34. bölüm

923 97 50
                                    

“Daniel, beni korkuttun!” dedim nefes nefese.



Bana inanamaz gibi baktığında anlamıştım, kötü bir şey mi söyledim diye düşünmeye bile başlamıştım.

“sana seslendim duymadın? Kendi kendine saçma sapan şeyler söyleyerek gidiyordun?” dediğinde gözlerim kocaman oldu.

Ben… bunu bilmiyorum, ne yaptığımın farkında değildim. Belki de Daniel bana şaka yapıyordu.

“şaka mı bu?” dedim şaka olmasını umarak, yeni saçma sapan şeylere bulaşmak istemiyorum.

“hayır 1 nisan fragmanı” dedi ve göz devirdi.

“ciddisin yani?” dediğimde sesli bir nefes verdi.

“evet Elizabeth, ne işin var burda?” dedi konuyu değiştirir gibi.

“hah şey ben şey diyecektim, ama ben sanırım söyleyeceğim şeyi unuttum” dedim bakışlarımı yere çevirip gülümseyerek.

Tanrım, rezalet! Söyleyeceğim şeyi nasıl unuturum! Kahretsin!

“belki bu fotoğrafla ilgilidir?” dedi telefonunu bana göstererek.

“sen… bu fotoğraf yüzünden mi Dylan ile sevgili olduğumuzu sandın? Hem bu fotoğrafı kim sana yolladı?” dedim, fotoğrafta Dylan ve benim birlikte uyuduğumuz bir fotoğraf vardı. kim, niye bu fotoğrafı yolladı?

“gizliydi numarası, hem zaten fotoğrafta sevgili olduğunuz çok açık değil mi?” dedi ve arkasına döndü.

Yine onu kaçırıyordum. Bu sefer izin veremezdim. Beni yanlış anlamasından sıkılmıştım.

“hey, bekle beni dinlemeden gidemezsin!” dedim ve kolundan tutarak onu kendime çevirdim.

Bana döndüğünde gözlerindeki saf öfkeyi görmüştüm, az önce böyle bakmıyordu.

“ne söyleyeceğin benim umrumda değil, o seni sevgilin olsa da sen ben öpünce uyandın, önemli olan da bu işte!” dedi ve hızla uzaklaştı. Gözden kaybolmadan önce birşeyler söylemeliydim.

“Dylan benim ikizim!” duyduğundan emindim, kısa bir duraksamasından sonra yürümeye devam etmişti. Ben hayatımda bu kadar inatçı biri görmedim..!

Bu da neydi böyle, önce güzel güzel konuşurken sonradan bağırıp gidiyordu! Beni de burda bırakarak. Başım dönmeye başlamıştı. Duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Bugün bende çok farklı şeyler vardı.

Başımın dönmesi kesildiğinde elimi duvardan çektim. Belki de vücudum çok halsiz düşmüştü. Ne zamandır kan içmiyordum belki de o yüzdendir.

Kendimi toparlayarak, duruşumu dikleştirdim. Kimseyi boş yere endişelendirmeye gerek yoktu. Kimsenin haberi olmasa daha iyiydi.

Sınıfa geri döndüm ve çantamı aldım, rastgele bir yere ışınlandım. Sanırım yaptığım en büyük yanlıştı bu çünkü, kurt okulunun en kalabalık koridoruna ışınlanmıştım. Herkes beni görünce korkmuş ve çığlık ata ata kaçmıştı.

Ne kadar da ‘saçma’ bir gün..!  benim acilen bir kurdun kanına ihtiyacım vardı. revire gitmek ne kadar doğru bir fikir olmasa da o sırada bana iyi bir fikir gibiydi.

Revire doğru ilerledim, revirde kesinlikle biri vardır. Ben ilerledikçe artan kurt kanı beni çıldırtmaya yetiyordu. Ne zamandır bu kadar kontrolsüz olmuştum anlayamıyorum!

Revire ulaştığımda kapıyı açtım ve içeriye  bir göz attım. Hemşire dışında bir tane yaralı kurt vardı. sahte bir gülümsemeyle hemşirenin yanına yaklaştım.

“müdire sasha sizi çağırıyor” dedim, önce elindekileri bıraktı ve revirden çıktı.

Bakışlarım kurda döndüğünde dilimi dudaklarımın üstünde gezdirdim. Kurdun yattığı sedyeye yaklaştım, şuan tam psikopat gibi davrandığımın bende farkındaydım.

“neyin var?” dedim yanına oturarak.

Kız gözlerini açtı ve bana baktı. Kızın ayağında ve kolunda diş izleri vardı.

“melez ısırığı” dedi sadece.

“kimin?”

“diana’nın… o ne zamandır melez?” dediğinde nefesin nerden alınacağını unutmuştum.

“b-ben bilmiyorum ama senden bir şey isteyeceğim. Zaten isteğim gerçekleşince ya ölmüş olacaksın yada unutmuş olacaksın” dediğimde korku gözlerle bana baktı.

“eğer tadımlık biraz kan verirsen, melez zehrini temizlerim. Vermek istemezsen de zaten zorla alacağım ve unutmuş olacaksın ayrıca zorla alırsam melez zehrini de temizlemem” diye devam ettim.

“s-sen çıldırmışsın!”

“evet! 2 aydır hiçbir şey yiyip içmiyorum tamam mı? Güçten düştüm, anlaşma yapıyoruz işte! Sende kazanacaksın bende”

“tamam…” dediğinde orlin dişlerimi hızla boynuna geçirdim.

“tadımlık demiştin!” dedi çırpınarak.

“rahat dursana kızım!” dedim daha yeni yeni doyduğumu hissediyordum.

“bırak artık!” kız çığlık attığında fazla ileri gittiğimi anladım.

Kızı bıraktıktan sonra ağzımdaki kanı sildim. Kız hala boynunu tutuyordu. Kanını içerken melez zehrini de temizlemiştim.

“n-ne yaptın bana?” dedi elini boynundan çekerek, eline bulaşan kanın rengi dönmüştü, kanı artık kırmızı değil yeşildi. Yeşil kan mı olurmuş?

“melez zehrini temizledim” dedim revirden çıkarken.

Kanının yeşil olmaması gerekiyordu, tanrım bir bitmedi başımdaki dertler ya! Kendimi kandan dolayı daha iyi hissediyordum. Bizimkinlerin yanına gitmemem için hiçbir sebep kalmamıştı. Hem de diana’nın türünün ne olduğunu sormalıydım.

Diana nasıl bir melez olabilir ki?

Yanlarına ulaştığımda bir şey belli etmemeye çalıştım. Ama soracaktım kafamdaki soruları. Daniel’de buradaydı. Ama ona bakmamakta karalıydım, beni dinlemedi ve birde beni orda bırakıp gitti. Banane be artık ondan!

“nesin sen?” dedim diana’ya. Herkeste gözle görülür bir afallama olmuştu.

“oda ne demek? Kurdu-“ sözünü kestim, ben onun en yakın arkadaşıyım ve bana yalan söylemesine katlanamıyorum.

“yalan söyleme! Revirde bir kız vardı, ona melez zehrini bulaştırmışsın” dediğimde gözlerini kaçırdı, demek ki doğruydu.

“ben sonradan dönüştürülmüş bir melezim, ölmek üzereydim ve beni daniel kurtardı. Kurtulmamın tek yolu beni vampir olarak ısırmasıydı. Böylece kurt-vampir melezi oldum” dedi bakışlarını yere çevirerek.

“bunu benden saklamamalıydın” dedim ses tonum kırıldığımı açıkça belli etmişti zaten.

“özür di-“ sözünü tekrar kestim, bana güvenmeyip birde üstüne bunun için özür mü dileyecekti?

“bir orlin bir kurdu ısırırsa ne olur?” dedim herkese tek tek bakarak.

“ısırdığı kurt ölür” dedi James.

“siktir ciddi misin?” dedim ayağa kalkarak.

“Elizabeth ne yaptın?” dedi clara.

Geldiğinden beri ilk defa benimle göz teması kurup konuşuyordu, sanırım aramızdaki buzlar eriyecekti.

“kanı yeşile dönerse?” dedim korkuyla. Ben birini öldürmüş olamam!

“o zaman sorun yok, kendi sürüne eklemiş olursun, bir insanı beta’ya çeviren kurt gibi düşün” dedi Harry.

“bu… bir dakika bir dakika ben anlamadım yalnız. Benim bir sürüm olamaz ben doğuştan sürüsüz bir alfayım!” dedim ve sanırım sesim biraz fazla çıkmıştı ki bahçedeki herkes bana baktı.

“dönün önünüze!” Dylan’nın kükremesiyle herkes önüne dönmüştü.

“beta’na sahip çık o zaman,” dedi clara.

“onu öldürmek isteyen çok olacaktır, bir orlin’nin ısırığı ile hayatta kalabilmek bir mucizedir. Hem kim bu? Neden ısırdın?” dedi Dylan.

“diana’nın ısırdığı kız, ben revirin önünden geçiyordum, kız beni sinirlendirmek ” dedim saçlarımı geriye atarak. Ne diyecektim ki? ‘ben beslenirken fazla ileriye gitmişim kızın tüm kanını sömürdüm’ mü?

“yalan söylüyor” daniel’in söylediği şeyle bakışlar ona döndü, hadi ama!

“nerden biliyorsun?” dedi Dylan, Dylan sen daniel ile konuşma bence. İkinci bir kavgayı bünyem kaldırmaz.

“saçlarıyla oynuyordu, onu senden iyi tanıyorum.” Dedi, Daniel kaşınıyor Dylan onu kaşıyacak şimdi.

Dylan göz devirerek bir şey demedi, ona dikkatlice baktığımda diana’ya baktığını gördüm. Senin kızıp Daniel’e vurman lazım Dylan! İlk defa böyle bir şey istiyorum ama yapmıyorsun!

“ondan beslendiğini saklamana gerek yok, tüm orlinler kurtlardan besleniyor” dedi clara.

“ciddi misin?”

“hadi git kızı koru!” dedi Harry.

“hayır, o kız ölmeliydi. Lanet olsun Elizabeth niye o kızı seçtin! Bırak öldürsünler” diana’nın sözleri karşısında bir hayal kırıklığı daha da yaşadım. Nasıl böyle bir şey söylerdi.

“kes sesini aptal, bana mı sordun zehrini bulaştırırken”

“Elizabeth diana’ya bu kadar sert davranma, hala kurt tarafı vampir tarafına alışamadı. Agresifliği bu yüzden” Dylan’nın dediği şeyle sırıttım. Benimle uğraşmak neymiş görün şimdi.

“diana, Dylan seni seviyor. Dylan diana da seni seviyor. Hadi ben kaçtım” dedim hızla uzaklaşarak.

“ELİZABETH!!” Dylan ve diana’nın kükremesiyle küçük bir kahkaha attım.

(...)

İnstagram sayfasımda yeni bölümden kestiler yayınlayacağım..

Wattpadsahtemelez

SAHTE MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin