Bölüm 23 - Bir Kürek Toprak

5.5K 316 21
                                    

Yine gecenin bir vakti olmakla beraber bu kez uyumaya gitmeden önce atıyorum bölümü. Benim aklımla zorum var, bu kesinleşti bence. Hangi normal birey sabah 8:30 da dersi varken gram uykuya yönelmez. Yok yok, problem büyük. Gözümde tırnak ucu kadar uyku yok. Neyse dert yanmayım da bölüm paylaşayım. Bu ara ders yoğunluğu falan derken yorumlara bile cevap veremez oldum zaten. Onlara da er veya geç döneceğim unutmayın.

İyi okumalar. Seviliyorsunuz...

                                  Yağmur bu kadar inceyken Ağır açan bir gül kadar hafifken merhamet                                           Ölüm çok ağır Allah'ım                                                  Ölüm çok ağır affet

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

                                  Yağmur bu kadar inceyken
Ağır açan bir gül kadar hafifken merhamet
                                          Ölüm çok ağır Allah'ım
                                                 Ölüm çok ağır affet. 

                                                       -Hüseyin Atlansoy

                               -------------------------------------------------------

'Bize bir şey olursa ya?'

'Senin cehennem alevi olan yüreğin var ya, işte o varken bize bir şey olmaz.' başının iki yanından tuttuğu kızın alnına alnını dayadığında gece karası gibi gözüken harelerini de derin yeşillere dikivermişti. Şuan söyleyeceği her kelime gırtlağına diziliyorsa kesinlikle firar ettiği anda gözyaşlarınıda ardından sürükleyeceği içindi. Bir kaç dakika kilitlenip kalmış gözlerini birbirlerinden kaçırmaya başladıkları ilk dakika Tibet Doğa'yı göğsüne çekmişti. Kızın hıçkırığı kalbine kordan ateş olduğu anda anladı adam, bitmeyecek bir sevdası daha önceden de vardı ancak şimdi düşüneceği bir beden, bir ruh daha oluvermişti. Saçlarında parmaklarını dolaştırsa da tutuğu soğuk metalde hep o yumuşaklığı arayarak basacaktı tetiğe. Daha tedbirli olması gerektiğini yeni fark ediyordu Tibet.

'Söz ver, kendini çok iyi koruyacaksın. Söz ver bana Tibet.'

'Söz sesinde yüreğimin çırpındığı.' adam kollarını daha da sıkılaştırdığında belini saran kollarında ürkek kuş misali titrediğini fark ederek sırtını okşamıştı zayıf bedenin.

'Doğa'm, en güzel yeşilim, korkma. Ben zaten namludan çıkan kurşunum, bir kaç yıldır bu işin içindeyim, doğduğumdan beri barut kokusunu bilirim. Ne olur güçlü dur.'

'Nasıl korkmayayım? Sen her ortadan kaybolduğunda elim ayağım titreyecek Tibet. Her gidişinde arkandan bakarken ya bir şey olursa tedirginliği saracak benliğimi, biz dipdibeyken geç bulduk birbirimizi.'

'Ama kaybetmeyeceğiz.' okşamaya devam ettiği sırtı bırakıp kızın hafifce çekilmesini sağladığında Doğa'nın buğusunda boğulduğu harelerine bakarak ıslak yüzünü tekrar temizlemişti adam. Oysa canına can olmuştu bu kız, şimdi gözyaşı bilenmiş hançer misali yakmıştı içini.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Onde as histórias ganham vida. Descobre agora