Bölüm 13

5.8K 258 2
                                    



Mina

Gözlerimi araladığım an yandaki yastığın üzerindeki güllerle karşılaştım. İstem dışı dudaklarım kıvrılırken hemen toparlandım. Ne yani o adamın jestlerini kabul mü edecektim. Daha çok beklerdi.

Kalkıp üzerime giyinecek birşeyler aramaya başladım. En kısa zamanda da şu valizleri yerleştirmem gerekiyordu. Tamam kabul ediyorum onların bir köşede kıyafetlerimle duruşu burdan gideceğim hissini her an yaşayıp , huzurlu olmamı sağladıkları için erteliyordum bu işi. İnce askıları olan uzun lacivert bir elbisede karar kıldım. Zaten evin içinde çıplak ayakla dolaşmayı sevdiğim için ayakkabıların olduğu valizi hiç açmamıştım bile.

Hazırlanıp aşağıya indim. Neredeydi bu adam. Gerçi hoş olmaması daha çok işime gelirdi. Ama içten içe de sabahın bu erken saatinde ne haltlar karıştırdığını da merak etmedim değil.

Biraz hava almak için terasa yönelmiştim ki hazır masa karşıladı. Tek başımalığın keyfini çıkarmak için valizimin bir köşesine sıkıştırdığı için Emine ablaya minnet duyduğum tabletimi ve telefonumu alıp masaya oturdum.

Önce annemle endişeli halini sesinin her bir tınısında hissettiğim uzun bir konuşma yaptım ve kızlarla grupta yazışmaya başladım. Olayları yüzeysel olarak anlatmaya başlamıştım ki tabiki sulu şakaların maruz kaldım. Zevzekler. Gerçi onların da içinde bulunduğum kötü durumu biraz olsun yumuşatma çalışmalarını taktir ediyorum.

Ben kendimi kaptırmış kızlara laf yetiştirirken Demir boynumdan öpünce minik bir çığlık koyverdim.

"Günaydın meleğim seni bu denli neşelendiren nedir?"

Tabiki herzamanki halimle tersledim " senin dışındaki herşey neşe kaynağım olma potansiyeline sahip "

Yine o çapkın kahkahasını duydum. Başımı kaldırıp bakınca yürüyüşte olduğunu anladım. Üzerindeki ıslaklığa bakılırsa temposu bir hayli yüksekmiş. Eşofmanlar neden bu kadar yakışmak zorundaydı ki. Bakışlarımı hemen telefona geri yönelttim. Bu çekim sinirlerimi bozuyordu iyice.

"Hızlıca bir duş alıp sana katılacağım. "

İçeri yönelirken arkasından tabiki esirgememiştim iğnelerimi. " acele etme hatta mümkünse 1 ay boyunca orda kal"

"Yanımda sen olacaksan neden olmasın!" Tekrar kahkaha atıp içeri girdi.

Harika. Kendi ipimi çekmekte üzerime yok. Ne yani bırak gitsin ne laf yetiştiriyorsun. Ama yok olmaz illa tahrik edeceksin adamı.
Ağzıma attığım salatalık diliminden çıkarıyordum tüm sinirimi.

Tabletimi alıp oldukça uzak kaldığım gündemi incelemeye başladım. Çok geçmedi masadaki yerini aldı o da. Üzerine benim elbiseme çok yakın renkte bir gömlek , altına da açık renk pantolon giymişti. Hahh bi bu eksikti. Şu an bizi dışarıdan izleyen biri son derece uyumlu bir çift olduğumuz yorumunu eksik etmezdi.

Onun varlığı dikkatimi dağıtıyordu. Ekrandaki yazıları kaydırıyordum fakat ne bahsettikleri hakkında en ufak fikrim yoktu. İç sesime beni tokatlamasını hatta mümkünse tekmelemesini , kendime getirmesini söyledim.

Benim iç savaşım sürerken Demir'in telefonu çaldı.

Çok güzel şimdi de adamın konuşmalarına kulak kesilmiştim. Ne oluyordu yahu bana. Hadi Mina son 29. Bunu düşün mutlu ol.

"Efendim...
Teşekkürler.....
Evet yurtdışında olduğunuz için katılamadığınızı biliyorum...
hediyeniz için de teşekkürler... evet...
tabiki...
iletirim kendisine...
evet aldım davetiyenizi ancak bizi mazur görün bu kez...
hangi firma....
Ülkemizde iş yapmak istediklerini bilmiyordum...
gelebileceğimizi sanmıyorum...
Tamam o halde eşim olamasa da ben katılmaya çalışacağım...
Size de iyi günler...

Telefonu bırakıp bana döndü. Sözüm ona birşeylerle meşguldüm hıhı tabi. Her kelimesini dinlemiştim.

Kafamı çimlere sokup işkence etmeliydim şu an bedenime. Belki kendime gelirdim o zaman.

Boğazını temizleyip dikkatimi çekmeye çalışıp konuştu.

Hopp hadi bakalım Demir Bey gönder ne gelecek.

"Akşam katılmam gereken bir davet var. Aslında gitmeyi düşünmüyordum ama Her ne kadar istemesem de işim için çok önemli isimler de katılacaklarmış. "

Sonra kuşkuyla beni süzdü. "Sen de gelmek ister misin?"

Kafamı kaldırmadan hızlıca yanıtladım. "Tamam gelirim"

"Peki sevindim." Memnuniyetle iç geçirdiğini duydum.

Dur bi dakika biraz önce kabul mü etmiştim ben. Kafayı yemek üzere olduğuma artık emindim. Kesin bu adam benim şu normal bir çift olayını kabul ettiğimi düşünecekti.  Hemen yıkmalıydım o düşünceleri. "Yani senin dışında insan görmek iyi gelecek. Senden bir hayli sıkıldım da..." aferin kızım Mina hafriyat işinde üstüne yok.

Karşılığını beklemeden masadan kalkıp odaya yöneldim. Her ne kadar bu adam umrumda olmasa da kendimi umursuyordum ve akşamki davete en iyi şekilde hazırlanmalıydım.

Demir

İşte böyle. Zamanla birbirimize uyum sağlayabileceğimizi düşünmekte hata etmemiştim anlaşılan.

Ama yeterli değildi. Zamanım azalmaya başlamıştı bile.

Fakat içten içe aramızdaki arzuya yenik düşeceğini hissediyorum. Her ne kadar inkar ederse etsin bana aitti be bunu ona kanıtlamak için elimden geleni yapacaktım.

Akşam üzeri hazır bir şekilde bahçede onu bekliyordum. Bu bir çift olarak katılacağımız ilk ortamdı ve oradaki en uyumlu çift olacağımızdan emindim.

"Ben hazırım" kadifemsi sesini duyunca dönüp içeri yöneldim.

Gördüğüm mükemmellikle olduğum yerde kaldım hayır ne kalması çakıldım. Nasıl bu kadar alımlı olabiliyordu. O gölü andıran yeşilleri nasıl da güzeldi. Üzerindeki siyah uzun elbisesi kusursuz fiziğini öne çıkarmıştı. Benden bir karşılık alamayınca dönüp kapıya yöneldi. Elbisenin iki karış kadar açık sırt dekoltesinden görünen teni içimi titretti.

Aramızdaki mesafeyi aşıp arkasından sarıldım. Bu hareketimi beklememiş olacak ki hiç tepki veremedi. Bense ellerimi karnında gezdirirken boynunun açıkta kalan yerinden öptüm. Tuttuğu nefesini sesli bir şekilde vermesi beni daha da cesaretlendirdi ve onu tek hamlede çevirip dudaklarına yapıştım. Gözleri kocaman açılmıştı fakat ben öptükçe teslimiyetle kapandılar. Öpüşmemi yumuşak ve yavaş tutup , sonlandırmıyor inatla ondan karşılık bekliyordum ki bir kaç dakika sonra sonunda ulaştım amacıma. İlk kez bana karşılık veriyordu. Bu beklediğim işaretle dilimi içeri ittim ve ağzının tatlı hülyalarına daldım. Dilimde dilini hissettiğim an ise kontrolümü kaybederek daha şehvetli öpmeye başladım. Ellerim sırtında hatta daha aşağılara inip kalçalarında dolaştıkça teslimiyeti daha da arttı ve güç almak istermişcesine omuzlarımdan tuttu. Artık kabaran erkekliğimi geride tutamaz oldum ve ona doğru daha da sokulup hissetmesini sağladım ve dudaklarından çıkan inlemeyi duydum. Şu an buna bir son vermeliydim yoksa evden çıkmamız çok mümkün görünmüyordu. Çünkü hemen yandaki koltuğa yatırıp içine girene kadar durmayacaktım.

Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp alına dayadım alnımı. İkimiz de nefes nefeseydik ve bu mesafeden birbirine karışıyordu nefeslerimiz.

Muhtemelen biraz önce yaşananlardan utanmaya başlamıştı. Çünkü inatla gözlerini açmıyordu. Pişmanlık duymasını istemiyordum. "Sen benim karımsın ve bunları yaşamamız olağan. Bize şans verdiğin için teşekkür ederim"
Bunu duyunca hızla gözlerini açtı. "Şans vermek değil. Yanlış anlama."sonra sesi gittikçe cılızlaştı "Bunu bir daha yapma. Lütfen. "

Ona sarılıp başını çenemin altına aldım. "Söz ver lütfen. Bir daha böyle saçmalıklar  yapmayacağına dair. "

Saçlarını öpüp yanıtladım.
"Söz veriyorum sevgilim."rahatlamıştık hissini gözlerinde görüp devam ettim. "Sana böyle saçmalıkları ömür boyu yapacağım."

ESARETWhere stories live. Discover now