10. Kapalı Kitap

4.6K 338 17
                                    


Foto:Deniz

Yorgun falan değildi. İşi biteli saatler olmasına rağmen korkudan eve gelememişti. Minel'in gittiğini görmek istemiyordu. Eve gitmezse onun gittiğini de bilmeyecekti. İşte bu yüzden gidememişti işte. Bir süre kahvede oturmuştu boş boş. Sonunda kaçamayacağını anlayarak eve gelmişti. Işıkların yanmadığını gördüğünde kalbine bıçak saplanıyormuş gibi hissetmişti. Kahvede boş boş otururken konuştuklarını düşününce Minel'in onu sevdiğini söylediğini fark etmişti. Daha önce hiç söylemediği bir şeyi kızgınken söylemişti. Kızgınken söylenenler gerçek olurdu. Minel onu severken o onu severken... Nasıl tarifsiz bir acıydı bu böyle. Onu kaybetmek istemiyordu ama ona da gidemiyordu.

Kapıyı açıp içeri girdiğinde Minel'i görmeyi beklemiyordu. Onu gördüğünde içine tarifsiz bir mutluluk doldu. Heyecandan kanı donmuştu adeta. "Işığı görmeyince... gittin sandım."

"Gitmeliydim." diye mırıldandı. Karısının yüzünün böyle düşük olmasına alışkın değildi. Minel her zaman neşeyle konuşur, şarkı söylerdi. Onun o halini öyle çok özlemişti ki şu an o haline dönebilmesi için bir böbreğini verebilirdi.

"Seni tutan neydi?" diye sordu. Tüm gün düşünmekten beyni durmuştu adeta. Konuşabildiğine bile şaşırıyordu.

"Sorum... cevabını duymadan gitmek istemiyorum."

Bir süre düşündü. Ona cevap vermeyi çok isterdi. Onu sevdiğini haykırmak isteyip de haykıramıyordu. Çok özlemişti. Bir kere sarılabilseydi keşke. "Hiç sevmediği biriyle aylarca yaşayacak bir adam olmadığımı bilecek kadar tanıyorsun beni." dedi sonunda sıkıntılı bir şekilde. Oysa o büyülü iki kelimeyi söylemeyi ne çok isterdi. Ona âşık olduğunu Minel de bilse belki her şey daha güzel olurdu. Ya da her şey daha da paramparça...

"Bu sorumun cevabı değil ama." dedikten sonra bakışlarını Deniz'e çevirdi.

"Çok yorgunum Minel." dedi kaçamak bir şekilde. Oysa onu gördüğünde tüm hayatı boyunca yetecek bir enerji ile dolmuştu sanki.

"Her zaman olduğu gibi." dedi acıyla.

Bir süre göz göze kaldılar. Sonunda Deniz adım atmaya başladığında Minel gözlerini kaçırmıştı. Deniz ona doğru gelip tam karşısında durdu. Yavaşça eğilirken kalbi yerinden çıkacaktı sanki. Karısı ne tepki verirse versin bunu yapacaktı. Çok özlemişti ve onu öpecekti. Dudakları değdiğinde büyük bir yangın çıkmıştı sanki aralarında. Öyle büyük bir sıcaklık vardı. Fakat bu kısacık an büyüsü kadar büyük değildi.

"Birlikte geçireceğimiz koca altı ay var. Ve ben bu gece fazlasıyla yorgunum. Sorularını bu süreye dağıtalım. Hepsine cevap vereceğim, söz." diyerek gitti. Odasına geldiğinde ilk defa âşık oluyormuş gibi bir gülümseme vardı yüzünde. Sahi ilk âşık olduğu kadın Minel değil miydi? Ona âşık olduğunu anladığı an buraya gelmemiş olsaydı... Ya da buraya gelecek sebepleri olmamış olsaydı... O zaman belki de her şey güzel olurdu. İşte o zaman evliliğine vermediği şansı şimdi veriyordu. Minel sayesinde... Ve bu şansı ne olursa olsun iyi değerlendirecekti. Sonuçta ilk defa kendisi için bir şey istiyordu. Bu yüzden geri adım atmayacaktı. Ta ki karısını kazanana kadar.

***

Tüm gece uyuyamamıştı. Burada kalarak yanlış yaptığını bildiği halde neden bu yanlış için bu kadar inat ediyordu? Oflayarak yataktan kalktığında kahvaltı masasının hazır olduğunu gördü. Şaşkın şaşkın bakarken gözleri Deniz'i aradı. Bulamayınca masaya ilerledi. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Masadaki notu görünce şaşkınlığı biraz daha arttı.

Günaydın, ekmek alıp geleceğim.

Minel notu yerine koyup banyoya ilerledi. Not yazması kocasının duygusal olduğunu ya da onu düşündüğünü göstermiyordu tabi ki. Güya dün onunla birlikte alışverişe çıkacaklardı. Deniz Bey kavga çıkarmayı uygun görmüştü. Saçlarını düzeltip biraz makyaj yapmak için banyoya gitti. Banyodan çıkıp odasına ilerlerken Deniz'in sesini duydu.

Minel Aşk-Tamamlandı-Where stories live. Discover now