21.BÖLÜM "HİS"

3.6K 180 25
                                    

Öncelikle herkese merhaba arkadaşlar. Durumları biliyorsunuz. Böyle olduğu için üzülüyorum. Beni beklediğiniz ve bekleyeceğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. 

Keyifle okuyun :)

instagram: arife.byndr

****************************************************

ERİC

Ağaçlık alandan çıktığımda, ahşap ev karşıma çıktı. Derin bir nefes alıp, ellerimi direksiyona yerleştirdim. Haksız olduğum noktalar vardı. Artık bunu kabullene biliyordum. Kontağı çevirip, arabanın durmasını sağladım. Kapımı açıp, aşağı inerken, giriş kapısı açıldı. Kalbim hızla çarpınca duraksadım. Karşımda ki kadını sevmekten hiçbir zaman bıkmayacaktım. Yıllar ona ve bana çok şey katmıştı. Mesela göz kenarında ki ince çizgileri, çocuklarımız ve her gün, bir önce ki günden daha fazla olan sevgim. Sarıldığı şala daha sıkı sarındı sanki üşümesini önleyecekmiş gibi. Biliyordu ki ona sarılmadan üşümesi dinmeyecekti. Elinde ki bereyi başına geçirdi. Vücudunda en çok üşüyen noktaları kulaklarıydı. Ciddi yüz ifadesini gördükçe, beynim onu güldürme isteği uyandırıyordu. Çünkü o her ciddi olduğunda onu gülümsetmek hoşuma gidiyordu.

"Erken geldin" dedi basamakları inerken, güldüm. Gerçekten güldüm. Geleceğimi biliyordu. Elbette biliyordu. Bana posta koyup gitmesinden anlamalıydım.

Saatime bakıp "Bir gündür ayrıyız. Bu yine de bizim için büyük bir adım." Dedim. Derin bir nefes alıp, yüzümü inceledi.

"Aslında gelmezsin sandım. Bu sefer çok kararlı görünüyordun." Ellerimle şakaklarımı ovalayıp "Gerçekten kararlıydım fakat Kerem beni dün çok fena haşladı." Alt dudağını ısırıp "Kerem'e bir teşekkür borçluyum galiba" dedi.

"Ve.." diyerek benden özür dilemesini bekledim.

Alaycı bir kıkırtı dudaklarından döküldü "Rüyan da görürsün. Asla!" diyerek ciddileşmişti.

"Ece ikimizin de hataları var."

"Senin hataların var benim tek hatam, Taner ile görüşmekti." Düşünür gibi yapıp "Aha! Ama senden zaten bunun için özür dilemiştim." Deyip arkasını dönüp, gidecekken kolunu yakaladım. Hızla elimin arasından çektiği koluyla, birkaç adım sarsakladı ve eli başına gitti.

Neler oluyordu?

"İyi misin?" deyip hızla yanına gittim.

"İyiyim başım döndü." Deyip merdivenlere oturdu.

"Aç mısın?" dediğimde başını olumlu şekilde salladı.

"Dünden beri bir şey yemedim." Sinirle kaşlarımı çatıp ona baktım.

Hemen savunmaya geçerek "Yemeye çalıştım gerçekten ama yiyemedim. Zaten yumurtalar bozulmuştu. İğrenç kokuyordular." Diyerek kafasını tiksinircesine iki yana salladı.

"Hadi evimize gidelim." Dediğimde başını omzuma yasladı "Burası çok güzel. O kalabalık şehirden uzaklaşsak? Buraya yerleşsek olmaz mı?" dediğinde gülümsedim. Sıra sıra dizilmiş ağaçlar, sonbaharın sarı ve kahverengi tonlarıyla süslenmiş yapraklar, burası tam anlamıyla huzur doluydu.

"Belki bir gün çocuklarımız şirketi devir aldığında bu söylediğini yaparız." Diyerek gülümsedim.

"Çağan'dan çok umutluyum fakat o kadar da değil. Toprak için hiçbir şey kestiremiyorum. Kaan ise kesinlikle bir gezginci olacak." Güldüm işte bundan bende emindim.

"Ekin.." derin bir nefes alıp verdi "Büyük ihtimalle bir kreş açacaktır." Gülümsemem sırıtmaya döndü. Doğru söylüyordu. Ekin'in çocuklar ile çok özel bir bağ kuruyordu.

BAKICI- GEÇMİŞİN İZLERİ (ASKIDA)Where stories live. Discover now