4. Gitme

5.5K 380 17
                                    

Foto:Kaan

Telefonu çaldığında aklında hala Minel vardı. Sinirle çıkıp gitmişti. Her fırsatta birbirlerinin canını yakarken belki de ayrılmaları en doğru olan şeydi. "Alo."

"Doktor Bey... Trafik kazası oldu benim evimin önünde. Bir kadın ağaca çarpmış. Ne yapacağımızı bilemedik."

"Ambulansı arayın hemen geliyorum ben de."

Elleri titremeye başlamıştı. Köyün muhtarı bir kadın diyorsa o kişiyi tanımıyordur. Bu da o kişinin Minel olduğunu kanıtlıyordu adeta. Olabildiğince sakin olmaya çalışarak ilk yardım çantasını alıp arabasına koştu.

Olay yerine geldiğinde Minel'in arabasını görmesiyle kaza yapanın Minel olduğu kesinleşmişti beyninde. Bir umut o olmasın istiyordu. Dikkatle onu arabadan indirip ilk yardım yaparken büyük bir pişmanlık içindeydi. O halde gitmesine nasıl izin verebilmişti? O an ona sarılıp her şeye yeniden başlamak istediğini, onu çok özlediğini söylemediği için pişmanlık duyuyordu şimdi.

"Ambulansı aradınız mı?" diye sordu hızla.

"Aradık Doktor Bey."

Nefes alıyordu. Kalp atışları da normaldi. Çarpmanın etkisiyle bayılmış olmalıydı. Yine de bir sorun olup olmadığını gerekli tetkikleri yapmadan bilemezdi. Bunun için de bir an önce hastaneye gitmeleri gerekiyordu.

Ambulans gelene kadar geçen süre sanki ömründen koca bir parçayı alıp götürüyormuş gibiydi. Ambulansta gerekli bilgileri söyleyip yerine geçti ve bir süre boş gözlerle etrafını izledi. Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi. Çok kötü bir adamdı. Onun bu kadar acı çektiğini tahmin edememiş olmasına kızıyordu. Ağlamasına bile inanmamıştı. Ağlarken önünü göremeyip koca ağaca çarpacak kadar fenalaşmış olmalıydı. Ah Minel... Ondan uzak dursaydı, saçma salak şekilde onu buraya getirmeseydi tüm bunlar olmayacaktı.

Hastaneye geldiklerinden sonraki aşamalarda ne olduğunu hatırlamıyordu. En sonunda Minel'in kazayı minik sıyrıklarla atlattığından emin olup uyanmasını beklemek için odaya almışlardı. Odanın kapısında bekliyordu öylece. Uyandığında ona söyleyebileceği hiçbir şey yoktu. Ona kötü davrandığını ve sürekli yalnız kaldığını söylemişti. Bunu hiç fark etmemişti. Eğer fark etseydi... Kendini suçluyordu sürekli. Odadan çıkan hemşire "Eşiniz uyandı, isterseniz girebilirsiniz." dediğinde başını salladı.

Sıkıntılı bir şekilde elini saçlarının arasından geçirdi. Ne olursa olsun iyi olduğunu görmeliydi. Kapıyı tıklayıp bekledi bir süre. Ses gelmeyince yavaşça açtı. Minel başını kaldırdığında göz göze geldiler.

"Girebilir miyim?" diye sordu çekinerek. Son olanları hala hatırlıyorsa girmesini istemezdi büyük ihtimalle.

Başını salladı. Olanlardan sonra vicdan azabı duyuyor olmalıydı kocası. Her şeye rağmen onun kendini suçlamasını istemezdi. O gidince kendini yemiş bitirmişti. Deniz onun yüzünden gitmişti sanki. Oysa şimdi anlıyordu ki Deniz'in gideceği vardı. Tıpkı onun kaza geçirmesi gibi. Olacağı vardı. Kocası yavaş adımlarla gelip yatağın bir köşesine oturduğunda gülümsemeye çalıştı.

"Suni teneffüs yapmadın sanırım. Dudaklarımda senin tadın yok sanki." Eğer Deniz'in dudakları dudaklarına değmiş olsaydı bunu kesinlikle bilirdi. Bilincini kaybetmiş olsa bile... Sadece ortamın gerginliğini azaltmak istemişti.

Minik bir gülümseme belirdi Deniz'in dudaklarında. Ama öyle küçüktü ki Minel bir şey anlayamadı. Ne çok özlemişti onun gülümsemesini görmeyi. "Yapmadım."

"Gerek kalmadığına sevindim." derken gözleri ellerindeydi. Kavga edip gittikten sonra onun gelme nedeni sadece vicdanıydı. O yüzden konuşacak başka bir şey yoktu. "Sezin ve Bilge'yi aradım. Bu akşam benimle kalacaklar."

Minel Aşk-Tamamlandı-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang