🌙 6 | İlk Ay Işığı

2.3K 454 287
                                    







6. Bölüm: İlk Ay Işığı


'' Bazen öyle anlar olur ki, karşısındaki kişinin aslında her şeyinizin olduğunu fark edersiniz. Ya o zaman? O zaman da kalp de beyin de susar, işte. ''


Dalgalarımın bana küstüğünü fark ettiğim gün gerçekten çok korkunç geçmişti. İlk arkadaşım sandığım kişi beni sevgilisi uğruna satmıştı. Kalbim o kadar çok kırılmıştı ki azıcık da tomurcuklanan yaşama sevincim sönmüştü. Üniversiteden çıktığımda çok kötü bir haldeydim. Ruhumdaki o kırık camlar daha da keskinleşmişti.

   O gün eve geldiğimde aklımda Deran vardı. Onun bu yaptığı gerçekten çok zoruma gitmişti. Annem henüz benimle konuşmaya başlamıştı. Ters giden şeylerin olduğunu seziyordum ama elimden gelen bir şey yoktu. Gerçekten artık kendimi yalnız hissediyordum. Deran da babam gibi çıkmıştı. Deran da babam kılığındaydı. Annem de... Herkes de...

    Erken yatmak istediğim için hemen yatağıma girmiştim. Işıkları kapatıp zifiri karanlıkta ağlama seslerim karanlığa eşlik etmişti. Penceremde ayın en güzel manzarasını izleyerek uyuyakalmıştım.

Gözlerimi araladığımda kendimi koskoca okyanusun ortasında olan adada buldum. Ada, o kadar güzeldi ki bakmaya doyamamıştım. Yanıma baktığımda buz mavi takım elbiseli Kamelyalı Adam'ı gördüm. Gözlerimiz değince onun kırgın olduğunu fark ettim. Tıpkı benim gibi.

  '' Üzgünsün. '' diyebildim, sadece. Kalbimdeki kırgınlık, konuşmama müsaade etmiyordu. Ağlamak üzereydim, ağlayamıyordum. Kamelyalı Adam'a baktığımda gözlerinin yaşlarla çevrildiğini fark ettim.

'' Senin gibiyim. '' dedi. Kamelyalı Adam'ın sesi titremişti. Ellerine baktığımda ilk defa siyah eldiven olmadığını gördüm. Parmağına baktığımda o günkü göremediğim dövmeyi gördüm. Gözlüklerimi alnıma daha da yaklaştırdığımda dövmenin bir ay olduğunu fark ettim. Ayın etrafında ise parıltılar vardı.

'' Dövmen anlamlıymış. '' dedim. Kamelyalı Adam'ın konuşmaya cesareti yoktu. Tıpkı benim gibiydi.

'' Konuşmana gerek bile kalmamış. Her şeyi görmüşsün. '' dedi, Kamelyalı Adam. Dediklerini duyunca tüylerim diken diken olmuştu. Kamelyalı Adam, hep beni izliyordu. Hep benimleydi, hem yanımdaydı.

'' Gördüm. '' diyebildim. Kamelyalı Adam, buruk gülümsemeyle okyanusa baktı. Oluşan okyanus kokusunu burnuna çekti. Derin nefes alıp gökyüzüne doğru kollarını açtı.

''  Ben senin gibiyim, Mahperi. ''  dedi, Kamelyalı Adam. Kamelyalı Adam'ın gözlerine baktığımda yağmurlu bulutlar gördüm. Tıpkı benim gözlerim gibiydi.

'' Mahperi, biz mutsuz olmaya mahkumuz. '' dedi, o yağmurlu bulutlu gözleriyle. Bana tekrardan baktı. O bulutlarından yağmurlar akmak üzereydi. Akacaktı, yavaş yavaş.

'' Yok mu, mutlu olmanın bir formülü? '' derken adanın sahil kıyı çizgisine doğru yürüdüm. Yürürken güneşten dolayı cayır cayır yanan sıcak kum ayaklarıma yapışmıştı. Güneş ışınları saçlarımın arasından girerek başımı ısıtıyordu. Alev gibi kuduran ayaklarımı ılık okyanusa batırdığımda alevlerim söndü. Birer birer...

'' Yok! Yok, Mahperi. '' derken adam sıcaklamış olmalı ki üstündeki ceketi çıkardı. Burası çöl sıcağıyla kavruluyordu. Tenimize işleyen bu sıcak bize iyi gelmemişti.

'' Ama... Bir çözüm yolu var. '' dedi. Gözlerini bana çevirdiğinde gülümsüyordu. Aklından şeytanice fikirlerin geçtiğini okuyabiliyordum. Tırstım, ürperdim. Kamelyalı Adam çok yüzlü bir adamdı. Bazen iyiydi, bazen kötüydü.

SON AY IŞIĞIWhere stories live. Discover now