Bölüm 33 - Zor Zaman

4.5K 297 23
                                    


Selam millet. Ben geldim. Daha güzel, daha modda geldim bu kez. Tabi az biraz da griple verdiğim mücadele var ama gelin görün ki büyük mücadeleyi biz kazanınca grip gibi ufak detaylar çokta zorlamıyor. Aynen öyle, bilenlerin düşündüğü gibi. Bir yaşam savaşını daha aştık. Desteklerinize, dualarınıza çok çok çok teşekkür ederim. O güzel destekleriniz, günlerdir aklınıza düştükçe hal hatır sormalarınız sağ olsun. Bünyem harp sonrası yorgun düşmüş olsa da zafer tüm savaşmayı bilenlerindir diyelim. 

Neyse... Gelelim bir başka konuya. Kalbi Kor'u gördünüz mü, Beldar'ın tanıtımıyla karşılaştınız mı bilemem ama tabi olmadıysa öyle bir şey hemen bakın derim benden söylemesi. Ayrıca Beldar'ın ilk bölüm tarihine kadar yayınlanacak tanıtımda öğrenmek istediğiniz bir şey olursa mutlaka yazın bende ona göre ipucu vereyim.

Ve... Bir haber daha, ne yazık ki benim yine finaller başlıyor. Bunun anlamını hepimiz biliyoruz sanırım. Lise bitimine kadar ders kitaplarıyla arası olmayan bendeniz şuan tipik öğrenciye dönüştüm. Final haftasına bir hafta olsa dahi aldım önüme bilgisayarı ilk önce bir bölüm yapıştırayım daha sonra da notlara yapışayım dedim. Hadi bana iyi çalışmalar, size de iyi okumalar. Yorumsuz bırakmayın beni. Diğer kitapları da unutmayın. Seviliyorsunuz... 

Kandiliniz Mübarek Olsun...

'Güneş, sadede gel, ne isteyeceksin?' Emir'in sesi gittikçe buzlaşırken Tibet tekrar kaşlarını havalandırsa da adamın yüzündeki saldım çayıra mevlam kayıra bakışları her şeyin üzerine tuz biber ekecek anı beklemeye başlar gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Güneş, sadede gel, ne isteyeceksin?' Emir'in sesi gittikçe buzlaşırken Tibet tekrar kaşlarını havalandırsa da adamın yüzündeki saldım çayıra mevlam kayıra bakışları her şeyin üzerine tuz biber ekecek anı beklemeye başlar gibiydi.

'Bacına tutkunum.' Güneş'in cümlesi odadaki sessizliğin kulak tırmalatıcı hale bürünmesini sağladığında Tibet Emir'in yüzünü süzse de onun bir mimiğinin dahi oynamadığını fark etmişti ki oluşan ufak gülümseme kaş çatmasını sağladı.

'Bacıma, bizim Evrim'e?' gülerek konuşsa da işini bir an bile bırakmadı adam.

'E-evet'

'Hayırdır, başın çok mu dertsiz ki sen hem Evrim Karahan'ı hem de Yiğit Karahan'ı kendine bela olarak seçtin dostum?'

'Emir, sırf onlar mı bela? Yani sen, sonuçta bacın?' Tibet adamın gözünün içine bakmaya çalışsa da bir kopya alamamıştı, ta ki adamın dikişi bitipte bandajı kapanana kadar. Usulca elindeki eldiveni çıkardığında derince soluklanıp dostum dediği adamı süzdü önce.

'Eninde sonunda vereceğimiz adam bu zaten, ne diye sinirleniyim ki? Lisedeydi o kavga gürültü faslı. Sanki bilmediğim biri, ha olur üzer, o zaman ağzını burnunu kırarım.' Sakince Tibet'e açıklama yapmıştı ki Güneş'le göz göze geldiği anda duraksadı adam.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin