Bölüm 20 - Gergin

6.3K 329 19
                                    


                           Acı insanları yakınlaştırırmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                           Acı insanları yakınlaştırırmış...

Hangimiz mutluyuz da bu kadar uzak kaldık

                                                                    Birbirimize?

                                                                        -Oğuz Atay

                        -------------------------------------------------------------

'Ne çok sevipte söyleyememişim ben be.' Doğa'nın tebessümü hafifçe yüzüne yayılırken adamın yanağına elini yerleştirerek baş parmağıyla okşamıştı.

'O da bir şey mi, adını duyduğum an aklım gidiyor benim. Ki söylemediğin her şey sırf bu yüzden değerli oluyor bazen.' adamın sert yutkunuşu adem elmasından belli olduğunda başını Doğa'nın eline doğru hafifçe yatırıp gözlerine bakmıştı. Bazen uzaklık mesafelerle ölçülmezdi işte, yanıbaşımızdaki insanlarla aramızda denizler, hatta okyanuslar olabilirdi. Tibet'de Doğa'da bunu yeterince net görmüşken şuan tek kelam etmeden birbirlerinin gözlerine bakmak, üstelik herşeyi bilerek bakmak bambaşka bir histi. Hatta öyle bir histi ki, güneş batıpta gökyüzü zifiri karanlık olmadan sevdiği üzerindeki her tonu ezberlemeliydi deli tutkun bir adam. Gecenin karası bulaşsa dahi tuttuğu elin parmağındaki oje renginden yüzündeki hafif pembeliğe kadar hatırlayabilmeliydi. O derin bakan gözleri hesaba katmak dahi doğru olamazdı söz konusu sevmekse. Yüreği sevdada kavrulmuş biri gözlerini kapattığında dahi hatırlayamıyorsa sevdiği kadının göz rengini boşuna sevmemeliydi. Çünkü an gelir hatırlayamadığı o göz rengini bir daha hiç göremeyecek hale düşerdi.

'Sevgilim.' mırıltıyla Tibet'in yüzündeki gülümseme genişlediğinde başını hafifçe sağa sola sallamıştı.

'Ben nasıl biriyim? Yani dış görünüş anlamında.'

'Her şeyi boşver. Gözlerini, kaşını, saçını, kirpiklerini es geçiyorum. O şiirimsi gülüşün beliriyor ya çehrende, hah, işte sırf bu yüzden bile sende ne renk ararsan var.' bazı cümleler bazı şeylere bedel olabilirdi. Çünkü hiç bir güzellik uzun saçlarla boy ölçüşemez, ince bacaklarla kıyaslama içine alınamaz ve kusursuz dişlerle yargılanamazdı. Güzellik bir adam için sevdiği kadının dağılmış saçlarında saklı olabilirdi veya bir kadın için adamın en sinirli anı hatta kavga ederken ki hareketleri bile sayılabilirdi. Eğer ki biri gerçekten seviyorsa, dibine kadar tutuklu kalınmış sevdayla mesajlaşılan ve sabaha uykusuzluktan oluşan göz altı halkalarıyla morluklarıyla dahi güzel gelebilirdi o yüz. Aslında güzellik bakınca görülen değil de daha çok bakabilmeyi bilmekti. Onu görünce uzun uzun bakabilmek, hafif tebessümün istemsizce dudaklarda oluşturduğu gergin hatlardı. Bu yüzden çoğu zaman güzeli sevmek kolay, güzel sevmek zor denilmez miydi? Herkes dış görünüşü mükemmel birine saplanabilirdi ancak her insan o güzelliğin on para etmeyeceğini Aşık Veysel kadar bilemezdi.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin