46 ♧ Doruk

9.1K 482 230
                                    


Bölüm 46: "Köprü"


Doruk

  Gece daha önce hiç hissetmediğim kadar soğuktu.

  Deponun camlarından içeri sızan sinsi soğuğu ensemde hissettiğimde uğursuz bir hisle irkildim. Karşımdaki buz mavisi gözlerin güneş gözlüğünün arkasından beni izlediğini hissettim. Gece gerçekten de buz gibiydi.

  Arkamdan esen ağır hava ensemden kayıp kulağıma doğru yol aldığında ürperdim. Karşımdaki adam deponun içine doğru rahat ve başıboş bir adım attığında güneş gözlüklerinin arkasından yakıcı gözleri bana döndü. Sanki daha önce bu depoda defalarca bulunmuş gibi etrafa göz gezdirmeden olduğu yerde bekledi. Arkasından bir adamın depoya girip kapıyı kapattığını fark ettim. Adam bana döndüğünde hiçbir şey okunmayan ifadesiz yüzüne baktım. Aras aynı Aras'dı. Gümüşpala'nın acımasız adamı.

  "Geceleri severim," dedi Gümüşpala, geceyi seven tüm canlıları geceden soğutacak kadar ürpertici bir sesle. "Ve nedense bu gecenin çok güzel bir gece olduğunu düşünüyorum."

  Masanın yanından milim uzaklaşmadan olduğum yerde bekledim. Bakışlarım Gümüşpala'nın yüzünde geziniyor - güneş gözlüğünü çıkarmadığı sürece bunu yapacak cesaretim vardı - ve ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordum. Bu bir kar kütlesine bakmaktan farksızdı.

  Konuşmak için bir an duraksadım. Bakışlarım kısa bir an arkasında temkinli bir şekilde duran adama kaydı. "Bu geceyi güzel kılan ne?"

  Gülümsedi. Dudakları anlık bir zevkle yukarı kıvrılmış, kaşları keskin bir koku almış gibi çatılmıştı. "Başarım," dedi. "Başarı duymak tüm gecemi bir anda güzel yapabiliyor." Ellerini üzerindeki siyah kumaş pantolonun cebine soktuğunda üstündeki siyah ceket geriye doğru kıvrıldı. Bu hali bile göze oldukça simetrik geliyordu. "Bir anda tüm dünyamı karartan şeyler de var tabii." Sesindeki ani değişim masanın altına uzanan parmaklarıma bir elektrik salmış gibi kaslarım kasıldı. Her an tetikte durmak, ölmekten daha da zordu. Yaptığım şeyden bir anda tiksinti duydum. Şu an bana zarar vermeye kalksa silahı bir an tereddüt bile duymadan ona çevirirdim. Belki tetiği bile çekerdim. Ölmesi her türlü işime gelirdi. Ama beni durduran şey çok daha derinlere dayanıyordu. Bunun ne olduğunu merak ettim.

  "İhanet," dedi ürkütücü sesi. "Sadakatsiz insanlar ihanet ederek benim dünyamı kısa bir anlığına da olsa karartabiliyorlar."

  "İhanet," dedim onun gibi. Bakışlarının üzerimde gezinişi beni rahatsız etmeye başlamıştı. "Senin dünyanla ilgilenmiyorum."

  Bakışları bir anda üzerimden kalkıp sadece birkaç saat önce kaldırdığım tüm o fotoğrafların, planların ve belgelerin olduğu duvara çevrildi. Bakışları masaya kaymadan önce "Bunlar da ne?" diye sordu. Kalbimin ağzımda attığını hissettim. Masaya doğru yaklaşacağını anladığımda karar vermek için çok kısa bir sürem vardı. Yapacağım şeyden emin değildim ama eğer şimdi onu engellemezsem şimdiye kadar kurduğumuz tek tük plan da yok olacaktı.

  Masanın altındaki elimi hızla çekip avucumun arasındaki silahı karşımdaki adama çevirdim. Gümüşpala'nın bakışları hızla bana döndüğünde arkasındaki adam görünmez bir hızla belindeki silahı çekip bana doğrulttu. Ensemdeki serinlik bir anda yok olmuştu.

  "Ne yapıyorsun?" diye sordu en ufak bir telaş belirtisi göstermeden. Dikkatini masadan çektiğini anladığımda masanın yanından ağır adımlarla ona doğru ilerledim. Aras namluda tuttuğu parmağına emir vermek için Gümüşpala'nın emrini bekliyordu. Gümüşpala rahat bir şekilde olduğu yerde hareket etmeden bekledi.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin