2. bölüm

3.3K 184 21
                                    

:::Elizabeth Mongrel:::

Zorla gönderildiğim vampir okulundan yavaş adımlarla çıkıyordum. Kurt okulundan erica'nın çıkmasını bekliyordum. Ayağımla ritim tutmaya başladım. Daha fazla beklememeye karar vererek telefonumu çantamdan çıkardım ve erica'nın ismini arıyordum.

Sonra kendimi yerde buldum. Başımı kaldırıp baktığımda siyah saçlı bir çocuk soluk soluğa bana bakıyordu. Elini uzattığında elini tutup ayağa kalktım. Elini tuttuğumda elimden vücuduma yayılan bir elektrik dalgası oldu sanki.

"üzgünüm çok acelem vardı seni görmedim." Dedi hala sık nefesler alırken.

"ah, sorun değil." Dedim üstümdeki tozları silkeleyerek.

Başımı kaldırdığımda hala durup bana baktığını fark ettim. Eee neyi bekliyordu? Tek kaşımı kaldırdığımda boğazını temizledi.

"ben james," dedi gülümseyerek.

"ben Elizabeth" dedim ama elini tutmamıştım.

Elini indirdikten sonra gülümsemesi büyüdü. Bu ne kadar klişe bir tanışmaydı böyle.

"aslında biraz nazik olsan iyi olurdu. Daha çok karşılaşacağız gibi geliyor bana." Dediğinde göz devirdim.

"sen bana çarparken nazik değildin" dedim ve yerdeki çantamı aldım.

"ayrıca bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum." Dediğimde güldü.

Karşıdan gelen erica'yı görünce derin bir nefes aldım. Onu beklememden hoşlanmıyordu ama ben onunla eve dönmek istiyordum. Küçükken annem ve babam konuşurken evlatlık olduğumu duymuştum ama hiç tepki vermemiştim. Onlar beni büyütmüşlerdi ve ailemdiler. Hiç gerçek ailemi aramamıştım. Umrumda değildi açıkçası.

Erica sonunda yanımıza yaklaştığında James denen çocuk daha gitmemişti. Hadi ama! Neyi bekliyor ki?

"beni beklemenin amacını sorabilir miyim acaba?!" dedi öfkeyle Erica.

Bakışlarımı ayağıma çevirdim. Şuan tartışmak istemiyordum. Erica James'e batığında bir an afallasa da sonradan toparlandı. Gülümsedi ve koluma girdi.

"beni çok beklemiş olmalısın ablacım" dedi ve yürümeye başladı.

Az önce bana abla demişti ve bu james sayesin de olmuştu. Bir gariplik vardı onda anlamlandıramadığım bir şeydi. Gözlerine baktığımda orda hapsoluyordum. Bu duygu kesinlikle aşk, sevgi veya hoşlantı değildi bundan çok emindim.

İlk kez gördüğüm birine, tanımadığım birine, bir duygu besleyemezdim. Erica ile yürümeye devam ettim. Arkama baktığımda hala james bize bakıyordu. Pekala!

...

Eve geldiğimizde hemen odama çıktım yorucu bir gündü ve bir şey yapmadan uyumak istiyordum. Üstümü değiştirip yatağıma uzandım. Susadığımı hissettiğim de yatağımdan kalktım ve mutfağa gittim. Dolaptan birkaç kan torbası çıkardım ve bir tanesini açıp bardağın içine döktüm.

Salondan sesler geliyordu oraya doğru gittiğimde annem ve babam önemli bir şey konuşuyor olacaklar ki fısıldayarak konuşuyorlardı. Bu çok saçmaydı istesek duyardık zaten. Beni gördüklerinde sustular. Annem gülümsedi ve sessizliği bozdu;

"tatlım bugün dolunay var. Austin, Albert ve erica birazdan çıkarlar. Sanırım unuttun. Hadi hazırlan." Dediğinde onayladım.

Ah, nasıl unutmuştum dolunay olduğunu?! Aslında unutmam normaldi. Kardeşlerim dönüşüyordu ama ben dönüşmüyordum. Tabii ki acı çekmemek iyiydi ama ben bir melezdim ve benimde dönüşmem lazımdı. Farklı olmak istemiyordum ama belki de bu sefer dönüşürdüm.

SAHTE MELEZWhere stories live. Discover now