56 I Uyumak Yok

1.1K 72 74
                                    

Atlas

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atlas

Kan ve kar.

Soğuğun sıcağa kavuşma anı.

Bu zıtlık beni saniyeler içinde arabanın içinde sıkışmış annemin nefeslerini duymaya çalışan minik bedenime götürdü. Hiçbir zaman bitmesinin istemeyeceğim o sese. Zorlukla yutkunuyordum.

Dakikalar içinde ağaçların arasındaki dar yolu takip etmeye başlamıştım. Sırtımda Vuslat'ın ağırlığını ve yanı başımda benimle beraber koşan Sena'nın ağladığını duymasaydım bu karanlık ormanda annemin benden ayrılışına sebep olan o kazanın yaşandığı gece, sıkıştığım yerden kara damlayan sıcak kanı izleyerek annemin nefeslerini duymaya çalışırdım.

Nefes nefeseydim ve hırıltılı nefesim ciğerlerime her dolduğunda acıyla batıyordu. Zihnimde tekrar edip duran tek bir cümle vardı ve bana sürekli yaptığım şeyi hatırlatıyordu. Onu geride bırakmıştım!

Sansar'ı geride bırakmıştım!

Hazmedemiyordum. İçimde hem bu olup bitenlere hem de kendime karşı önüne geçilmez bir öfke yükseliyordu.

Her adımımızda, botlarımızın ezdiği karda kan damlaları bırakıyorduk ve bu dağın başında kan kokusu, ağaçların arasına saklanmış kurtların iştahını kabartıyor olmalıydı ki uluma sesleri artmıştı. Vuslat'ın hıçkırdığını duyunca başını boynuma iyice bastırdım. "Şşş," diye fısıldadım. Bu durumda olabilecek en emin sesle ekledim. "Sorun yok."

Ama lanet olası bir sürü sorun vardı! Onu geride bırakmıştım. Kardeşimi.

Vuslat bedenini bana yasladı. Onu sıkı sıkı kavrayıp diklikten ağaçlara tutunarak inmeye devam ettim. Gözyaşları ensemi ıslatıyordu. Kolları sımsıkı bana sarılmıştı ve bedeni yaşadığı şokun etkisiyle kaskatı kesilmişti. "Onu bırakıp gidemeyiz," diye fısıldadı.

Yumruklarımı öyle çok sıkıyordum ki tırnaklarımın avucuma battığını hissettim. Nasıl bir seçim yapmak zorunda kalmıştım. Kardeşimi bu lanet yerde bırakıp gidemezdim. Ama Vuslat'ın kanaması her geçen dakika artıyordu. Çaresizliği daha önce hiç bu kadar derinden hissetmemiştim. Bir seçim yapmalıydım ve ben Sansar'ı seçmemiştim.

Bağırmak ve içimde yükselip duran öfkeyi parçalara ayırmak istiyordum. Gözlerimdeki ıslaklığı, boğazımda düğüm düğüm yükselen acıyı unutmaya çalıştım. Buraya gelirken tüm o planların kafamızda tek bir amacı vardı: Buradan insanları kurtarıp çıkacaktık. Ama ben aramızdan birini geride bırakmıştım. Ben kardeşimi bırakmıştım. Kardeşimi bırakmıştım!

Selim'i bulduğumuz yerde Sansar'a sarılmış titrek bedenini hatırladım, gözlerindeki korkuyu ve bakışlarının ifadesizliğini. Anlamsız mırıldanışları. Aylarca ölmüş olma ihtimalinden korkarak beslediğimiz umuda rağmen yaşadığını gördüğümüz ilk anda dahi göze çarpan tükenmişliği.

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin