28.BÖLÜM"iki gönül"

26.4K 994 126
                                    


04.12.2023

Keyifli okumalar🌺

Babannemin bir sözü vardı. "Ya bu dünyada en iyisi olacaksın ya da en kötüsü. Çünkü hiç kimse bir diğeriyle aynı yerde olmaz." Bizim dünyamız zıtlıklara doludur. Birbirine ters olan şeyler uzun sürmez, birbirinden ayrılır.

Böyle bir noktada ayrılık zor gelmez. Çünkü insan anlar, zıtlıklar aynı yerde barınmaz. Hani bir söz vardır zıt kutuplar birbirini çeker diye. İnsan yaşantısında bu pek mümkün olabilen bir durum değil.

Çocukken en sevdiğim şey annemin günlere benide götürmesi olurdu. Büyüklerin bulunduğu bir ortamda diğer çocuklar ile oyunlar oynamaya bayılırdım. Fadime teyze günlere Zeliha'yı da getirdiğinde daha çok sevinirdim. Zeliha benim en yakın arkadaşımdı. Çiğdem'de tabiki en yakın arkadaşım ancak o yurtta kaldığı için çok fazla dışarıda olmazdı.

Gün sırası Serap teyzedeydi. Serap teyze, annemin diğer gün tayfası ile çok yakınlardı. Ancak bir zaman sonra şehir dışına taşındıkları için en fazla telefon üzerinden iletişime geçer oldular.

O gün Sertap teyzenin oğlu Aytekin'de evdeydi. Çünkü futbol maçı yaparken ayağını kırmıştı. Hareket kısıtı çok yüksek olduğu için evden dışarı çıkmazdı. Bizde Zeliha ile Aytekin'in odasında isim şehir oynuyorduk. Geçirmiş olduğumuz keyifli vakitlerde Aytekin'in odasına abim girdi. Abim o dönemlerde kiloluydu. Bizler on yaşında, abim ise on üç yaşındaydı. Ve o zamanlarda da kıskanç bir abiydi.

"Ne yapıyorsunuz siz burada?"

"Evcilik oynuyoruz. İstersen sende komşunun ayısı olursun oburiks Ümit." Zeliha dalga geçerek abimin söylemlerine hayıflandı.

"Abi! Bana abi diyeceksin süpürgesiz cadı!"

İkisi her yan yana geldiğinde birbirleri ile laf dalaşına girerlerdi. Yine aynısı olmuştu. Aytekin böyle atışmayı şaşkınlıkla izlerken "Onların her zaman ki hali. Birazdan dalaşmaları biter." dedim gülerek.

Aytekin'de benim söylediklerime gülerek "Bence onlar birbirlerini seviyorlar. Seven insan sevdiğiyle uğraşırmış." dedi. Onun sözleri ile ikiside bir anda durup önce birbirlerine sonra Aytekin'e baktılar. "Bence siz büyüyünce evlenirsiniz."

Aytekin'in o gün yapmış olduğu gaf herkesi şaşırtmıştı. Ama abim kızgınlıkla utangaçlık arasındaki bir ifade ile odayı tekedip gitmişti. Zeliha'da aynı utangaçlıkla tuvalet bahanesi ile odadan çıkmıştı. Hallerine gülüp geçmiştim.

"Bencede evlenirler."

Abim ile Zeliha hala daha birbirleri ile atışsalarda sevgilerini görebiliyorum. Onlar kendilerine zıt olmayı bir kılıf olarak kullanıyorlar. Yakındır ki o kılıftan çıkacaklar.

Peki ya Bora bey çıktığı kılıfa tekrar girecek mi? Yaşadığı o kötü günlerin ardından normal bir hayat sürmeye başlamışken, tekrar aynı şeyleri yaşayıp bir döngü mü oluşturacak?

Sanmıyorum. Çünkü onun nefreti, tıpkı ateşe tapanların kutsal ateşi gibi sönmeyecek. Her daim yanmasını devam ettirecek. Unutursa yaşadıklarını kendisine ettiği en büyük ihanet olur. O boşuna acılarını iyileştirmedi. Normal bir hayat herkes kadar onunda hakkı.

Çığ gibi büyüyen sessizliğin içerisinde yalnızca yağmur sesi vardı. Öylesine yağıyordu ki beş dakika içerisinde ayaklarım su içinde kalmıştı. Yüzümdeki her bir yağmur damlası hızla aşağı kayıyor ve henüz yok olmayan onlarca damlanın üzerine ekleniyordu. Bu duruma kimse aldırış etmiyordu. Ben hariç. Bugün dereye düşmüştüm zaten. Üstüne birde yağmurda ıslanmak hiç hoşuma gitmedi. Ancak şuan bunu dert edeceğim bir konumda değildim. Ve beni korkutan şey, kendimi değilde Bora beyi düşünüyor olmam.

Kadın DüşmanıWhere stories live. Discover now