🌙 26 | Maviye Sığınan Gökkuşağı

1.2K 240 359
                                    




Merhabalar, efendim. Güzel bir sürpriz yapıp YB yayınlamak istedim. Okumadan önce lütfen yıldıza basıp oylarımızı verelim. Hayalet okurlarım sizi de davet ediyorum. ^-^ Neyse bu bölümün şarkısı yine Teoman olsun. Bu sefer kulaklarınıza Renkli Rüyalar Oteli şarkısı eşlik edecek. Sizleri seviyorum, iyi okumalar.





           

26. Bölüm: Maviye Sığınan Gökkuşağı

'' En büyük korkum, seni kaybetmekti. ''

✩✩

'' Babana güvenmiyorsun. Belki de Deran iğrenç bir insandır. '' Kamelyalı Adam elindeki sigarasıyla beni inceliyordu. Konuşmak için yeterli gücüm yoktu. Bedenim uyuşmuş gibiydi.

  '' Neredeyim? '' Yorgun bakışlarımı hastanenin odasında çevirdim. Odada yalnızdım. Kamelyalı Adam bu sefer siyah atkısını takmıştı. Bu rengi seçmesinin sebebini düşünmeye çalıştım.

  '' Sakin ol, hastanedesin. Birazdan seni sormak için gelecekler. '' dedi. Umursamamaya çalıştım. Hareket etmeye çalıştığımda vücudumda aşırı bir yorgunluğun olduğunu fark ettim.

  '' Kimler? Deran nerede? ''

  '' Sakin ol, Mahperi. Sakinleştirici verirler, yoksa. İki gündür yoğun bir şekilde sakinleştirici alıyorsun. '' dediğinde durumun ciddi olduğunu düşündüm.

  '' O adamı bir daha görmek istemiyorum. Polise gideceğim. Yanıma yaklaşmasını istemiyorum. Vücudum altüst oluyor. '' dediğimde sesim titremişti. Kamelyalı Adam bir şey demeden elimi tuttu. Nefesim kesildi. Onun bu iyi hallerine inanamıyordum. Sadece onun kötü tavırlarına alışmıştım.

  '' Korkaklık ediyorsun, Mahperi. O adamı hep göreceksin. '' dedi.

  Konuşmadım, onun bu bilmiş tavırlarına dayanamıyordum.

  '' Sonuçta o senin baban. '' dediğinde sinirlendim. O adam benim babam bile değildi. O benim için yıllar önce ölmüştü. Yıldıray Aydoğdu adlı birini tanımıyordum.

  '' Bu cümleyi herkes kullanıyor. Fazlasıyla klişe oldu. Konuyu kapatalım. Sen de artık git. '' dediğimde Kamelyalı Adam gitmeyeceğini söyledi. Elimi bırakmamıştı.

  '' Neden gitmiyorsun? '' dedim. Kamelyalı Adam'ın gözleri dolmuştu.

  '' Senin canın yandığı zaman benim de yanıyor. Yapma, ben de acı çekiyorum. '' dedi. Şaşırdım. Onun böyle konuşacağını hiç düşünmemiştim. Fazlasıyla birbirimize benziyorduk. Kamelyalı Adam'da yaralı kendimi buluyordum.

  '' Lütfen... Böyle konuşmalar yapmayalım. Artık bünyem kaldırmıyor. '' dedim. O ise konuşmadı. Koltuğa koyduğu çiçek demetini yatağımın önünde küçük masaya koydu. Onu kırmıştım ama umrumda değildi. Kırık olan ben iken diğerleriyle uğraşamazdım.

  Kamelyalı Adam gittikten birkaç dakika sonra içeriye Deran girdi. Eskisi gibi heyecanlandım. Hâlâ mükemmeldi. Nefesimi kesiyordu. Muhteşem gülümsemesini gösterdiğinde gülümsedim.

  '' Sevgilim, beni çok korkuttun. O adama yapacağımı biliyorum. '' dediğinde sesi titremişti. Neler çektiğimi Deran anlayabiliyordu.

  '' Uğraşma, değmez. Ben yıllardır denedim. Değmiyor be! '' Burnumdaki oksijen tüplerini fark etmiştim. Acaba nefessiz mi kalmıştım?

SON AY IŞIĞIWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu