9. bölüm

1.9K 136 48
                                    

“yani bizim gibi” dedi kararlılıkla.

Bakışlarımı ellerime indirdim ve parmaklarımla oynamaya başladım. Annem ve babamın söylemediği şeyi o söylemişti. Bilmediğim bir tür vardı ve ben o türdendim. O tür hakkında hiçbir bilgim yoktu bile.

“biraz daha anlatır mısın?” dediğimde onayladı.

“11 tane var. Ve ikisi biziz, 6 tane oldukça yaşlı orlin var, 2 si annem ve babam, yaşlı dediysem baya yaşlılar, nerden baksan türlerin yaşamaya başladığı zamandan beri varlar. Ama tabii ki yaşını göstermiyorlar. Hepsi 25 yaşında gibi görünüyor” dedi göz devirerek.

“anlıyorum” dedim kendi kendime.

En azından ailesi tanıyordu, gerçek ailesini…

“kardeşin falan var mı?” dedim hala parmaklarımla oynarken.

“hayır, senin var mı diyeceğim ama çok saçma olacak? Çünkü olduğunu biliyorum” dediğinde ona baktım.

öz kardeşim, var mı bilmiyordum.

“aslında saçma olmaz çünkü olup olmadığını ben de bilmiyorum” dedim.

Bir şey demeden gülümsedi ve beni çekiştirerek yatağıma yatırdı. Üstümü de örtüp pembe ayıcığı bana verdi. Aynı annem gibi davranıyordu.

“hey, ne yapıyorsun?” dedim gülerek.

“dinlenmelisin, bende gidiyorum rahat et” dediğinde kolunu tuttum.

“gidemezsin!” dediğimde eller tutulur bir şaşkınlığı vardı.

Aklından her ne geçiyorsa yanlış anlamıştı.

“onlar gelicekler, bugün onları biraz kışkırtmış olabilirim” dediğimde güldü.

“biraz mı? Resmen kuduruyorlardı. Kıza yaptığın şeyi düşünürsek o kadar hanımefendi değilsin” dediğinde kaşlarımı çattım.

“hey! Ben bir şey yapmadım kendi kendine çığlık atıyordu” dediğimde yatağımın ucuna oturdu.

“güçlerinin farkında bile değilsin, yani burda kalıp seni korumamı mı istiyorsun?” dedi konu değiştirdiğini fark etsem de bir şey demedim.

“2 kişiler sonuçta… beni koruyacak başkası da yok” dedim.

“James’i arasana, o seni korur” dedi bunu gayet ciddi şekilde söylemişti.

“ne alaka? O beni korumaz ki, hem onu arayacak olsam senin gitmemeni neden isteyim?” dedim tek kaşımı kaldırarak.

“neyse ben sevmiyorum James’i, sen de sevme, konuşma onunla, yaklaşmasın sana, siz niye aynı okuldasınız? Birde anlaşma yaptınız! Bugün de sana o kadar bağırdı. Sevmiyorum onu, sende sevme” dedi tek nefeste.

Ağzım açık onu dinliyordum. Ne çok konuşmuştu öyle, neler demişti? Ah, hayır yine karnımdaki kelebekler. Of of!

“ben bayılıyordum zaten ona, bende alice’i sevmiyorum, kız tutturmuş bir popülerliktir gidiyor, zaten geçen gün kanını gözüme gözüme sokuyordu salak. Ay birde sarı saçlı hiç sevmem sarı saçlıları. Senin saçların sarı mı? Bence değildir öyle mi?” dedim bende tek nefeste.

Küçük bir kahkaha attı. Ne komik mi? Ben güldüm mü ona? Haksızlık tamamen haksızlık kabul etmiyorum! Ayımla ilgilenmeye başladığım da gülmeyi kesti.

“hey, küstün mü sen?” dedi gülmemeye çalıştım.

“evet? Sen gitmiyor muydun?” dedim hala ayıcığıma bakarken.

SAHTE MELEZOnde histórias criam vida. Descubra agora