21.Bölüm "Karmaşa."

2.2K 123 45
                                    

İyi okumalar güzellikler yorum ve vote yapmayı unutmayın ^_^

***

"Yaklaşma bana!"

Odada oluşan kısa sessizliği endişeli bir ses bozdu.

"Hera?"

Kısık ve titrek sese sert bir tepki göstererek yine bağırdım. "Yaklaşma dedim! Yaklaşma!"

Küçük adım sesleri duymam ile kendime çektiğim bacaklarımın uğraşıyla bedenimi geri ittirdim. Sonuçsuz kalan çabamın devam etmesinin tek sebebi kurtulmak için her şeyi denedim diyebilmek içindi. Boşu boşuna duvara ittirdiğim vücudum oturduğum yerden biraz kaymaya başlayınca durdum. Ama adım sesleri bana eşlik etmemişti.

"H-hera?"

Sese her hangi bir cevap vermedim, ama koluma dokunuş eklenince mantık süzgeçinden geçirilmemiş tepkim çıktı.

"Dokunma bana!"

Kolumu kavramış elin sahibi bağırışımı önemsemeden diğer elini de öbür koluma koyarak yüzümü kendisine döndürmeye çalıştı.

"Hey, hey. Benim Hera, Zayn."

İçinde bulunduğum kollardan kurtulmak için çırpındım ama beni tutan eller bu sefer bedenimi sardı. Bacaklarımı da işe katarak çırpınmaya çalıştım, sonuçsuz olarak. Nefes nefese kalmış bir şekilde yerimde durduğumda gözlerimi açtım. Zayn bir kolunu belime sarmış, diğerini de koltuk altımdan geçirerek omzumu tutuyordu. Boşta kalan ellerimi yerinde bıraktım ve artık çırpınacak bile enerjimin kalmadığını anlayarak yerimde durdum. Arada hıçkırmaya dönen nefesimin sesi Zayn'inkini bastırıyordu. Gözlerim her gün bulunduğum odayı ilk defa görüyormuş gibi tararken nefeslerim normalleşmeye başladı. Vücudumdaki adrenalin ve korkunun nefeslerimle havaya dağılması uyku ve yorgunluğu açığa çıkardı. Bakışlarım etrafda dönmeye son verdi ve yavaş yavaş dünya yörüngesine girdi gözümde. Zaman kavramı oturmaya başladı, gergin kaslarım serbest bırakıldı. Vücudumu terk eden duyguların yorgan gibi kapattığı hisler topraktan çıkarak bana ulaşınca ayaklarımdaki yanma hissini, bileğimdeki kramp acısını ve eklem yerlerindeki yorgunluktan olan sızlamaya hissetim. Bakışlarımda o iki kokteylin etkisi vardı.

Beynim eski işlevini eline alınca kaşlarım yukarı kalktı ve bana sarılı duran Zayn'e kaydı bakışlarım. Yukarıdaki kaşlarım çatılma olarak aşağı inerken sinirlerim bu sefer yukarı çıktı. Her şey onun yüzünden olmuştu, en azından son olanlar. Artık o geceden kurtulmaya başlamışken kafama, kabuslarıma ve hayatıma geri sokmuştu. Bütün terapiler bütün çabalar onun saçma bir hareketi yüzünden yerle bir oldu. Onun yüzünden.

Tahta zemine düşen güçsüz ellerim öfke ile dolan damarlarımdan destek alarak Zayn'in omuzlarını ittirdi. Zayn'in başı omzumda olduğu için yüzümü göremiyordu. Ani sardırım sayesinde dengsi bozuldu ve arkaya gitti bedeni. Sırtı yere temas etmeden düşmeyi önlemek için ellerini arkaya koydu, böylece kolları üzerimden çekildi. Serbest kalan bedenimi anında yerden kaldırdım ve karşı duvara doğru sinirle yürüdüm.

Ellerimi saçlarımı geçirirken Zayn'e döndüm ve bağırdım. "Her şey senin yüzünden!"

Zayn elleri arkada sırtı yere yakın bir şekilde dururken şaşkınlıkla nefesini vererek konuştu. "Ne?"

"Evet! Bütün her şeyi mahvettin!"

Zayn yerinden kalkarken kaşlarını çattı. "Ben hiçbir şey yapmadım."

Savunması iyice sinirimi bozuyordu, doğru dürüst savunması bile yoktu oysaki.

"Ah, tabi! Hiçbir yapmadın." İronik bir kahkaha attım ve kendi kendime tekrarladım. "Ne yapabilirsin zaten değil mi? Herkes suçludur ama Zayn? Nasıl laf o öyle."

"Hera bağırma ve kendine gel."

Yerdeki bakışlarım anında ona döndü. Yine bağırarak konuştum.

"Kendimdeyim ben zaten! Bu zamana kadar sakin kalmış halim ben değilim!"

Zayn'in yüz ifadesi bir an durdu ama sonra eskisinden daha sinirli haline döndü. Dayanma sınırlarımı aşmıştı bu yüzden onun sabır çizgisini geçmeyi umursamıyorum. Ya da geçtiğimin farkında olamayacak kadar öfkeliyim, bilmiyorum.

"Hera, son kez uyarıyorum bağırmaya son ver."

"Ne yapacaksın, bak bağırıyorum! Ne yapacaksın gidip herkese o geceyi mi anlatacaksın! Artık umrumda bile değil hadi de herkese, bana nasıl dokunduklarını anlat!"

Bütün sabır tanelerimi Hansel Ve Gratel gibi yolumu kaybetmemek için yola dökmüştüm. Onların ekmekleri benim sabrımdı, kuşlar ise zamandı. Kötü baba kimdi bilmiyorum ama üvey annenin Zayn olduğunu söyleyebilirim. Tek umudum benim versiyonumda cadının olmamasıydı.

"Pişman olacağın şeyler söyleme Hera."

"Merak etme hiçbir şey o gece depoya girdiğim kadar pişman yapmaz beni, keşke hiç yüzünü görmeseydim." Ve keşke şeytani cazibene hiç kanmasaydım diye ekledim içimden.

Zayn'e bir kaç adım atarak önünde durdum.

"Biliyor musun? Sen bana kirli dedin ama sen benden daha kirlisin, için pislikten başka bir şey değil. Kalbin sadece kan ponpalıyor. Sen bir hiçsin. Hiçbir şeysin, bu dünyadan silinsen kimse arkandan üzülmez. Uyuşturucu satarak gençleri öldürüyorsun, elinde kaç yüz kişinin kanı var haberin bile yok. Ve sen o kan içindeki elini doğrultmuş bana kirli diyorsun." Zayn'in üzerine yürüdükçe geri adımlar attı ve en sonunda duvara gelerek durmak zorunda kaldı. O an aynı pozisyona çok kez girdiğimizi fark ettim, rol değişimleri olarak.

Kaslı bedenine giderek yaklaştım. Bedenim ayakta duramıyordu, bayılcak gibi hissediyordum ama sözlerime ara vermedim.

"Sen sadece kendi düşünen, tecavüze uğramış bir kızı bununla tehtit edecek kadar canavar bir insan, hatta var ya sen insan bile değilsin. Sen sadece boşlukta yer kaplayan bir şeysin. Olmaması gereken bir fazlalıksın, ve yalnız öleceksin."

Ayakta durmak imkansız hale gelirken gözlerim kararmaya başladı. İnanılmaz bir baş ağrısı kendini gösterirken Zayn şaşkınlıkla konuştu.

"Tecavüz mü?"

Son kalan dayanma gücümle ona baktım. Kaşları havaya kalkmış ve yüzü ifadesiz bir şekilde kalmıştı. Karanlığa gömülmeden önce hatırladığım kelimeler yine Zayn'dendi.

"Hera.. sen neyden bahsediyorsun?"

Fight For Nullity (Zayn Malik|Fan Fiction)Место, где живут истории. Откройте их для себя