10.Bölüm "Bardaki Kurşunlar"

4K 153 20
                                    

Merhaba! Yanlışlıkla bu kısmı yazmadan yayınladım bu bölümü bu yüzden elimden geldiğince hızlı yazıyorum :D

Bölüm kısa ama seri gelecek ve lütfen sonunda bana çok küfür etmeyin sizi çok seviyorum filan

Hızlı olmaya çalışıyorum ay yoruldum yazmaktan.

Vote ve yorum yapmazsanız bölüm geç gelir 😘

Love xx

***

Neden herkes bize bakıyor?

Evet günün sorusu bu. Ya da daha doğru sormak gerekirse:

Neden herkes ilk defa insan görmüş gibi bize bakıyor?

Tamamdır böyle daha çok durumu açıklayan bir cümle oldu.

Zayn beni bir bara getirmişti. Bunu zaten kıyafet alırken söylemişti ama burası gerçekten, bardı. Yani biraz fazla.. bardı.

Biliyorum şaçma geliyor ama burası tam bir film sahnesinden alınıp önüme koyulmuş gibiydi.

Beynimin içindeki ses en iğneleyici şekilde benimle konuştu.

Ne oldu tatlım? Buraları unuttun mu? Dur bir düşünelim, en son ne zaman bara gelmiştin?

Kafamı iki yana salladım ve o sürtüğü dinlememe kararı aldım.

Evet nerde kalmıştık.. hım şey ben size barın fazla bar olmasından bassediyordum.

Tabi biz içeriye adım atana kadar. Herkes çılgınca dans ederken oldukça hareketli bir mekana benziyordu. Ama bizim geçtiğimiz her masa biraz durup ilk Zayn'e sonra bana gözlerini dikiyordu. Ve güvence veriyorum ki, bu çok rahatsız edici bir şey.

Zayn hiçbir yorum yapmadan beni çekiştirmeye devam etti. Bu baya bir sürdükten sonra bir bar sandalyesinin önüne gelmemizle son buldu. Zayn beni en köşedeki sandalyeye oturttu ve kendiside karşıma geçti. Tam ağzını açıp bir şey söylemeye niyetlense de -ki zaten bu seslerin arasından onu duymam çok zordu- söyleyemeden yanımıza bir garson geldi. Garson Zayn'in yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Böylece Zayn ne diyecekse ağzına tıkılmış oldu.

Kısa bir fısıltı ilettikten sonra yok olan garsonla Zayn de ayağa kalktı. Ben ne olduğunu anlamamışken aynı garsonun yaptığı gibi o da benim kulağıma eğildi ve kendi kokusuyla yakın bir muhabbet fırsatı verdi.

Ben çoktan gözlerimi kapamış dikkatimi inanılmaz kokuya vermişken Zayn'in dediklerini dinlemiyordum bile. Sadece bir tek şey duydum.

"Sakın bir yere ayrılma."

Ve koku kaynağım benden hızla uzaklaştı. Bana arkasını dönmüş yürüyen esmere bağırmak için ağzımı açmıştım ki o çoktan insan kalabalığının içinde kayboldu. Burası neresi bilmiyordum, kimseyi tanımıyordum, hatta farklı bir ülkede bilmediğim bir dilde konuşuyorlarmış gibi geliyordu. Anlayacağınız üzere çaresizdim.

Kendime bir kere daha küfür ettim. Gerizekalılığım yüzünden Zayn'i dinlememiştim. Belki de nereye gittiğini söylemişti. Eğer gittiği yeri bilseydim şu an yanına gidebilirdim. Ya da gitmemesi için ona yalvarırdım. Ama her şeyi o mükemmel kokusu mahvetmişti. Umarım yüzüne lama tükürür de bir hafta iğrenç kokar.

Sinirle ve gerginlikle hızlı bir nefes verdim. Bar sandalyesinin üstünde dönerek içkilere baktım. Özel bir zaman olmadığı sürece içmemeye çalışıyordum. Ne kadar al-beni'li görünseler de içmemeye karar verdim.

"Ne alırsın?"

Ah ben burda kendime hakim olmaya çalışıyorum git başımdan.

"Hiç."

Her zaman ki gibi fazla yakışıklı olan barmen başımdan gitmek yerine bana bakmaya devam etti. Gitmeyeceğini anlatınca kaşlarımı kaldırdım ve elimden geldiğince 'ne var?' bakışı attım. Galiba başarılı olmuş olacam ki sorumu anladı.

"Sadece.. seni bir yerden tanıyorum galiba."

Hafif kaşlarımı çattım ve şimdiye kadar hiç görmediğim barmenin beni nerden tanıdığını düşündüm. Sonra aklıma gelen küçük unutulmuş detaya gülümsedim.

"Black Cat?"

Barmen yeşil gözlerini sonuna kadar açarak bana şaşkınca baktı.

"Ah evet. Vay be hâlâ yaşadığından süpeliydim doğrusu."

Elimde olmadan kıkırdadım. Haksız sayılmazdı.

"O işleri bıraktım."

"Neden ki? Gidişin baya bi sarstı piyasayı."

Omuz silktim. "Yeni bir başlangıç yaptım. Ve ne yalan söyleyeyim mutluyum. Aslında bazen o çılgın ortamı özlüyorum ama yine olsa yine aynısını yapardım."

Adını bilmediğim barmen yanındaki arkadaşına bir işaret yaptı ve bana döndü tekrar. Galiba bu 'ben meşgulüm sen ilgilen' işaretiydi.

Dirseklerini aramızda kalan masaya dayadı ve konuşmaya devam etti.

"Gerçek adın ne?"

"Hım.. bu bilinmese daha iyi. Sen?"

"Markus. Kısaca Mark de."

"Peki Mark."

Konuşmanın bitmesi ve işine dönmesi için konu açmamaya karar vermiştim ama Mark ısrarcı görünüyordu.

"Nasıl para kazanıyorsun? Yani bu işi bıraktıktan sonra yeni bir işin oldu mu?"

"Ben zaten dansçıydım. Asıl işim o."

"Peki dönmeyi hiç düşündün mü?"

Kafamı iki yana salladım. "Hayır, durumumdan memnunum."

Elini altta bir yere soktu ve bir kağıt parçasıyla dikeldi. Parmakları arasındaki tahminen broşürü bana uzattı ardından. Almadan ona baktım.

"Kart kalmamış. Bu eski broşürlerden biri ama numaramız hâlâ aynı. Eğer dönmek istersen diye."

Her ne kadar dönmeyeceğimi bilsemde broşürü elinden aldım. Tam ellerim arasındaki plastik hissi veren kağıda bakacaktım ki arkadan bir ses geldi.

Mark hızla kafasını çevirirken bu sesin arkadaşı olan diğer barmenden geldiğini anladım. Mark ona dudaklarıyla anlamayacağım bir şey söyledikten sonra tekrar bana döndü ve gülümsedi.

"Benim gitmem gerekiyor. Sen bu işi bir düşün."

Kibarca gülümsedim ve arkasını dönmesini izledim. En sonunda ilgisi benden çekilip müşterilere dönünce gözlerimi siyah broşüre çevirdim. Üzerindeki baskıya bakmak için ters çevireceğim sırada arkamdan bir ses geldi.

"Hera."

Bar taburesinde dönerek arkama baktım.

Aslında bakamadım diyebiliriz.

Arkama döner dönmez beni dudaklar karşıladı. Cidden.

Tam arkamda olan Zayn'e birden dönünce göz hizama dudakları gelmişti. Normalde boy farkından dolayı göz hizam köprücük kemiklerine gelirken uzun bar tabureleri beni buraya taşımıştı.

Sesli bir şekilde yutkundum -zaten müzikten kendimi bile zor duyduğum için sesli sayılmaz- ve gözlerimi dudaklarından zorla çekerek ona odaklanmaya çalıştım.

Ona baktığımda bana bakmadığını fark ettim. İçimden bir rahatlama geçti. Yani ben onun dudaklarına bakıyordum ya. Hani bu utanç verici? Her neyse fazla şaçmaladım.

Zayn arkamda her neye bakıyorsa sinirli görünüyordu. Tam merak edip bende arkamı dönecekken ellerini belime sardı.

"Hadi gidiyoruz."

Ben tam itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki bir ses beni böldü.

Hayır bu fazla yüksek müzik sesi değildi.

Duvar kenerlarındaki kusan veya şevişen insanların sesi hiç değildi.

Bu bir, kurşun sesiydi.

Ve tabi birden kendini yere atarak bağıran insanların çığlık sesleri.

Fight For Nullity (Zayn Malik|Fan Fiction)Where stories live. Discover now