35. bölüm

848 96 45
                                    

“ELİZABETH!!” Dylan ve diana’nın kükremesiyle küçük bir kahkaha attım.



Revire girdiğim de hemşire dışında kimse yoktu. Kız nerde?!

“kız nerde?”

“Lisa mı? O evine gitti. İyi görünmüyordu”

“adresini biliyor musunuz?”

“hayır, ama müdire sasha’dan öğrenebilirsin” dediğinde hızla revirden çıktım.

Müdire sasha bana kesinlikle vermeyecekti adresi, ama ondan isteyen de yoktu. Odasına kapıyı çalmadan girdiğimde bana öldürücü bakışlar attı.

“Lisa’nın bilgileri nerde?”

“sana bunu söyleyeceğimi mi sanıyorsun?” dediğinde elimi dosyaların olduğu tarafa tuttum. Orlin güçlerim beni yanıltmadı ve bir dosya yere düştü. Dosyayı elime aldığım da Lisa’nın dosyası olduğunu doğrulamıştım.

“ne yapıyorsun sen?!”

“geldim, gördüm ve gidiyorum” dedim ve odadan çıktım.

Odadan çıkmamla biriyle çarpışmam bir oldu. Kafamı kaldırdığım da alfa sürüsünün alfası –ki böyle söyleyince saçma oluyor- peter’ı gördüm.

“senin… sizin burda ne işiniz var? Hem bir şey soracağım. Siz böyle hep beraber mi geziyorsunuz? Hayır yani öyleyse acayip saçma bir durum” dedim peter’ın arkasındaki sürünün geri kalanını süzerken.

“saçmalamayı kesip yolu açar mısın? Kurt okuluna kayıt yaptırmaya geldik te, hani sordun ya ne işiniz var diye seni aydınlatıyorum. Sayende işimizden olduk ve canımız sıkıldığından okula başlayalım dedik, sen kökenin kökenliğini alınca işsiz kaldık” o kadar uzun konuşmuştu ki bazı yerlerini kaçırdığımdan şüpheliydim.

“pekala, görmeyeli daha uzun konuşur olmuşsun, görüşmemek üzere” dedim yanından geçerek.

“Elizabeth, Lisa türünün tek örneği değil mi, çok özel. Özel olanlara ne yaptığımı biliyorsun” arkama dönüp ona şaşkınca baktım. Ben daha yeni öğrenmişken o nasıl hemen öğrenmişti.

“sizin o lanet sürünüze ne beta’m nede ben katılacağım” o kadar kararlı konuşmuştum ki ben bile şaşırmıştım.

Bir şey söylemediğinde arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim, onlardan bir kızın sesini duyduğunda duraksadım.

“kahin kadın amanda’ya kızın bize katılacağını söylememiş miydi?”

Kendi kendime gülümsememe sebep oldu, amanda beni bu kadar mı düşmanı görüp hatta güçlü görüp bir kahine gitmiş?

“gelecek değişkendir” dediğimde hepsi öfkeyle hırladı.

“lanet olsun peter hiçbir işe yaramıyorsun!” az önce konuşan kızın söylediği şeyden sonra peter öfke ile ona baktı.

“kes sesini!!”

Peter’ın kükremesiyle göz devirdim. Egosu zedelenmiş olmalıydı. Artık biriyle karşılaşmak istemediğimden ışınlanarak öğrendiğim adrese geldim.

Kapıyı çaldığımdan birkaç saniye sonra Lisa omzuna sardığı battaniye ile açtı.

“neyin var?”  dediğimde göz devirdi.

“burda ne işin var?”

“önce ben sordum”

“bana ne yaptıysan, acayip üşüyorum!”

“sen bir yalnız kurt musun, sürüsüz?”

“evet de sanane!” dediğinde onu içeri doğru itekleyip bende içeri girdim ve kapıyı kapattım.

“sen artık benim sürümden bir beta’sın. Seni ısırdığım için oldu. İnana bana böyle bir şey olacağını bilmiyordum,”

“ben bir safkanım! Aptal beta değil!”

“bak benim türüm özel tamam mı? Özelliklerini falan tam bilmiyorum. Özür dilerim! Bunu yapmak istemiyordum. Ama bu ısırıktan sonra ölmemen de senin güçlü ve özel olduğunu gösterir, yani sonuçta ölebilirdin”

“kapa çeneni! Aptal bu nasıl özür lanet olsun! Hayatımı mahvettin” tabii bir yönden haklıydı.

“ısırık bir-“ sözümü keserek o klişe sözü devam ettirdi.

“’ısırık bir armağandır’ dersen eğer seni parçalarım!” bu kızda ne paçoz çıktı, ama ben onu yola getirirdim.

“kızım bak senin alfan olarak, şuan seni iyileştirmem. Seni öldürmelerine engel olmam lazım” kız sözlerimi duyunca kendini yatağa attı.

“ay bayılıcam şimdi, birde beni öldürmeye mi çalışıyorlar. Bir dakika bir dakika yalan söylemediğini nerden bilicem?!” bu kız ne kadar ani duygu değişimleri yaşıyordu.

“deniyelim mi?” dedim ve orlin yüzümü çıkardım. Kükrediğimde kulaklarını kapatarak yattığı yerde dikleşti.

“tamam, kes şunu!” yüzümü normale çevirdiğimde rahat bir nefes aldım.

“yat şuraya da seni iyileştireyim” dedim ve yanına oturdum. Bu kız başıma çok dert açacak.



Ormanda dolaşırken Lisa kendi kendine söyleniyordu, ben bu kızın bir günde konuştuğunu 1 ayda konuşmuyorum be! Tanrım, bu kızı hak edecek ne yaptım?! Ona orlinlerin ne olduğunu falan anlatmıştım. Bilmeye hakkı vardı.

Ani bir dürtüyle eğildiğimde bir şey beni es geçerek diğer tarafa geçmişti. Lisa’ya kısa bir bakış attığımda korkmadığını hatta kurt yüzünü –onu ısırdığımdan sonra kurt yüzü benimkine benzemişti- çıkardığını gördüm.

“avcılar?” dedi bana bakarak.

“Lisa sen git, seni dönüştürdüğümden benim için buradalar”  kabul edeceğini düşünürken başını olumsuz anlamda salladı.

“hayır saçmalama, biz artık bir sürü değil miyiz?” tamam, onu biraz hırpalamış olabilirim. Ona bu sürü inancını verene kadar kolunu kaç kere kırdım, yada kaç yumruk attım bilmiyorum.

Kız beni deli ediyordu!

“gitmeliyiz” dedim, tehlikeyi göze alamazdım.

“hayır halledebiliriz” dediğinde göz devirdim. Ona bakarsan ben tek başıma da hallederdim.

“Lisa. Ben. Senin. Alfanım! İstediğimi yap! Gidiyoruz” ilk cümlenin kelimelerini bastıra bastıra söyleyerek.

“tanrım, savaş alanından kaçmış bir doğaüstü nerde görülmüş?!” dedi koşmaya başlayarak.

“Lisa, bekle ışınlanıcaz!” dedim ona yetişerek. İkimizi de tapınağa ışınladığımda görmemiz gereken bir şey görmüştük.

“oha! Gözlerim kanıyor, ayıp be ayıp” Lisa onlara ayıplar gibi bakıyordu, Dylan ve diana’yı öpüşürken yakalamak sonrada onların bizi fark edip utançtan kızarmaları muhteşemdi!

“biliyordum! Biz bir arkadaşa bakıp çıkacaktık, bozmayın devam edin” dedim ve Lisa’yı itekleyerek odama soktum. Burda da aynı görüntü vardı. niye benim odam? Daniel görse harry’i öldürür.

“hadi ama! Şunu benim odamda yapmanızın sebebi nedir?” Harry ve clara’yı da aynı durumda görmüştük.

“abim görmesin diye” clara bence çok aptalca bir şey yapmıştı.

Odamın kapısı açılınca bakışlar oraya döndü.

“bir sen eksiktin zaten gel bak kardeşin Harry ile odama da neler yapıy-“ kafama gelen yastıkla susmak zorunda kalmıştım.

Daniel ne olduğunu daha anlamamıştı. Daniel benim odama neden gelmişti? Ay Harry’e çok kötü bakıyordu.

“Daniel, bana bak, oraya değil Daniel! Hadi çıkalım biz” Daniel’ı itekleyerek odadan çıkarmaya çalışıyordum yoksa harry’i önce gözleriyle sonra elleriyle öldürecekti.

“b-bu Daniel NİGHT mı?” Lisa’nın hayran bakışlarını fark edince durdum.

“Lisa gözlerini çekip söylediklerine dikkat etmezsen seni 48 farklı şekilde öldürürüm, zaten malsın yokluğunu kimse fark etmez!” Lisa beni dinlemeyerek omuz silktiğinde ona doğru bir adım attığım. Daniel beni belimden çekerek odadan çıkardı.

“ya sen niye birine saldıracağım sırada hep bana engel oluyorsun?” dedim şikayet eder tarzda.

“sen niye hep birine saldırmaya çalışıyorsun hem sen beni kıskandın mı?” yüzündeki sırıtışı görünce göz devirdim.

“sana özel bir şey değil, ben Dylan’ı da kıskanıyorum. Kardeş kardeşi kıskanır” tanrım, kardeş dedim Daniel’e.

“ne zamandır kardeş kardeşi öpüyor?” Daniel ne yapmaya çalışıyor bilmiyorum ama utanıyorum!

“sen niye sürekli bu olayı söyleyip duruyorsun?”

“olay değil, olay tekil kalıyor. 2 kere olduğu için olaylar demelisin” beni çıldırtıyor, hem de şuan acayip utanıyorum.

Bu konu hakkında konuşmak istediğimi sanmıyordum. İtiraf etmek gerekirse ondan hoşlanıyordum, çok hoşlanıyordum. Seviyordum hatta aşık da olabilirdim ama beni çıldırtıyor hem de utandırıyordu.

Onun her zaman doğru kişi olduğunu düşünmüş ve her zaman ona güvenmiştim. Belki de o benim ruh eşimdi. Bunu da yaşayarak öğrenmem lazımdı.

“sen neden odama gelmiştin?” o hayran olduğum gülümsemesi yüzünde oluştuğunda gözlerimi kaçırdım. O nasıl gülüş zalımın oğlu:(

“konuyu değiştiriyorsun? Ama az önce konuştuğumuz konu gayet iyi bir yere gidiyordu?”

“Daniel! Kes artık” omuz silkti ve güldü. Acaba bilerek mi böyle tatlı tatlı hareketler yapıyordu?

“hem beni ilk öpende sendin” acaba şuan kırmızının hangi tonundaydım? Sabrımı zorluyordu.

“DANİEL! YETER!” tabii ki yine umursamamıştı.

“Elizabeth?” kesin yine beni delirtecek bir şey söyleyecekti. Oflayarak ona baktım.

“ne var?!” ciddileştiğinde afallamıştım, onu kırdım mı diye düşünürken ellerimi ellerinin arasına aldı.

“benim sonsuzluğum, sevgilim,  olsana?” dediği şey vücudumda şok etkisi yaratmıştı.

***

Birazdan bir bölüm yayımlayacağım ama duyuru gibi olacak. Yani yeni bölüm değil. Mutlaka bakmalısınız!

SAHTE MELEZWhere stories live. Discover now