25.BÖLÜM"savaşın alegorisi"

30.9K 1K 83
                                    

24.08.2023

Keyifli okumalar🌸

Gökyüzünün benim için yeri hep ayrı olmuştur. Çimlerin üzerine uzanıp aydınlık gökyüzünü izlemek kadar huzur veren bir an yoktur benim için. Ortam gürültülü dahi olsa gözlerim koca bir evreni izlerken hayaller üstüne hayaller kurar. İnsanlar gerçeği yaşarken ben o anlarda hayallerimi yaşıyordum. Bilmem kaçıncı hayalimde bir prensesken bilmem kaçıncı hayalimde bir çiftçi kızıydım. Ve daha nice karakter barındırırdı hayallerim. Bazen finansal özgürlüğünü eline almış güçlü bir kadınken bazen de aşkından kul köle olan bir adamın gölgesinde yaşayan bir kadındım. Bazı hayallerim güçlü bir kadını barındırırken bazılarında zayıf bir kadını barındırırdı.

Kadınlar güçlü olmalı, evet. Hayal dahi olsa öyle olmalı. Ama zayıflığı da bilmeliyim ki nasıl güçlü olmam gerektiğini öğrenmeliyim.

Babamın çok eski bir arkadaşını ziyarete gitmiştik İzmit'e. Ben henüz on altı yaşlarında ergenliğin tavan yaptığı dönemlerdeydim. Her şeye isyan eder, karşı çıkar, asla kimseyi dinlemez, inadım inat bir dönemdi. Çok çektirdim ama bizimkilere. Yinede her şeye sakin kalmışlardı.

İzmit'e giderken yol boyu uyumuştum. Havada olabildiğince sıcaktı. Babam şoför koltuğunda, annem yan koltukta, bizde üç çocuk arkada birbirimize yaslanarak uyuyoruz. Bir ara abimin "Baba çok sıcak ya!" diye söylendiğini duymuştum. Uykum o an bölünmüştü. "Ne yapabilirim Ümit?" diye babamda oldukça doğru bir cevap vermişti.

"Ne kadar kaldı Zeki?"

Annemde yorgun ve sıcaktan bunalmıştı. "Yarım saat kadar yol kaldı." dedi babam sakince. "Benim belim koptu araba kullanmaktan ama sizin kadar söylenmedim." diye de hayıflandı.

"Baba" diye seslendim mahmur sesimle. "Tepelere çıkartacak mısın bizi? Bulutlara dokunabilecek miyiz?"

"Bu sıcakta gidilmez ki kızım. Güneş geçer başınıza." Annem yine annelik yanını konuşturmuştu.

Omuz silktim. "Olsun." dedim "Ben gökyüzünde hayaller kuracağım. Sonra bulutlara dokunacağım. Beni üzecek karlar göndermesin diyeceğim."

Kışın hüznü hala benimleydi. Beni bu kadar etkilemesinin çok sebebi var. Oldukça çok...Kar bana dokunduğunda tenim üşümez, tenim yanardı. Böyle ateşi üstüme çekmişçesine yanardı. Şimdilerde bu histen kurtulmuş olsam da o günlerde çocuk Ahsen için hiç kolay geçmezdi. Benimle beraber ailem içinde kolay geçmezdi. Ablam ve abim evimizin bahçesine hiç kardan adam yapmadı, sokaklarda arkadaşları ile kar savaşı da yapmadı, karda kaymadılar, karın üzerinde eğlenceli izler bırakmadılar...Benim için onlarda uzak kalmıştı.

Bana hep mucize derler. Ve bunu bana hep hissettirdiler. Şimdilerde onları çok kırdım, çok üzdüm. Bir şeylerden kaçtığımda hep bocalardım. Ben yine kaçtıklarımdan bocalamayı bırakın her şeyi tepetaklak etmiştim. Bana saygısı olan ailemin kırgınlığını sırtlayıp toparlanmaya çalışıyorum. Tufan olayında haklı olduklarını biliyorum. Tüm her şeye benim hiç düşünmeden verdiğim kararlar sebep olmuştu.

Bugün bu olayların ve Tufan'ın beni bayıltıp kaçırma girişiminin üzerinden iki hafta geçti. Ablamın düğünü bazı aksiliklerden dolayı bir kaç hafta ertelenmek durumunda kaldı. Bundan en çok muzdarip olan Murat abi oldu. Sinir küpü gibi etrafta dolanıp durdu. Kaşları hep çatık, agresif bir adam haline dönüştü. Sebebi ise bir türlü sevdiği kadına kavuşamamak. Ablamı çok seviyor. Öyle çok seviyor ki yanaklarına düşen bir kirpik görse canın yandı mı diyecek kadar. Mübalağa değil, bunu gerçekten söyledi. Bazı erkekler çok ama çok güzel seviyor. Sevmesini çok iyi biliyor.

Kadın DüşmanıWhere stories live. Discover now