18♣Selin

27.8K 1.4K 271
                                    

Multimedia Sansar :)

Mavi gözlü güzel bir garson Vuslat ile Atlas'ın siparişlerini getirdiğinde, kızın mavi gözlerinin çekingen genin eseri olduğunu bildiğimden aklımda uçuşan binlerce matematik hesabı vardı. Bunların arasında gözlerinin başka hangi renklerde olabileceğinin olasılığı en basit işlemdi.

"Yarın tedavi kaçta?" diye sordu garson gidince Sena.

"Bilmiyorum. Yarın sabah size mesaj atarım." dedi Sansar.

Sena başını salladı. "Yarın tedaviden sonra bize gelsenize. Yemek yeriz."

Herkes onaylayınca yarın akşam yemeğini Sena'nın evinde yiyeceğimiz kesinleşmişti. İlk defa bir arkadaş grubumun olmasının içimde uyandırdığı basit ama değerli heyecanla kocaman sırıttım.

"Yani şimdi burası bizim buluşma yerimiz öyle mi?" Geldiklerinden beri bunu anlattığımız için Vuslat da biliyordu.

"Ev-vet." dedim gülerek.

"Senden bu kadar muhteşem bir yer beklemiyordum." diye takıldı Sansar'a Atlas.

"Ne sandın oğlum?" Sansar gülümsedi. "Senin bardan daha iyi olduğu kesin."

"Bu konuda Sansar haklı." dedi Selim gözlüklerini düzelterek. "En azından burada sigara içmiyorlar."

"Kim demiş?" dedi Atlas ve cebinden sigara paketini çıkarıp bir tane sigara yaktı.

"Burada... Sigara yasak değil mi ya?"

Hepimiz kahkaha atmaya başladık Selim'in şaşkın yüzüne karşı.  Cebimdeki telefonum piyano melodisiyle çalmaya başladığında Berk'in çağrısını cevapladım.

"Alo?"

"Naber Selin?" diye sordu heyecanla. 
"İyiyim. Sen?"

"Telefonumu cevapladığından beri daha iyiyim." Gamzelerini belli edecek şekilde gülümsediğini tahmin ediyordum. "Bugün bir şeyler yapalım mı?"

"Müsait değilim." Masadakilere kısa bir bakış attım.

"Hadi ama Selin. Takılırız biraz."

"Arkadaşlarımlayım." dediğimde sanki çok ilginç bir şey söylemişim gibi hepsi aynı anda bana döndü. Omuz silktim. "Arkadaşlarımla bir kafeye geldik ve mümkünse akşama kadar burada oturacağız."

"Bizim okuldan mı bu arkadaşların?"

"Sanane Berk." diye tersledim. Okulun en havalı çocuğuydu ama benim gibi iletişim özürlüsü bir kızla ilgileniyordu.

"Tamam, kızma hemen Pamuk Prenses."

Pamuk Prenses? "Her neyse, kapatmam lazım."

"Görüşürüz."

"Hoşça kal."

Telefonu kapattıktan sonra çantama attım ve  hâlâ şaşkın şaşkın bana bakan arkadaşlarıma döndüm.

"Ne var?"

"Arkadaşlarım mı dedin sen?" diye sordu Sansar.

"Evet." dedim hâlâ sıcak kahvemden bir yudum alarak. "Ne var bunda?"

"Ne bileyim," Sansar,  Atlas'a baktı. "Düşünce Mahkumu arkadaşlarım falan diyebilirdin."

Atlas ofladı. "İnadına mı yapıyorsun ya? Sevmiyorum öyle Düşünce Mahkûmu falan. Sanki berbat bir şey."

"Öyle zaten." dedim. "Aranızda Atlas gibi düşünen biri daha var mı?"

Vuslat yerinde kıpırdandı. "Atlas gibi düşünmüyorum ama... Bence o kadar da berbat bir şey değil. Bence zihnimizde bir parazit var ve bu parazit seni başkalarından ayırıyor, farklı kılıyor."

Düşünce MahkumlarıWhere stories live. Discover now