Bölüm 22

5.5K 228 6
                                    




                           Salonda tam bir ölüm sessizliği hakimdi. Tabi yüzlerindeki sıyrıklardan kaynaklı erkeklerin homurdanmalarını saymazsak.

               Demir yarın şişeceğinden emin olduğu elinin üzerindeki buz torbasını sıkarken içten içe yaşadığı acının haklı gururunu yaşıyordu. Çünkü onun eli bu haldeyse karşısındaki adamın günlerce insan içine çıkamayacağından emindi.

                  Emir halinden oldukça memnun koltuğa iyice gömüldü. Çünkü Melis kınayan bakışlarla kaşının kenarındaki yarayı temizlerken o eşsiz kokusunu da ona sunuyordu.

Emre için işlerin biraz daha karışık olduğunu söyleyebiliriz.Dudağındaki patlaktan ziyade kızgın gözlerle ona bakan Aslı'nın hışmı çok ağır olacaktı.

Mina ise aklından , tüm olanları keyifli bir ifadeyle izleyen Defne 'ye bakıp bu ailede herkesin problemli olduğunu geçirmekle meşguldü.
Artık bu gerilime daha fazla dayanabileceğini sanmıyordu.
"Her neyse benim sert bir kahveye ihtiyacım var.İsteyen?"
Sanki herkes bu teklifi beklermiş gibi ona dönüp aynı anda onayladılar. O da gözlerini devirerek mutfağa yöneldi arkasından gelen Defneyle.
"Artık sırıtmayı keser misin? Cidden bu çok sinir bozucu"düğmeye basıp kalçasını tezgaha dayayarak Defneye döndü.
"Ama bence çok komikler baksana şu hallerine" artık gülümsemesini saklamıyor hatta kahkahalarını zor bastırıyordu.
"Komik mi bence hepsi çok aptal görünüyor. Ne gerek vardı ki?"
"Hadi itiraf et. Kocacığının bir anda ortaya çıkarak seni o zibidilerin arasından çekip alması hoşuna gitti"
"Saçmalama."

Kahveler hazır olunca Defne hepsini alıp salona geçerken Mina kendini bir kaç dakika dinlemesi gerektiğini düşünerek bahçeye çıktı.Yıldızlar bu gece fazlasıyla parlak , rüzgar ferahlatıcı ve Demir'in kokusu iç gıcıklayıcıydı.

Bir dakika Demir'in kokusu mu!

Bu farkındalıkla arkasına döndü ve hemen bir adım ötesindeki adamla gözgöze geldi.Neden bu kadar anlamlı bakıyordu ki!

Ona olan kızgınlığını hatırlattı kendine.Aslında kızgınlık mı kırgınlık mı kendisi de henüz karar verebilmiş değildi.Bir yanı ona , ona teslim olan kendine ölesiye öfkeliyken , diğer yanı yaşanılan o güzel anlardan sonra daha ilgili bir adam görememenin eksikliği ile buruktu.

"Neden içeride değilsin?Hava oldukça serin."

"..."

"Seni o adamların arasından kurtardığım için oldukça öfkeli görünüyorsun"

"..."

Sessizliği genç adam için bir onay niteliğindeydi ve o bu düşünce ile oldukça öfkeleniyordu.Karısına , ona ait olana dokunmaya çalışan parmaklar , bakan gözler! sakinleşmeyi mi düşünmüştü ona yaklaşırken.

"Neden geldin?"

"Gelmemeli miydim?"

Huzursuzca iç çekti.

"Sen gittin.Sebebini açıklama gereği duymadan"öfkeyle parmağını göğsüne vurmaya başladı."Ve anlaşmamız bitene kadar dönmeyeceğini düşünmüştüm."

Kollarından tutarak kızı kendine yaklaştırdı.Gözlerinin içine bakarak "Sorun işte tam olarak bu.Her fırsatta dile getirdiğin anlaşmamız."

"Bu bilmediğimiz bir şey değil."

"Bu belkide unutmamız gereken bir şeydir!Özellikle o geceden sonra."


"O gece!Aklından bile geçirme.Sen bu fırsatı hemen sabahında benden uzaklaşarak kaybettin"

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin