14. Pişman

4.6K 304 33
                                    


Şaşkınlığı geçtiğinde hızla masadan kalktı. Bu ne demek oluyordu böyle? Okulun ilk günü mini etek mi giyecekti? Evet bu kadın dikkatleri üzerine çekmeye bayılırdı ama bu kadarı da fazla değil miydi? Büyük adımlarla Minel'in odasına ilerledi. Oda kapısında Minel ile karşılaştığında ateş saçan gözlerle ona bakıyordu.

"O eteği değiştir." dedi dişlerinin arasından. Tüm gün onun o etekle gezdiğini düşünerek işine odaklanamazdı. Onu delirtmek için yaptığı belliydi ama bu konuda tartışmak istiyorsa tartışabilirlerdi.

Minel önce eteğine sonra Deniz'e baktı. Alay ediyordu değil mi? Bu güne kadar hiç kimse onun kıyafeti ile ilgili bir şey söylememişti. Deniz de buna dahildi. Şimdi karşısına geçip o eteğin çıkarmasını mı söylüyordu? "Şaka yapıyorsun, değil mi?" diye sordu şaşkınlığını gizleyemeyerek. Deniz'in yüzünden bunun şaka olmadığı anlaşılıyordu. Şimdi bir de bu konuda mı kavga çıkaracaktı? Bu adam onun ne kadar yorulduğunu görmüyor muydu? Sadece kalan son zamanını güzel değerlendirmek istiyordu. Deniz onun huzur kaynağıydı. Herkes onun hastalığını bilip ona acırken Deniz gerçekleri bilmiyordu. Bu yüzden onun davranışları gerçekti. İşte bu yüzden ne olursa olsun onu yanında kalmak istiyordu ya.

"Hayır, ciddiyim." Sesi bunu kanıtlar nitelikteydi. Bir süre gözleriyle savaş verdiler. Sonunda Minel oflayarak odaya girip kapıyı Deniz'in yüzüne çarptı.

Yumruklarını sıkmış bekliyordu. Minel hiçbir şey söylemeden kapıyı çarptıysa biraz sonra az öncekinden daha abartılı bir şekilde karşısına dikilebilirdi. Zaman uzadıkça sinirleri daha da bozuluyordu. Sonunda kapıyı tıklamak için elini uzatmıştı ki Minel kapıyı açtı. Vişne çürüğü bir kazak ve siyah bir pantolon giymişti. Ellerini iki yana açıp "Olmuş mu?" diye sordu.

Minel söz konusu olduğunda her an her şey olabilirdi. Karşısında öyle masum öyle güzel görünüyordu ki onu öpmemek için kendini zor tutuyordu. Yüzüne oturttuğu muzip bir gülümsemeyle baktı karısına. "Teşekkür ederim."

Gözlerini devirdi. "İyi o zaman montumu alayım da çıkalım." diyerek odasından montunu alıp geri geldi. O kapıya ilerlerken Deniz arkasından bakıyordu. Bu kadın neden inat etmemişti şimdi? Dalgın bir şekilde başını kaşıdı. "Ne yapıyorsun sen bana?" diye mırıldandı. Hayatındaki her şeyi karıştırırken nasıl onunla ilgili olan her şey bu kadar doğru gelebiliyordu? Bir süre yerinde kaldıktan sonra montunu alıp dışarı çıktı. Sabah dışarıya bakmayı unutmuştu. Kar yağmıştı. Minel "Hadi ama dondum burada." diye söylendi. Hızlı adımlarla arabaya ilerledi. Soğuğa dayanamayacak biri için o etek ne kadar da normaldi. Bu kadın gerçekten dengesizdi.

Arabaya bindiklerinde "Kar yağdığı için miydi o etek değiştirme faslı?" diye sordu Minel.

Değildi. Öyle olmadığını biliyordu. Lanet olsun ki onu kıskanıyordu. Ve yine lanet olsun ki her haliyle güzeldi. Cevap vermedi. Ona yalan söylemek hiçbir şeyi düzeltmiyordu ki.

"Ne saçmalıyorsam. Sanki kıskanacaksın." diye kendi kendine söylendi Minel. Deniz'in kanında kıskançlık denilen bir şey olması onun ruhuna aykırıydı. Bakışlarını dışarıya yönlendirdi. Deniz ile kayak yapmaya gitmek isterdi. Eğer evlilikleri devam etseydi şimdi onu bir hafta sonu kaçamağı için ikna etmeye çalışıyor olurdu. Ne yazık. Aşkı bulmak bu kadar zorken Deniz'in şansını hiç denememiş olması için bir nedeni olmalıydı. Yoksa onu bir ömür yaşamak için yeterli görmüyor muydu? Araba durduğunda Deniz'e baktı. "Tamam beni sevmediğini anlıyorum. Gerçekten. Sevmemen için sana bir sürü neden sayabilirim. Ama merak ediyorum daha önce hiç birini sevmedin mi?"

Sustu. Minel'den önce kimseyi sevmemişti. Bu duygu ona göre o kadar yeniydi ki. Beyninin açıklayamadığı herhangi bir şey onun için kaçma nedeniydi. O cevap vermeyince Minel usulca arabadan indi. Oflayarak Deniz de arabadan indi ve Minel'in karşısına dikildi. Minel yanından geçmeye çalışsa da buna izin vermedi. "Ne?" dedi Minel sinirle.

Minel Aşk-Tamamlandı-Where stories live. Discover now