🌙 16 | Aşık Mavi, Maşuk Okyanus

1.2K 331 249
                                    




Bölüme başlamadan önce yıldıza basıp oylarımızı unutmayalım. Çünkü genç kurguda sıralamamızın yükselmesi için bu gerek. Şuan 179. sıradayız. Herkese teşekkürler. İyi okumalar dilerim.








16. Bölüm: Aşık Mavi, Maşuk Okyanus

'' Deran'ı safderun(saf) kalbimle seviyordum. Ne olursa olsun, sevecektim. Ona olan sevgim pâyidardı. ''

☽☽☽☽☽☽☽☽☽☽☽

  '' Onu sevmeye başlayalı 1 ayı geçti, bile. Deran'ın hayatıma getirdiği değişiklikleri anlatmak, imkansız. Kelimelerle tarif edemem ki, o değişiklikleri. Efsunkâr gözlerini her gün görüyordum, artık. Şuan Deran'ın teyzesinin yazlığındayız. Teyzesi, fevkalade bir kadın. Gözlerine baktığımda tüm hayatını tahmin edebiliyorum.

  Deran'la eskisine göre daha iyiyiz. Sıkı fıkıyız, yani. Hep birlikteyiz, saatlerce. İyileştiğimi hissedebiliyorum. Mirza Hoca'ya gidemiyordum ama yanımda okyanusum vardı. Okyanusum, ses tonuyla bile beni iyileştirebiliyordu. Belki olduğumuz yer çok kalabalık olmadığı içindir. Henüz, denize giremedim. Açıkçası korkuyorum. Vücudumdaki çiziklerimin görülmesini istemiyordum. Sinirlenince, nöbet geçirdiğimde vücuduma zarar verdiğim için utanıyordum. Henüz anneme söylememiştim. Bana şizofren gözüyle bakmalarından korkuyordum. Meyus(umutsuz) haldeydim, umutsuz ve ümitsiz... Sabah saatin 5'i. Uyumayı sevmediğimi söylemiş miydim? Sabahın erken saatlerinde güneş gökyüzündeki ihtişamlı gösterisini yapıyor. O yüzden her gün güneşin berceste(özel) dansını izliyordum.

  Feris teyzenin evi gerçekten çok hoş. Dışardan lüks gibi görünmesine rağmen içerisi ahşap evdendi. Feris teyzeyi daha çok tanımak istiyordu. Cana yakındı ama içindeki kopan fırtınalar gözünden okunuyordu. Belki, o beni anlayabilirdi. Mutlaka, onunla konuşmalıydım.

  Bugün denize girmemi istemişti, Deran. Uzun uğraşları sonucunda kabul etmek zorunda kalmıştım. Ne yapacağımı bilemiyordum. Vücudumdaki çiziklerimin görülmesini istemiyordum. Vücudumdaki çiziklerim, vaveylalarımın(çığlık) bir simgesiydi. Lütfen... Güzel bir şey olsun, bekliyorum. ''

Benim için ayrılmış odada yazmamı bitirdikten sonra penceremden sızan güneşe baktım. Ağlamamak kendimi zor tuttum. İlaç çantama uzanıp aç karnıma içmem gereken ilacı içtim. Sandalyeden kalkıp odanın etrafında tur yapmaya başladım.

'' Mahperi? '' diye ses duydum. Başımı çevirdiğimde pencereme tırmanmış Kamelyalı Adam'ı gördüm. Şaşırmıştım.

'' Ne işin var, burada? '' derken pencereden içeriye geçmesine yardım ettim. Yüzüne baktığımda aşırı derece terlemiş olduğunu fark ettim.

'' Seni görmem gerekti. '' dedi. Elinin tersiyle alnındaki terleri sildi. Zümrüt yeşili rengindeki gözleri, beni inceledi.

'' Endişelisin. '' dedi. Tebessüm ettiğini hissettim. Bazen bu adamı sevebiliyordum. Aslında iyi bir insandı ama benimle derdinin ne olduğunu bilmiyordum.

'' Nasıl bu kadar tanıyabiliyorsun, beni? ''

'' Sen ve ben birbirimize benziyoruz. Unuttun mu? '' dedi. Dehşet içerisinde baktım, ona. Ürkütüyordu.

Üstündeki çalıları çırparak az önce oturduğum sandalyeme oturdu. Eline baktığımda bu sefer sigara gördüm. Lâl ü ebkem (şaşkın) tavırlarımı saklamaya çalıştım.

'' İçer misin? '' dediğinde neredeyse saldıracaktım, ona.

'' Tabi ki, hayır. Asla. '' derken kesin konuşuyordum. Sigaradan nefret ediyordum.

SON AY IŞIĞIDove le storie prendono vita. Scoprilo ora