Bölüm 8

7.6K 295 1
                                    

İçinde bulunduğu durumun iğrençliği midesini bulandırıyordu. Daha fazla aşağılanamazdı öyle değil mi!

Ellerini göğsüne dayayıp itti Mete'yi. Hatta bunu öyle kuvvetli yapmıştı ki geriye doğru fazla sendeleyip masaya çarpmasına sebep oldu.

"Sen delirdin mi? Napıyorsun??? Neden benim düşüncelerinin bir önemi yok sizler için? Neden buldukları ilk fırsatta etrafımdaki adamlar dudaklarıma yapışıyor???"

Gücünün son noktasına kadar bağırıyor içindekileri kusuyordu. Hem öfkeden hem de aldığı alkolden başı dönmeye gözleri kararmaya başlamıştı.

Mete böyle bir tepkiyle karşılaşacağını beklemiyor hatta geçen gece o adama karşı tutumundan çok farklı görüyordu kızın hareketlerini.

Tamam haklı olabilirdi düşüncesizliği konusunda. Fakat o eski sevgilisiydi öyle değil mi!Defalarca öpüştüğü eski sevgili!

Boş gözlerle genç kızı süzdü. Biraz mahcubiyet biraz da hayal kırıklığıyla terastan çıkıp odasınının kapısını hışımla çarptı.

Mina sessizce hala aynı yerde duruyordu. Yanaklarının ıslanmış olduğunu dahi çok sonra farketti. İçindeki öfke bedenini titretmeye başlamıştı bile. Fakat öfkenin sahibi Mete değil kendisiydi.
Çelişkiler yaşayan Mina. Mete öptüğü an o adamı düşünen Mina. Hatta ve hatta o aşağılık herife ihanet ettiğini hisseden Mina. İşte öfkesinin kaynağı Minalar.
Şu an tüm bu hainlerin bir atış poligonunda canına okuyabilmeyi hayal etti. Tüm bu düşünceler sıralanırken alkol de etkisini yitireli çok olmuştu. Net düşünebiliyordu.

Artık burda kalmak istemiyordu. Artık hiçbir yerde olmak istemiyordu aslında.

Hışımla üst kata çıktı. Melis yatağa gömülmüş bir vaziyette uyuyor hatta pek bir huzurlu görünüyordu.

Mina onu uyandırmanın iyi bir fikir olmadığına karar verip çantasını aldı ve üzerine bir hırka geçirip çıkışa yöneldi.

Arabası burda olmadığı için yaptığı saçma kaçış planına küfürler sıralayıp telefonun rehberini karıştırmaya başladı. Merdivenlerden inerken bir yandan da geceleri çıktığında ihtiyaç duyduğu taksi durağını aradı.

Evden çıkarken telefonun ucunda ses duyuldu ve o da aynı anda sessizce evin kapısını çekti.

"İyi geceler taksi gönderebilir misiniz?"
"Tabi efendim adres lütfen" bahçe çıkışına doğru ilerledi " şey aslında...tam olarak...şu an gerek kalmadı. İhtiyaç duyarsam tekrar ararım" diyerek telefonu kapattı.

Demir karşısında arabanın içinde sorgular hatta şaşkın gözlerle ona bakıyordu. Mina olduğu yerde tek adım dahi atamadı.

Evet genç adam gördüklerinden sonra gidememiş çalıştırdığı arabayı durdurup bu öfkeyle kullanmamaya karar vermişti.
İçinin biraz olsun soğumasını bekliyordu. Direksiyonu tutan ellerinin parmak boğumları artık bembeyaz olmuştu. Kaybetmişliğin acı kabullenişiyle başı direksiyona düştü ve bir süre öylece kalakaldı. Sebebini bilmiyordu ama kaldı. Sonra onu hissedercesine başını kaldırıp eve baktı. Doğru mu görüyordu? Mina evden çıkıp ona doğru yürüyordu. Yo hayır bu kesinlikle beyninin ona hain bir oyunu olabilirdi. Değil miydi yoksa!!!

Arabadan çıkıp genç kızın karşısında durdu. Kız titriyor muydu? Kendinden korktuğunu düşününmesi Demir'e suçluluk hissettirdi.

Aslında kızın yaşadığı şey korkudan çok uzaktı.

Bir müddet sonra sesini bulup konuştu kız "Beni almaya mı geldin?"sonra hemen pişman oldu. Nasıl bir soruydu ki bu?

Demir'in kuşkuyla tek kaşı kalktı "Seni almalı mıyım?"

ESARETWhere stories live. Discover now