33. bölüm

945 95 64
                                    

❌küfür içerir❌ #rahatsız olan okumasin!

“DYLAN!!!!” dedim kükremeyle.



Ellerimde ki saçlarla odamın ortasında hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. O şerefsiz piç saçlarımı kesmişti tamam fazla kesmemişti ve yamuk kesmişti ve benim saçlarım en değerli şeylerimdendi. Birde yetmezmiş gibi banyoya kestiği saçlarımı bırakmış üstünde ki notta da ‘sana hediyem olsun, tutkalla yapıştırırsın’ yazıyordu

Annemle babam kapıyı kırarcasına açtığında bakışlarım oraya döndü. anneme ellerimdeki saçları gösterince babam göz devirdi.

“bir şey oldu sandım, saç konusu muydu?” dedi babam.

“saçmalama felix! Baksana kızın saçlarını kesmiş Dylan. Bende niye kendi kendine gülüyor diyordum” dedi annem.

Diğer elimdeki notu anneme verdiğimde gülmemek için dudağını ısırdığını gördüm. Bu daha şiddetli ağlamama sebep oluyordu. Annem yanıma diz çöktü ve ona bakmamı sağladı.

“Elizabeth ağlama artık, büyü ile hallederiz kızım. Gözlerin kıpkırmızı olmuş” dedi elini yanağıma koyarken.

“istemiyorum! Nerde o?!” dedim.

“okula gitti” dedi babam gülerek.

“o okulu onun başına yıkmazsam şerefsizim!” dedim anne ve babamın varlığını unutarak.

Babam kahkaha attığında annem ona öldürücü bakışlar attı. Koşarak tapınaktan çıktım. Acaba hala büyü yapamıyor muydum?

Kendimi vampir okulunda bulduğumda büyü güçlerimin geri geldiğini anladım. Sınıfta Daniel, diana ve James vardı.

Diana’nın burda ne işi vardı? o kurt değil mi? Diana da orlin derseniz artık kafamı duvara çarparım. Her zaman oturduğum sıraya oturdum ve sessizce ağlamaya devam ettim. Beni fark etmemişlerdi.

Dylan buraya gelicekti nasılsa!

Başımı sıraya koydum ve kesilmiş saçlarımın olduğu elimi yumruk yaptım. Dylan’nın kokusunu aldığımda başımı kaldırdım. Ağladığımı görünce kaşlarını çattı.

“of biraz saç için ağlıyor musun?” dediğinde yumruğumu yüzüne geçirdim.

“senin beynine sokayım şerefsiz piç ne istedin lan saçımdan?!” dediğimde gülmeye başladı.

“gülme!” dediğimde daha çok güldü.

İkinci yumruğumu da geçirdiğimde gülmeye devam etmedi.

“oha, çenem çatladı sanırım” dedi elini çenesine koyarak.

“bekle ben daha nerlerini çatlatacağım, sen kim köpek be? Nasıl kestin saçımı nasıl kıydın lan?!”

Diana koluma girip beni dışarı çıkarmaya çalıştığında onu sertçe ittim. Elimdeki saçlar ile Dylan’a ilerlerdim. Çenesini tuttum ve saçları gösterdim.

“bunları sana yedireceğim Dylan!”

Tam saçları ağzına sokacaktım ki güçlü kollar beni ondan uzaklaştırdı ve sınıftan çıkardı. Kim olduğunu gördüğümde göz devirdim. James…

Ben daniel’i bekliyordum açıkçası. Beni James’in kollarından kurtaran başka kollar olmuştu. Tanrıdan başka bir şey istesem gerçekleşecekmiş. Daniel’di. Kokusundan anladım.

Ondan da kurtularak tekrar sınıfa girmeye çalıştığımda James önüme geçti.

“bırakın gideyim, sinirim daha geçmedi!”

“sen böylede güzelsin” dedi ikisi aynı anda.

Sonra birbirlerine baktılar. Yine ben yokmuşum gibi davranıyorlardı. Bense yine şaşkınca onlara bakıyordum.

James; “sana ne?”

Daniel; “asıl sana ne?”

James; “benim söylediklerimi söylemesene!”

Daniel; “seviye ilk okul 1”

James; “kendini seviyenden mi bahsediyorsun”

Daniel; “hayır seninkinden”

James; “niye hala ondan hoşlandığını reddediyorsun?”

Daniel; “seni ilgilendiriyor mu? Belki de Elizabeth benim ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı biliyor? Senin bilmene gerek var mı?”

James; “önemli olan senin onu sevmen değil, onun hangimizi sevdiği”

James’in son söylediği ile gözler bana dönmüştü.

“kesin sesinizi artık! ne saçmalıyorsunuz? Şu kavganızı ben yokken halledin!” dedim ve okuldan çıktım.

Kuaföre gitmeliydim. Saçlarımı kestirecektim! İnat uğruna neler yapıyorum ya.



Saçlarımı omuzlarımla aynı hizada kestirmiştim. Güzel olmuştu aslında. Vampir okuluna gidip Dylan’a da hava atacaktım.

Vampir okulunun bahçesine girdiğimde saçımı geriye savurdum ve havalı havalı girdim okula. Sınıfa girdiğimde gözler beni bulmuştu. Birkaç kız gözlerini kısmıştı. Neden kıstıklarını biliyordum. Bu kızlar benimle kavga ederken birisi saçımı tuttu diye ikisini de camdan atmıştım.

Haklıyım, hangi kız olsa aynısını yapar. Yapmaz mı? Bence yapar.

“o kadar laf ettin sonrada kendin mi kestirdin saçlarını?” dedi Dylan.

Yanına ilerledim ve oturdum. Onunla konuşmuyordum. Ama bu değil ki diana ile aralarını yapmayacağım.

“diana yanımdaki şahısa söyle onunla konuşmuyorum” dedim.

“Dylan Elizabeth seninle konuşmuyormuş” dediğinde diana’ya uçan inek görmüş gibi bakıyordum.

Bu kız mal mıydı? Yoksa mal taklidi mi yapıyordu?

“diana beynin akıyor topla” dedi Dylan gülerek.

“benim mi senin mi acaba?”

“senin” dedi Dylan.

Birinin bu kıza laf söylemesini öğretmesi gerekiyordu. O biride ben oluyorum tabii ki.

“az öte de oynayın diana, sizi mi dinliycez?” dedim büyük ciddiyetle.

Dylan ve diana bana öfkeyle bakınca başımı sıraya koydum. Uyumak istiyordum, kendimi çok bitkin, halsiz hatta ölü gibi hissediyordum.

“saçların çok güzel olmuş” dedi Dylan.

“biliyorum” dedim mırıltıyla.

Bir şey demedi ve beni birkaç saniyeliğine rahat bıraktı. Yanımdan kalkmıştı. Tamamen gittiğini düşündüğüm sırada tekrar yanıma oturdu. göz devirme isteğiyle yanıp tutuşuyordum.

Pembe bir tüyü burnuma sürtmeye başlayınca huylanmaya başlamıştım. Biraz daha sürtünce hapşurdum.

“napıyosun gerizekalı” dedim yaptığını anlamdıramamıştım.

“bana trip atamazsın”

“özür dilersen vazgeçerim”

“özür dilerim”

“özür dilemeden vaz- bir dakika sen özür mü diledin? Bu kadar kolay mıydı?”

“evet?”

“neyse, barış imzalandı” dedim gülerek.

“rahatladım, benim canım saçlarıma saldıracaksın sanmıştım bir an” dediğinde sırıttım, aslında iyi fikir ama bunu tabii ki ona söylemeyecektim.

Zil çaldığında dışarı çıkmıştık. Bahçede bir masada bizim grubun oturduğunu görünce Dylan’ı oraya yönlendirdim.

Masaya yaklaştığımızda gördüğüm yüzle şok oldum. O… bir orlindi ve daniel’in kardeşiydi. Burda oturması doğaldı ama onu uzun zamandır görmüyordum. belki de şaşkınlığım bundandı.

“clara?!” dedim, daha doğrusu dedik.

Dylan’da benimle aynı kelimeyi aynı tonda söylemiştim. Birbirimize baktık. O nerden tanıyordu clara’yı?

“ne var?” dedi clara.

“senin yumuşak g lerine ne oldu?” dedim.

Normalde ‘neğ vağr?’ demesi gerekiyordu. Tamam değişmişti. Kabul ediyorum.

“yedim”

“ha o zaman sıkıntı yok” dedi Dylan masaya oturarak.

Bende diana’nın yanına oturdum. Kimse sanırım Dylan’ı tanımıyordu tanıtmak bana kalmıştı.

“Dylan bunlar benim arkadaşlarım. Harry, diana, James, Daniel. alice ve clara’yı arkadaştan saymıyorum. Sarı kafalı olan alice işte” dedim.

Alice sinirle bana baktıktan sonra Dylan’a elini uzattı. Dylan’a avını yakalamış bir aslan gibi bakıyordu. Diana’ya kaydı gözlerim göz deviriyordu. Ona baktığımı görünce yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Ay nasılda kıskanıyor. Olacak bu iş be.

“ben alice, okulun en güzel ve en popüler kızıyım” dediğinde şüphesiz herkes benimle birlikte göz devirdi.

“ve en sürtük” dedi diana, onun söylediklerine ekleme yaparak.

Dylan sırıtarak diana’ya baktığında bende gülümsedim. Dylan’ı dürttüm ve bana baktığında elimle kalp işareti yapıp gözlerimle diana’yı işaret ettim. Ve sonuç; kendimi tekrar yerde buldum.

“napıyorsun be?!” dedim bağırarak.

Omuz silktiğinde öfkeyle yerime oturdum ve masanın altından ona tekme attığımda dişlerini sıktı.

“evde görüşücez seninle” dediğinde bir korkmadım değil yani.

“neyse ne, bende Dylan’ı sizi tanıtayım. Dylan benim-“ sözümü kesen daniel’in masadan kalkması oldu.

Ona sorarca baktığımda sıkıntılı bir nefes verdi.

“sevgilin biliyoruz” dedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı.

Ağzım açık arkasından bakarken masadakilere döndüm.

“ikizim diyecektim” dedim mırıltıyla.

“ciddi misin?” dedi James.

“ah hayır, bu sadece 1 nisan fragmanı” dediğimde güldü.

Komik mi? Sana laf soktum niye gülüyosun? KOMİK Mİ?! Tamam sakinim.

Ve sanırım daniel’in arkasından gitmek istiyorum.

Ayağa kalktığımda Dylan anlamış gibi kolumdan tuttuğu gibi geri oturtturdu.

“bir yere gitmiyorsun” dediğinde kaşlarımı çattım.

“ya bırak gideyim, sanane”

“iyi ne yaparsan yap, nasıl olsa geri döneceksin sen” dediğinde dudağımı ısırdım.

Sanırım benim eve gittiğimde babamın arkasına saklanmam lazımdı. Evet öyle yapacaktım!

Daniel’in gittiği yönde ilerlemeye başladım. Koridorlar niye bu kadar ıssız ve karanlıktı?

“Daniel?” seslendiğimde sesim duvarlara çarpıp yankılanmıştı.

Birkaç seslenişimden sonra arkamda birinin varlığını hissettim. Arkamdaki her kimse şuan sıktığım yumruğumu yüzüne geçirecektim.

Arkamı döndüm ve tam yumruk atacaktım ki. elimi tuttu. Elim havada kalırken içime yayılan rahatlama hissini kelimelerle anlatmazdım.

“Daniel, beni korkuttun!” dedim nefes nefese.

...

Instagram sayfası açtım. Bölümlerden kesitler, fotoğraflar vb. Şeyleri bulabilirsiniz

Wattpadsahtemelez

Bölümler ve yazar hakkında şeylerde paylaşabilirim. Sorularınızı da orada cevaplıycam .d

SAHTE MELEZحيث تعيش القصص. اكتشف الآن