10♣Selin (Matematik)

33.4K 1.6K 261
                                    

"Bu teoremi uygulamak oldukça kolay." dedi Ayhan Hoca tahtaya yazı yazmaya devam ederken. "1293 sayısını n ile topluyoruz... Kural gereği 9'a bölüyoruz."

Elindeki tebeşirle tahtaya vurarak anlatmaya devam ediyordu ama ben dahil sınıftaki kimse dersi dinlemiyordu. Sadece en önde oturan birkaç inek...

Aklım hâlâ dün kantine gelenlerdeydi. Düşünce Mahkumları beni bulmuştu. Bu çok... İlginçti. Ama benim bütün gece uyuyamama neden olan bu değildi. Beni tedaviye ikna etmeye çalışanların arasında onun da olmasıydı.

Gözümden akan yaşı hızla sildim ve etrafıma bakındım. Kimsenin fark etmemesi büyük bir şanstı.

Aslında ne kadar da değişmişti. Saçları koyulaşmıştı, yüzü daha olgun duruyordu. Ama hâlâ masumdu bakışları.

"Simdi n yerine avagadro sayısının koyuyoruz. 1293'ü toplayıp 9'a böldüğümüzde..."

"28,888,888,890." dedim hiç düşünmeden.

Sınıftaki herkes hayretle bana döndüğünde Ayhan Hoca söylediğimi duymamazlıktan gelip eline hesap makinesini almıştı bile.

Hesap makinesinde çıkan sonuca gözlüklerini üstünden baktı ve hayretle bana döndü.

" Çok iyi bir matematiğin var, Takıntı."

Her ne kadar soyadımla bana hitap etmesi sinirimi bozsa da bir tıp profesörüne karşı nasıl davranılması gerektiğini iyi biliyordum. Bu yüzden sadece başımı sallayıp önümdeki dizüstü bilgisayara döndüm tahtadakileri not almak için.

Sınıftakiler bakışlarını üzerimde hissettiğimde içimden kendime hesap soruyordum.

Okullar açılalı henüz bir hafta olmuştu ve ben olduğum şeyi ifşa etmemek için o kadar çabalamama rağmen Selim'i düşünürken boş bulunmuş ve 11 basamaklı bir cevabı kafamdan saniyeler içinde yapmıştım.

Selim... İçimden adını söylemek bile yıllardır üstünü örtmeye çalıştığım duygularımı hareket ettiriyor, sanki eskiye dönebilirmişim gibi bana Selim'e her şeyi söylemem gerektiğini haykırıyordu.

Ama öyle bir şey yapmayacaktım.

"Ara verelim arkadaşlar."

Ayhan Hoca'nın sesiyle sınıftaki öğrenciler eşyalarını toplamaya başlamıştı. Sigara bağımlıları ise eşyalarını bile toplamadan dışarı fırlamıştı. Bu gözlerimi devirmeme neden oldu.

Sınıf kapısına doğru adım atmamla Ayhan Hoca'nın sesini duymam bir oldu.

" Seninle biraz konuşalım, Takıntı." Ayhan Hoca'ya döndüğümde başını masasında ki kâğıtlara gömmüş olduğunu fark ettim.

Ağır ve temkinli adımlarla ona doğru ilerledim ve masasının kenarında durup konuşması için bekledim. Ayhan Hoca da hâlâ sınıftan çıkmayan bazı öğrencileri bekliyor olacak ki, sınıf tamamen boşaldığında konuşmaya başladı.

" Müthiş bir matematiğin var, Takıntı. " Ayhan Hoca gözlüğünü çıkardı ve bana baktı. "Lisedeki matematik öğretmeninle görüşmüştüm. Bana çok hızlı ve hatasız işlem yaptığından bahsetmişti, Antonio. Liseyi Fransa'da okumana rağmen şu an neden Türkiyedesin?"

Antonio Amell, kırk yaşına rağmen gençleri özendirecek derece de düzgün fiziğiyle siniftaki erkeklerin nefretlerini kazanan, benim hayran olduğum bir matematik öğretmeniydi. Aslen İtalyandı ama müthiş bir Fransızca'yla konuşuyordu.

"Ailem böyle istedi. " dedim. Onlar isterdi ve ben de yapardım.

"Aylardır seni gözlemliyorum. Biraz geç oldu ama bana Antonio'nun haksız olmadığını gösterdin." Gözlüklerini tekrar takıp boğazını temizledi. "Yarın özel bir lisenin öğrencilerine konferans vereceğim. Seninde orada olmanı istiyorum. Bana yardım edeceksin."

Düşünce MahkumlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin