23.BÖLÜM"değersiz hissetmek"

31.5K 1K 60
                                    

(12.03.2023)

Keyifli okumalar🌸

Bazı zamanlar en derin duyguların içerisinde hisseder insan. Kalbi çırpındıkça midesine ağrılar girer. Bu hissi daha önce yaşamamış olmak beni oldukça bocalatıyor. Ne yapsam ne etsemde bu histen kurtulsam kafasına girmişken daha da batırıyorum kendimi.

Titreyen ellerimle telefonu zor tutuyordum. Kafamı kaldırıp sözlerin sahibine baktım. Yerinde yoktu. Beni böyle dumura uğratıp gitmişti. Tuttuğum nefesimi usulca bırakıp telefonumu kabanımın cebine koydum. Parktan hızlı adımlarla çıkıp mahalleye doğru ilerlemeye başladım. Havanın hafif esiyor olması ile kabanıma daha sıkı sarıldım. Bu halim bana bir anımı hatırlattı.

"Zeliha ama bu yaptığın mızıkçılık."

"Değmedi diyorum! Bana değmedi!"

Zeliha kaşlarını çatmış bana bakıyordu ve bende aynı şekilde kızgın bir tavırla kollarımı göğsümde birleştirip ona kızıyordum. Yakan top oynuyoruz ve top Zeliha'ya değdiği için elemişti fakat o bunu kabul etmiyor.

"Değdi ben gördüm!" Çiğdem'de aynı benim gibi tavır almıştı. En nihayetinde Zeliha ona karşı aldığımız tutuma karşın öfkeyle topu bize attı. "Oynamıyorum ben!"

Koşarak ve ağlayarak yanımızdan uzaklaşmıştı. O gün Çiğdem ile çok üzülmüştük. Zeliha uzunca bir süre bizimle konuşmadı. Bir gün Çiğdem ile beraber Zeliha'yı evlerinin önünde çıkması içim bekledik. Yağmurlu ve rüzgârlı bir havada. En nihayetinde halimize acıyarak "Nasıl köpekler gibi kapımda bekleniz ama." diye dalga geçip bizimle beraber soğuk yağmur altında ıslanarak dans etmiştik.

Her şeyin en masum olduğu dönemlerde büyümenin heyecanlı olduğunu düşünürdük ve hep büyüdüğümüzde daha güzel günler yaşayacağımızı düşünürdük. Ama bilmiyorduk ki büyümek sorumluluktu. Büyümek kendi sorumluluğunu üstenirken bir dünya insanın sorumluluğunu da üstlenmektir. Özgürlüğü hissederken acıyıda iliklerine kasar hissetmekmiş ya da yapmak istediklerini yaparken yorgun düşünmekmiş. Ne diyor Şükrü Erbaş "...İçimde bir çocuk,
yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş
umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş,
yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?"

Derin bir iç çekerek düşüncelerimin altından kalkmaya çalıştım. Kapı zilini çalarken anahtarımı almadığıma söylendim. Annem "Tekrar geleceksin zaten niye almadan çıkarsınız ki anlamıyorum vallahi!" diye söylenerek açacaktı kapıyı. Düşüncelerimde yanılmadım. Daha kapı açılmadan söylenmeye başlamıştı.

Annem kaşını kaldırıp "Nerdeydin sen? Bir haber vermeden çıkıp gidiyorsunuz. Biz eşek başı mıyız? Hiç bir şeyden haberimiz yok." dedi kızgınlıkla.

Tereddütle anneme baktım. Ne demek istemişti ki? Bir şey mi biliyor? Tufan mı? Yoksa Bora bey mi?

Yutkunarak "Ablam çağırmıştı. Bir şey unutmuşta." dedim. Anneme yalan söylemekten nefret ediyorum.

Gözlerini kısarak "Geç içeri üşütme kapıda." dedi. İçeri geçmem için kenara çekildiğini yeni farketmiştim. Annemin öğrenmesinden korktuğum şeyleri öğrendi zannederek içim içimi yiyor. "Bu halde mi çıktın dışarı?" dedi annem kaşları çatık üstümü inceleyerek.

Bende kısaca şöyle halime bakarak "Aceleyle çıkınca değiştirmeye fırsatım olmadı." dedim omuz silkip.

Annem gözlerini devirerek "Çok yorgunum. Daha yemek yapılacak." dedi.

Annemin yanaklarını sıkarak "Ben yaparım şimdi annem. Git dinlen sen." dedim.

"Ay dur kızım daraldım!" dedi annem gülerek. "Ne dinlenmesi? Şimdi babaannen gelecek yattım diye bir ton söylenir."

Kadın DüşmanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin