23. Bölüm: Güç Kaynağı

41 5 3
                                    




ARLEIGH OSWALD

  "Bulunduğumuz yer bir manyetik alan kadar çekim gücüne sahip özel bir yer. Güçleriniz farklı ve bunu anlayabilmek için de bu çekim gücüne ihtiyacımız var. "

Pat ortamıza geçti ve hepimiz etrafını sardık bize durduğu yerden ne yapmamız gerektiğini anlatıyordu.

  "Gücünüz zihninizin içinde saklı ve siz bunu bilmeden davranıyorsunuz işte bu da kendinizi zorlamamanız gerektiğini hatırlatmalı size. Yapmanız gereken tek şey kalbinizin atışını zihninizde yankılanırken düşünmek."

Elanore kaşlarını çattı ve Pat'e ne demeye çalıştığını sorgularcasına baktı. Bizi odaklamaya çalıştığı sözler bizi olduğumuzdan çok acemi hissettiriyordu. Ellerimi birbirine sürttüm ve dediğini yapmak için konsantre olmaya çalıştım.

  "İlginç bulduğunuzu biliyorum ancak güçlerinizin ne yönde olduğunu anlayamadan güç kontrol testlerine başlayamayız." Başımı salladıktan sonra derin bir nefes alıp odaklandım. Gözlerimi kapatıp kalbimin sesini takip ettim. Ancak bir süre sonra hissedemiyordum bile. Bu söylendiği kadar kolay değildi. Yeniden denedim bu sefer daha yüksek sesle duyuyordum ritimleri. Zihnimi hayal ettim, simsiyah bir görüntü geldi aklıma, kalbimi daha yüksek ve yankılanan sesle duymayı denedim ama nasılsa yapamıyordum bir yerlerde kontrolü kaybediyordum. Yeniden denedim ama bu sefer aklımda yalnızca güç kaynağı vardı. Önce rüzgarın ağaçları kıpırdattığını daha sonra şiddetlenerek etrafımı sardığını hayal ettim ve aslında o an hayal ettiğim şeylerin bir güç olarak etrafımı çevirdiğine şahit oluyordum. Gözlerimi açtığımda her şeyin normale döneceği korkusuyla gözlerimi sıkı sıkıya kapalı tutmaya devam ettim. Sağ elimi kaldırdım ve gölden bana doğru bir hareket yaptım elimle. O an duyduğum o sesi başka hiçbir yerde duymamıştım. Gözlerimi yavaşça açtım ve yaptıklarıma kendi gözlerimle şahit oldum. Yerde bir yarık vardı. Boylu boyunca toprağı çimlerin yüzeyine kadar çıkaran bir yarık. Kendime inanamayarak bir adım geriye gittim ve bunu nasıl yaptığımı bir kez daha düşündüm. Pat alkışlayarak söze girdi.

  "Sende bir şeyler olduğunu biliyordum Arleigh. Senin için hiç de zor olmadı. Üstelik ilk denemede. Sıfır yardım ve yüzde doksan başarı." Kaşlarımı kaldırıp ona baktığımda yüzünü çoktan çevirmişti bile. Elanore yanımda birkaç adım ötede duruyordu.

  "Elanore? Hazır mısın?" Bu kadar hızlı davranmamızın anlamsız olduğunu düşünmeye başlıyordum çünkü bu kadar önemsenilen bir konunun bu kadar hafife alınması bende şüphe dahi uyandırıyordu.

  "Elanore?" Davion sonunda konuşmuştu.

  "Hazır olduğundan emin misin?" Elanore ters bir cevap vermemek için çabalıyormuş gibi görünüyordu. Önüne döndü ve gözlerini kapattı. Davion bir şeyler sezdiriyor gibiydi ama yine de geri çekildi ve Pat'in yanına yürüdü. Kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Yanlarına doğru yürümeye başladığımda havada garip bir şeyler olmaya başlamıştı. Rüzgar şiddetlenmiş ve gök kara bulutlarla kaplanmıştı. Toprak kokusu havaya dolmuş ve kuşlar uçtukları yönün tersine hareket etmeye başlamışlardı. Neler olduğunu soramadan herkes ona müdahale etmeye çalışıyordu. Elanore tahmin etmediğim kadar büyük bir gücü açığa çıkarmaya çalışıyordu hem de ilk denemede. Bu kesinlikle normal değildi.

  "Elanore dur!" Paton Pearse araya girmeye çalıştı ama onun sahip olduğu güç onu durdurmaya yetmiyordu. Elanore çok farklı şeyler yapıyordu ve her şey yapması gerekenin ötesine geçiyordu. Davion ne yapacağını bilemez halde öne atıldı ve yüksek sesle bazı anlayamadığım kelimeler söyledi ve Elanore yere düştü.

Nasıl olduğunu anlamadan yanına koştum. Gözüm ondan başkasını görmediğinden etrafındakileri fark etmedim.

  "Elanore! Elanore aç gözlerini!" Gözleri sanki hiç açılmayacakmış gibi sıkı sıkıya kapanmıştı. boncuk boncuk terlemişti ve göz kapakları nemliydi. Yüzünü avuçladım ve onu kendi dizime çektim. Elimi alnına koydum. Teni soğuktu ve aniden açılan gözleri etrafındaki herkesi korkutmuştu. Kırmızı parlak gözler. Elanore bir şeyler görüyordu ve uyanamıyordu. İrisleri kırmızıya bürünmüş tavana odaklanmıştı. Gözlerini kırpmaya başladığında eski göz rengine geri dönmüştü ancak şimdi öylece kalmıştı. Bu sefer daha alçak sesle yüzüne doğru yaklaştım.

  "Elanore, uyan." Başını hafifçe oynattı ve gözlerini kırpmaya başladı. Ani bir hareketle doğruldu ve ayağa kalktı. Paton araya girdi ve telaşlı hareketler sergiledi.

  "Bu ... bu hiç iyi olmadı."

  "Arleigh onun zihnine erişmelisin!" Paton bana emirler yağdırıyordu.

  "Nasıl yapacağımı bilmiyorum."

  "Ellerini onun şakaklarına koy." Dediklerini harfiyen uyguladım. Zihnindeki engelleri aştığını düşledim, gördüğü kâbustan onu kurtarmayı düşündüm ve odaklanana kadar kendimi etrafımdaki her şeyden soyutladım. Ellerimde koca bir ateş topu büyüyor gibiydi. Gözümü kör edecek mavi ışık ellerimi ateş gibi yakıyordu ama aynı zamanda onu iyileştiriyordu. Derin bir nefes aldığında ellerimi şakaklarından çektim. Gözlerini kırpıştırdı. Titreyen ellerimin yaptıklarına inanamadım. Ayağa kalktım ve geriye sendeledim. Paton'ın yanına gittim.

  "Neler oluyor Paton?" Paton bana çaresizce bakan gözlerle uygun cevabı arıyormuş gibi bekledi.

  "Güç Kaynağı'na erişemiyor."

  "Bu daha ilk denemeydi böyle olması normal." Hemen söze atladı.

  "Değil."

  "Ne demek değil?" Davion suratsız bir şekilde önümüze geçti. Gözlerinden sevimsizlik ve iticilik akıyordu.

  "Kaynağı kullanamadı çünkü kullanması için bir melez olması gerek."

  "O zaten melez." Karşıma geçti ve bana yaklaştı o sırada Melissa, Elanore'un koluna girmiş onu götürüyordu.

  "O başarılı bir melez değil!" Duyduğumuz onca şeyden sonra bir de bu. Aslı gerçek olmayan bir duyum sadece belkide ama bu kadar gerçekçi söylenmesi bizi olanlara götürüyordu. Elanore'un sürekli zayıf düşmesi, bayılması. Elanore bir şeyleri yanlış kullanmıştı ya da sorun gerçekten onu aşıyordu. Ondaki güç ne melezlerde ne de eğitmenlerde vardı. Bunu göstermiş olsa da Güç Kaynağı'na erişememiş olması ona pek bir şey kaybettirmiyordu ancak yine de ona zarar veriyordu.

Merkez binanın salonunda oturuyorduk ve Davion her şeyi anlatmaya başlamıştı eğer anlattığı her şeyse. Elbette sakladığı daha çok şeyin olduğunu biliyordum yine de yalnızca söylediklerini dinledim.

  "O farklıydı ve tüm bu olanlara uyum sağlayamadı." İstemsizce güldüm ve ona alaylı bir bakış attım.

  "Tüm bu olanlardan kastın ne Davion?" Kapı aniden açıldı ve Melissa'nın gözleri üzerimizde gezindi bir süre.

  "Davion?" Davion yerinden kalktı ve bizi yine sorularla baş başa bırakıp yanına gitti. Vincent oralı bile değildi elinde bir kitap vardı.

  "Napıyorsun?" Önce kitabın üzerinden baktı sonra elindekini bırakıp ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi.

  "Vakit geçiriyorum."

  "Bugün epey yorucuydu, dinlensem iyi olur." Kafasını salladı. Yavaş adımlarla uzaklaştım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 26, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İNCİ'NİN GÖLGESİWhere stories live. Discover now