12.Bölüm "Çantamda ne var?"

3.8K 142 24
                                    

Arkadaşlar doğrusunu söylemek gerekirse bu bölüm çok daha sonra gelecekti ama siz inanılmaz varlıklar olarak sınırı hemen geçtiniz. Tanrım çok tatlısınız. Tek sornun yorumdu. Bu bölüme daha fazla yorum bekliyorum haberiniz olsun. Her neyse sizin için oturup bir bölüm daha yazdım ama bu bölümü haftanın ortalarında bir yerde paylaşacam. Yani belki şu an olduğu gibi sınırı hemen geçerseniz -iki günde geçitiniz- yb gelir. Bilemiyorum.

Artı olarak bu bölüm ve ondan sonraki bölümde Zayn yok. Ama bu gerekli bir boşluk olacak. Her şey kurguya uygun planlandı ve önemli bir olaya yaklaşıyoruz. Çok önemli. Yeter bu kadar spoiler :D

Vote ve yorum yapmayı unutmayın!!

Bu arada medyada Andrew var :D

(Bölüm adı Hobbitten alıntılıdır. Filmini izleyen veya kitabını okuyan -ki ben okudum. Filmler.. heh- biri anlamıştır.)


***


"Nerdeydin?"

Kimsenin bizi duymasını istemiyormuş gibi fısıldadıktan sonra beni biraz daha duvara şıkıştırdı.

"Hastanede olduğumu söyledim ya, Andrew."

"Jorden'a yutturabilirsin ama bana, hayır. Sen hiçbir zaman mesajlarının sonuna nokta koyarak bitirmezsin. Çünkü bunu çok itici bulursun."

Beni bu kadar iyi tanımasına kısa bir küfür salladım -dua değil, küfür- içimden.

Cevap vermeden kaçmaya çalışmıştım ki bu seferde kollarını hızla duvara dayadı ve bana iyice yaklaşarak eğildi. Kaşlarını çatmış bir şekilde ne kadar ciddi dursa da hâlâ yakışıklıydı. Her neyse.

"Sanane Andrew. Neden bu kadar ilgileniyorsun?"

Yüzünü buruşturdu ve benden bedenini uzaklaştırdı.Bir saniyelik boşluğunu yakalayarak duvarla arasından çıktım.

Son anda bileğimden tutarak beni tekrar durdurdu. Bu iş sıkıcı olmaya başlamıştı ama.

"Sana bir soru sordum."

Ona döndüm hızla. "Ben de sana bunun seni ilgilendirmeyeceğini söyledim. Sana bir şeyi inandırmak zorunda değilim. İster inan ister inanma."

Yüzüme baktı bir süre sinirle. Sonra dişlerini arasından "Yalan söylediğin o kadar belli ki." Dedi sessizce.

Onu umursamadım ve ellerinin arasından bileğimi kurtararak önüme döndüm. Şu an ki umudum bileklerimdeki her ne kadar kapatıcı kunlanılsada hâlâ kendini hafiften belli eden morlukları fark etmemesiydi.

Sinirin verdiği adrenalinle hızlı ve sert adımlar atarak soyunma odasına ilerledim. Bu saatlerde boş olurdu ve bu benim rahatça giyinmemi sağlıyordu. Zaten hiçbir zaman herkesin aynı anda giyinmesini mantıklı bulmamışımdır. Biri kamera koymak istese rahatlıkla yapardı. Ve vucüdumu herkese göstermek istesem gider stiptiz yapardım.

Duşların yanından geçerek soyunma odasının koridoruna girdim. Bir ses duymamla yerimde durmam da bir oldu. Normalde birini dinlemeyi pek sevmezdim ama bu kişi Kate olunca ve kelimelerinin arasında 'Isabell' geçince kendime hakim olamıyordum.

Kate Isabell'in burda anlaştığı ve benim tanıştırdığım arkadaşlarından biriydi. Bu kızı pek sevmezdim ama Isabell oldukça iyi anlaşmıştı. Nedenini bilmiyorum ama birbirlerini iyi anlıyorlardı.

Tabi işin içine ben de girince dinlemem mantıklı oluyordu. "Anladım Isabel. Kapatmam lazım şüphelenecekler."

Meraklı kişiliğimle hınzır kişiliğim içimden kısa bir çak yaptılar.

Fight For Nullity (Zayn Malik|Fan Fiction)Where stories live. Discover now