Son üç diyoruz sanırım. Ne kadar uzun zamandır yokmuşum. Ne kadar çok özlemişim, ne kadar çok yazarken gözyaşı dökmeyi severmişim. Ahh... Ahhh... Yazarken hem bu hikayede adım adım finale yaklaşmamıza üzüldüm, hem de olanlara kalbim kırıldı. Okudukça nasıl bunu yaptım dedim. Onca serüven, onca acı satırlar arasına sıkışıyor kalıyormuş gerçekten. Zaman geçtikçe gördüm ki Vuslat'ından, Tibet'ine, Buğlem'inden Doğa'sına kadar ne hayatlar sığmış. Şu karantina günlerinde kendimi Netflix'e ve The Sims 4'e adayınca buraya uğramak hiç aklıma gelmedi. Daha doğrusu bu bölüm yüzünden içimden gelmedi. E şimdi burada olduğuma göre, ne desem koca bir boşluk olacak.
Hazır karantinadayız, hazır tıkılıp kaldık evlere, çoğumuz çalışmıyoruz bile, o halde arada sırada dürtükleyin ki bende kaçmayım daha fazla acısıyla tatlısıyla bu hayatlardan. Beni muhtemelen bu hikayeler için bir siz kendime getirebilirsiniz, o yüzden;
Instagram: BiCeruVar
Çok mu çok iyi okumalar.
İçeriden çoktan yükselmiş müzik sesi bile aslında kızların tıpkı Evrim'in anlattığı gibi iyice kurt dökmek istediğini anlatır gibiydi. Bir yönden haklı olsalar da Tuanna'nın huyunu bütün aile biliyordu. O iş hayatındaki ağırlığını normal hayatına da yansıtan bir kadındı sonuçta. Düğüne katılacaklara Tuanna Kasırga denilince sadece babasının ismi sayesinde korkacakları bir kadın imajı vermek istemezdi. Kim ne der diye önemsemezdi ama başlarında onca bela varken ve bütün bunlar fark ettirmeden saf dışı bırakılıyorken ağırlığı kalmalıydı ona göre.
Tibet ne kadar Evrim'e laf yetiştirse de kendisi de ablasına defalarca ısrar etmişti. Bütün her şey gönlünce olsun, dibine kadar eğlendim desin istemişti ama o Nuh diyor peygamber demiyordu. En azından after parti yapalım demişti, düğünden sonra kafam sizi kaldırmaz diye bir geri dönüş almıştı.
Gerçi az çok nedenini biliyordu. Ne kadar bu evliliği isteyip inatlaşmış olursa olsun, artık o koca evin içinde yaşamayacak olması sinirlendiriyordu Tuanna'yı. Hele ki kıyafetlerini toplamaya başladığında resmen saatli bomba gibiydi. Annesinin yorumu ise cuk oturmuştu o zaman. 'Sağa gidiyorum babası patlayacak, sola geliyorum kızı. Sanki evlendirmiyor da öldürüyor. Çıldıracağım.'
Tibet babasının yanına dikildiğinde adamın sık sık bardağıyla oynadığını fark etmişti. Hava yeni yeni kararmaya başlamışken misafirler tamamlanmıştı ki artık o meşhur evet sahnesi gelmişti. Tam karşısında duran ablası ve Ateş'e baksa da bir yandan babasını takip etmeyi ihmal etmiyordu. Çünkü Vuslat Barlas Kasırga'nın ne yapacağı belli olmazdı. Bir anda Ateş'in üzerine atlar, parçalara ayırırdı da hiç unutamayacakları bir düğün yaşamış olurlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|
Teen Fiction(Şafak Serisinin 2. Kitabıdır.) Koyu kızıla boğulmuş bir hikayenin baş kahramanlarının kanından gelen gençler... Hayatları boyunca dostluk, aile, sevda, umut ve destek olmanın anlamını büyüklerinden öğrendiler. ...