin veriyordu. Girişe yaklaştığımız da, Halil amcaya başımla selam verdim. Halil amca da selamı alırken, gözlerini Ezgi'ye dikmişti. Bilirdi ki ben buraya kızla gelmezdim. Ben bu mekandan kızlarla çıkardım. Şaşırsa da önünde ki insan kalabalığına dönüp kimlik kontrolüne devam etti. İçeriye girdiğimiz de, müziğin sesini duymaya başlamıştım. İçim kıpır kıpır olurken, Ezgi'nin adımlarının yavaşladığının farkındaydım. Şu dakikadan sonra asla geri dönemezdik. Kalabalık alana girdiğimizde her yerde yanan farklı ışıklar etrafı aydınlatıyordu. Orta da birbirlerine sürtünerek dans eden insanlar vardı. Ezgi'ye baktığımda çantasının kulpunu tutmuş büyük bir dikkatle dans edenlere bakıyordu. Oturmak için gözlerimle etrafı tararken tanıdık yüzleri görmek beni gülümsetmişti. İşte başlıyorduk. Her ne kadar o piçlerin arasına Ezgi'yi sokmak istemesem de, bunu yapmak zorundaydım. Benim onlardan farkım olduğunu anlamak zorundaydı.

"Gel hadi." deyip elinden tutup onu peşimden sürüklemeye başladım. İtiraz etmeden peşimden gelmesi iyi bir şey miydi bilmiyordum.

Müziğin gürültüsü ne kadar fazla olsa da "Ooooo Toprak gelmiş..." Diye bağırıp Caner ayağa kalktı. Ezgi'nin omzundan kolumu çekip Caner'le selamlaştım.

"Naber?" diye sorduğumda, omuz silkti. Ona sırıtırken Ufuk başıyla selam verdi çünkü yanında ki kızı yatağa atmak için büyük ihtimalle dil döküyordu. Tanımadığım bir kaç çocuk daha vardı. Onlarda selam verince selamlarını aldım. Benimle aynı yaşta olan ve benden bir kaç yaş büyük kızlarda vardı. Bu gece kalabalık takılıyordular.

"Kim bu hatun?" Caner kaşları ile Ezgi'yi gösterince "Sonra anlatırım." deyip geçiştirdim. Ezgi etrafına bakınırken, kolunu tutunca bana ürkek bakışlar ile bakması neredeyse gülmeme sebep oluyordu.

"Otursana." deyip boş yüksek tabureyi gösterdiğim de, başını salladı. Montunun fermuarını tuttuğum da bana şaşkınlıkla bakarken "Bütün gece montunla mı oturacaktın." deyip yandan bir gülüş attım. Feramuarı indirdiğimde, çantasını çıkartıp masanın üzerine koydu. Montunu çıkardığımda boynunu açıkta bırakan mor salaş ince bir kazak vardı üzerinde. Boynu o kadar davetkardı ki, yutkunup gözlerimi kaçırdım. Ezgi tabureye oturduğunda, montunu taburenin arkasına astım. Caner büyük bir açlıkla ona bakarken kulağına eğilip "Gözlerini yerinden çıkartırım." diye soludum. Caner sırıtarak "Çok mu önemsiyorsun ne?" diye sorduğunda "İnan daha fazlası." deyip göz kırptım.

"Ağzının tadını biliyorsun seni adi pislik." diye güldüğünde, bende güldüm. Karşımız da ki kızın beni kestiğini fark ettiğimde bakışlarımı kaçırdım. Bakışlarımı Ezgi'ye çevirdiğimde müziğe göre parmaklarını masaya vuruyordu. Ömrüm boyunca ilk defa bir kızı izleme isteği içimde doğmuştu.

"Hadi dans edelim." Beni kızın bağırmasıyla herkes ona dönüp baktı.

"Nil haklı." Diye onu onayladı Caner ardından koluma vurup "Hadi.." dediğinde Ezgi'ye dönüp "Dans etmek ister misin?" diye sordum.

BAKICI- GEÇMİŞİN İZLERİ (ASKIDA)Where stories live. Discover now