🌙 3 | Kamelyalı Adam

3.3K 571 464
                                    

Bazıları yeni bölümü göremediği için, güncelledim!

Cancanlar, kitabımız 700'ü okuyucuyu aşmış bile. Üstelik Genç Kurgu'da 806. sıradayız..


İyi okumalar ^_^


-----------

3. Bölüm: Kamelyalı Adam.

Günler, aylar hatta yıllar sonra karşımda o duruyordu. Bir an dilim kilitlendi. Tenimdeki o sızıntı durdu. Ne yapacağımı bilemedim. Hazırlıksız yakalanmıştım. Karşımda duran acınası adama baktım. Yıllar, yüzünde kırışıklık yapmıştı. İçi simsiyah dumanlarla kaplı olan korkunç adam gülümseyerek bana bakıyordu.

Sanki hiçbir şey yapmamış gibiydi.

Bana hep babalık yapmış gibiydi.

Elimi yumruk şekilde yaptım. Sinirden vücudum titremeye başlamıştı.

'' Neden konuşmuyorsun, Mahperi? '' derken adam resmen gülümsüyordu. Onun bu hayatta gülümseye, nefes almaya hakkı yoktu.

'' Neye üzülüyorum, biliyor musun? Siyah dumanlarla çevrilmiş o ruhunun hiçbir zaman su gibi berrak olmayacağına. Boşuna oksijen tüketiyorsun. '' deyip yumruk yapmış elimi adamın gözüne doğru götürdüm.

İnlemişti, karanlık adam. Gözlerine yumruk indirince yere çökülüvermişti.

'' Sen kim oluyorsun da, benim sevgilime laf söylüyorsun?''

'' Sen kimsin? '' sesleri kulağımı doldurmuştu, her zamanki gibi.

'' Sen kim oluyorsun da, benim hayatıma karışıyorsun? '' diyerek konuşmama devam ettim. Karşıma baktığımda kalabalık bizim etrafımızda toplanmış gibiydi. Karanlık adamın, burnundan kan akmaya başlamıştı. Yumruk yaptığım elim acımaya başlamıştı.

'' Sen kimsin? '' dedim ardından, ağrıyan elimi diğer elimin avucunun içine alarak. Kalabalığa tekrardan baktığımda yüzlerin tekrardan silikleştiğini gördüm. Silikleşmeler tamamlanınca hepsinin yüzü karanlık adamın şimdiki yüzüne dönüşmüştü. Gözlerim dolmaya başlamıştı.

Kalabalığın arasından silikleşmeyen bir yüz görünce onun Deran olduğunu fark ettim. Bana şaşkın yüzlerle bakıyordu. İlk arkadaşımı da böylece sonsuza kadar kaybetmiştim, tabi ki.

'' Bir daha, bir daha asla hayatıma karışmayacaksın. Annemle benimle uğraşma. '' deyip yerimdeki sırt çantamı hızla aldım. Koşar adımlarla kütüphaneden çıktım. Dakikalardır içimde tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Geçmeyen elimin ağrısı gitgide artıyordu.

'' Hastayım ben.'' diyerek kendi kendi konuşmaya başlamıştım. Gidecek bir yerim olmalıydı. Saatime baktığımda doktorumun henüz ofisde olduğunu düşündüm. Koşarak onun ofisine doğru gittim.

Koşarken esen rüzgar acınası yüzüme çarpıyordu. Rüzgar, tırnaklarıyla resmen beni hiçe çağırıyordu. Artık iyileşmek istiyordum, kalabalıklarda dolaşmak istiyordum.

Yoksa o adam gibi ben de mi şiddet yanlısı olacaktım? Hayır, bu hayatta en çok istemediğim şeydi. Bunu kendime yapamazdım.

Ama vurmuştum.

Bir insana.

Kendime gelip o karanlık adamın bir insan evladı olmadığını söyledim, kendi kendime. Birden doktorumun ofisinin kapısına çarptım. Alnımda bir acı hissetmiştim. Elimi alnıma götürdüğümde ellerimi kan bulamıştı. Hızla kapıyı açıp merdivenden yukarı doğru çıktım. Adımlarımı daha da hızlandırıp kalabalığı hiçe sayarak doktorumun odasına doğru yürümeye başladım.

SON AY IŞIĞINơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ