18.Ne

3.2K 276 22
                                    


Abartma konusunda ustaydı Deniz. Onu terk edip buraya gelirkenki duyguları nasıl çok yoğunsa şimdi de öyleydi. Başka bir açıklaması olamazdı bu durumun. Yine de onun kokusunu içine çekti. Özlemişti. Bir süre onun kollarında kaldı. Dünyanın en huzurlu yeri neresi deseler "Deniz'in kolları" derdi. Onun teni ve kokusu öyle büyük bir önem taşıyordu onun için. İstemese de bir adım geri atıp Deniz'in yüzüne baktı. Sanki günlerdir uyumamış gözlerle bakıyordu ona. Elini uzatıp yanağına dokundu.

"Sen ağladın mı yoksa?" diye fısıldadı. Onun ağlayabilmiş olma ihtimali bile komik gelmişti birden. Dünya üzerinde tanıdığı en duygusuz insandı Deniz. Güldüğü bile çok nadirdi. Aralarındaki sessizlik uzadığında Minel eli yanıyormuş gibi hızla elini çekti. Yaptığından utanmıştı birden. Bavuluna dönüp içeri taşımak için kaldırdığında Deniz elini tutup "Bana bırak." dedi.

Çok yorulmuştu. Bu yüzden mutlulukla kabul etti bu teklifi. Deniz onu odaya taşırken arabasına geri döndü. Arabasını buraya getirmekle ne iyi yapmıştı. Tamamen doldurup gelmişti. Taşınacak şeyleri yavaş yavaş içeri taşırken Deniz ile göz göze geldiler.

"Arabanı getirmişsin."

Sesinde alay vardı yine. Bunu da babasının parasıyla aldığını sanıyordu demek. Onun bir işi olduğunun farkında değilmiş gibi davranmasından bıkmıştı. Babasının kanatları altına sığınan bir kız çocuğu gibi davranıyordu ona. Öyle olsa bile bu şekilde bakmasından nefret ediyordu. Hiçbir zaman onu Minel olarak kabul etmiyordu. Her zaman babasının kızıydı. Fazla yorgundu. Bunu umursayamayacak kadar yorgun. O yüzden omuz silkti.

"Bir sakıncası mı var?"

Başını iki yana salladı. "Yo, neden olsun ki?"

"Neden bu tavır o zaman?"

Deniz evin önündeki birkaç merdiveni inip Minel'in yanına geldi. Kar üstlerine yağıyordu. Hava öylesine soğuktu ki bunu bile hissetmiyordu artık. "Buraya geldiğinde hiçbir şeyin yoktu geçmişe dair. Sadece..." sözünü tamamlayamadı. Onunla hiç kimseyi hiçbir şeyi düşünmeden yeni bir hayat kurmak istediğini nasıl anlatabilirdi ki?

Minel bir adım atarak aralarındaki mesafeyi kapattı. "Sadece ne?" diye sordu kendinden emin bir sesle.

Deniz elindekilere bakıp "Lüks hayatında ne varsa buraya taşıyorsun." diye söylendi.

Minel elindekileri arabaya geri koyup Deniz'in yanına geri geldi. "Sen Minel'i istemiyorsun." Sesi sinirden titriyordu. "Basit, istediğin gibi yönlendirebileceğin bir kız istiyorsun. Ama ben bu değilim. Asla olmadım."

"Neden geldin öyleyse?" diye sordu usulca.

Yemini vardı. Söyleyemezdi neden burada olduğunu. O yüzden gözlerini kaçırdı. Çocuk gibi ayağını yere vuruyordu sıkıntıyla. Sonunda iç geçirdi. "Keşke herkese inat buraya geldiğim için iyi ki diyebilseydim..." Gözleri doldu. Bu adam bu kadar fedakarlığa değecek bir adam değildi. Hiçbir zaman olmamıştı. Sadece aşk sarhoşuydu. Aşkı gözünü kör etmişti. Başka bir açıklaması yoktu. Sonunda bunu kabullenmişti işte. "Hata yaptım. Bunu mu duymak istiyorsun? Duydun işte." dedi ve arkasını dönüp arabaya ilerledi.

Deniz arkasından sarıldığında Minel hıçkırıklara boğulmuştu. "Gitme." diye fısıldadı Deniz. "Sen gittiğinde ben yarım kalıyorum."

Minel usulca geri döndü. "Neden?" diye sordu boğuk bir sesle.

Deniz cevap vermedi uzun bir süre. Minel kendini toparlayıp bir kere daha sordu. "Neden?" Deniz yine cevap vermedi. Geçen her saniye canı daha çok acıyordu. 

Minel Aşk-Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin