sixty two

8.8K 818 244
                                    

Sınır: 85 vote (dolunca bölüm atarım, biliyorsunuz.)

Bir günde geçmişsiniz yok artık! Desteğiniz için teşekkür ederim hepinizi çok seviyorum. Ayrıca siz hemen sınırı geçince her gün bölüm atmak durumunda kalıyorum... işte öyle bir şey. Umarım beğeniyorsunuzdur. ~ 

BU ARADA O MEDYA NE 

İyi okumalaar.

O geceden sonra iyi bir sabaha uyanmayacağımı biliyordum. Sonuçta biz kavgalıydık ve bunlar sırf o sarhoş diye yaşanmıştı. Normal bir kafayla bana bu kadar.. iyi yaklaşmazdı sanırım. En azından ben öyle düşünüyordum. 

Sabah uyandığımda ilk onun yüzünü gördüm. Çok güzel olduğunu düşünüyordum, çünkü o mükemmel hissettiriyordu.

Bir süre sonra o da gözlerini yavaşça açtı. Nerede olduğunu anlamak için etrafa gözlerini gezdirdi, daha sonra benim odamda olduğunu fark edince gözleri şaşkınlıkla açıldı. 

Kafasını bana doğru çevirip anlamaz bakışlarla beni süzdü. '' Ne işim var burada? '' 

'' Dün sarhoş oldunuz, ben de rahat ol diye başka bir yerde yat istedim. '' 

'' Senin odanda mı? '' diye sorduğunda nedensizce gerildim. Tavırları rahatsız hissettiriyordu. 

'' Dün itiraz etmemiştin. Pek istekli görünüyordun. '' dediğimde alayla güldü. '' Sarhoşmuşum işte. O yüzdendir. '' 

Söylediği kelimeler ona anlamsız geliyor olabilirdi, ama benim canım yanıyordu. En azından dünden sonra barışırdık sanıyordum. Çünkü aradaki olay çok anlamsız ve saçmaydı. Bu yüzden aramızın bozulması gerekmezdi ki?

Yatakta doğrulduğumda '' istemiyorsan git '' diye fısıldadım kendi kendime. Ama sesimi duyduğu çok belliydi. 

Öyle ki ayağa kalktı, kenarda duran kıyafetlerini gözümün önünde çekinmeden giydikten sonra kapıyı açıp çıktı gitti. 

Gerçekten gitti. Tek kelime bile etmeden. 

Canım yanıyordu. Ama onun da canının yandığını biliyordum çünkü sarhoşken ne var ne yok her şeyini anlatmıştı. 

Beni sevdiğini, bu yüzden canının yandığını, beni her dakika özlediğini. Uyumak için yatağa girdiğimizde bile çok fazla şey konuşmuştuk. 

Şimdi bunu yapmasının tek sebebi saçmalamak, veya tavır almak. Bir anlamı yoktu. Bu yüzden umursamamaya çalışıyordum. 

Üzerimi giyip dışarıya çıktığımda salonda kenarda uyuyakalan çocukları gördüm. Yanlarına gidip teker teker uyandırdığımda hiçbir şey anlamamış bir şekilde etrafa gözlerini gezdirdiler.

Sonra ayılan Namjoon '' Jungkook nerede? '' diye sorduğunda ona cevap vermeden mutfağa gittim. Ben onlara bir şeyler hazırlarken arkamdan bana seslendi. 

'' Gitti mi? '' diye konuştuğunda evet anlamında kafamı salladım. 

'' Barışmadınız mı? '' 

'' Hayır. '' diye konuştum, ona döndüğümde. '' Dün iyiydik, ama o konuşmalarıyla her şeyin sarhoşluktan olduğunu anlattı. Yani, hala bozuk aramız. '' 

Ses edemeyince ben de tekrar işime döndüm. Arkamdan kollarını bana sardığında yanıma geldiğini anlamıştım. Kafasını omzuma yerleştirdiğinde teselli etmek istermiş gibi '' üzülme '' dedi. 

'' Jungkook yakında akıllanacaktır. '' 

'' Ben aramızın düzeleceğini zaten biliyorum, oppa. '' diye cevapladım onu. Bundan nasıl emin oluyordum, o da belli değildi. '' Ama onun da üzüldüğünü görebiliyorum. Canımın yanma sebebi bu. '' 

lover | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin