5. Bölüm ~ Bakım Evi

5.3K 363 1K
                                    

💌Bu bölümü umutsun_'a ithaf ediyorum.

Media Hale:)
__________________

"Bazen kardeş olmak yetmez birini anlamaya. Kalpten bakmak lazım gönül aynasına"

Tatlimelek

"Girebilirsin." Kapıda Ahu belirdi. Gözlerimiz çakışınca gözleriyle müsait olup olmadığımı kontrol etti. En son o girdiğinde vizelerime çalışıyordum...

Müsait olduğumu kontrol edip doğrulayınca içeri girdi.

"Hale hanım şuraya imza atmanız gerekiyor. Birde alzheimer hastaları bakım evi projemiz için onay almamız gereken bir belediye başkanı ile toplantınız var saat 2.30' da. Slayt ve dosyalar hazır kontrol etmek isterseniz."

"Tamam Ahu bir göz atacağım ona eline sağlık teşekkür ederim." "Rica ederim. "

Karşımdaki kedi gözlü kişiye ve onun irisindeki bütün kehribar tonlarına , renk geçişlerine baktım, aile yakımımızın kızı ayrıca en yakın arkadaşım olan kıza . Bir zamanlar gülmekten yerlere yatıp , gece yarılarına kadar sohbet ettiğim, güle oynaya alışverişe çıktığım kıza ...
O göz harelerinde eski anılarımı gördüm film şeridi gibi gözümün önümden geçti anılar ,sanki hiç kendini unutturmak istemezmiş gibi. Birbirimizin eşarbını bağlandığımız ,yastık savaşı yaptığımız, derse çalışmak ve uykumuzun kaçması için içtiğimiz 5, 6 bardak kahve canlandı aklımda. Sonra şu son 2 senedir keyiften yoksun, samimiyetten uzak , şirkette olmamız dolayısıyla oldukça ciddi ve resmi konuşmalarımız kızgın ateşli bir meteor gibi çarptı zihnime.

Öyle bakıyorduk birbirimize dakikalardır.... gözlerimizle konuşuyor , bütün acıları böyle kusuyorduk. Böyle teselli ediyordu beni, böyle sahip çıkıp böyle sarılıyordu sanki bana. Yüzüne buruk bir gülümseme takındı. Normal karşılanabilir bu gülümseme bana benim içimdekileri anladığını gösteriyor ve her şekilde dışarı yansıtıyordu .

"Kolay gelsin."
Diyerek anlamlı bakışmalarızı daha doğrusu konuşmamızı sonlandırdı. Sanki bu eziyete beni daha fazla sürüklemek istemezmiş ,benim kalbimi bakışlarıyla daha fazla burmak istemezmiş gibi.

Cevap vermediğimi farkettim ve bende buruk bir gülümseme takınıp .
"Saol." Dedim ve kendimi bu soğuk düşüncelerden ayırıp slayt ile dosyaları kontrol ettim...

Odada telefon sesi duyulduğunda telefona baktım ve açtım. "Hale Hanım toplantı için misafirlerimiz gelmişler." "Tamam Duygu."

Proje için her şey hazırdı ama her projede olduğu gibi -İnşaat Şirketi olduğumuz için- projeyi yapacağımız alandaki görevli belediye başkanından izin almak gerekiyordu. Şu anda onlardan birine gideceğim.

Dışarı adımımı attığım an Ahu'da bunu bekliyormuş gibi arkamdan gelmeye başladı.

Toplantı odasına doğru ilerlerken etrafa ölüm sessizliği hakimdi. Benim ve Ahu'nun topuklularının sesi duvarlarda yankı yapıyor ve sadece onların sesi duyuluyordu. Toplantı odasına girdiğimizde toplantı odasındaki kişilerin hepsi kafalarını bana çevirdiler ve ölüm sessizliğini ben bozdum.

"Hoşgeldiniz, ben Hale Sicar." "Hosbulduk İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cüneyt Bilde."
"Tanıştığıma memnun oldum."
Dedim ve bayan olan asistanlarının elini sıkıp yerime oturdum. "Sirketinizin ismini çok duydum , sürekli yardım kurumları için çalışmalar yapıyorsunuz bu da onlardan biri?"

Deyince babamın bana yazdığı vasiyetname mektubu geldi aklıma...

"Evet bu sefer alzheimer bakım evi kurumu için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. "

"Bu sizinle ilk projemiz aslında babanız ile de gene bir hayır kurumu için birlikte imza atmıştık. Şirketi babanız gibi sizde hayır şirketi olarak sürdürüyorsunuz anlaşılan. Kendisi hayatımda tanıdığım en fedakar adamdı, başımız sağolsun."

Bu konuşmaları gözümün aniden dolmasını ve orada küçücük bir göl oluşmasını sağlarken o gölün akmaması adına başımı hafifçe kaldırıp yukarı baktım ve besmele çektim. Ardından belediye başkanına dönüp;

"Sizde sağolun." Dedim belediye başkanı devam etti. "Diğer başkanlarla olan projelerinizi duydum, sizin ağzınızdan projeyi dinlenmek isterim."

Boğazımı temizleyip. "Tabi ki."
Dedim ve projeyi anlatmaya koyuldum. "Biliyorsunuz ki alzheimer bakım evleri Türkiye'de oldukça az bazı şehirlerde ideal sayıda bulunsa da çoğunluğunda çok az bulunuyor. Bundan dolayı bu projeyi hayata geçirmek istedim."

Yerimden kalkıp slaytı açtım ve ayrıntılı anlatımıma başladım.
"Oncelikle 4 katlı bir bina olacak, devlet tarafından atanmış doktorlar için ve alzheimer hastaları için çok sayıda oda bulunacak ,her odada banyo her katta da toplu lavabo olacak. Oturabilecekleri ,iletişim halinde olabilecekleri büyük bir salon inşa etmeyi düşünüyoruz. Bunun dışında sinema salonu , yemekhane , çay- kahve salonu bulunacak."

Bir taraftan anlatırken diğer taraftan bahsettiğim yerleri slayttan gösteriyordum. Anlatmam bittiğinde belediye başkanına dönerek
"Proje bu şekilde öğrenmek istediğiniz başka bir yer var mı?"
Dedim.

"Yok ayrıntılı anlatım oldu zaten."
Dedi ve büyük bir nefes verdi dışarıya ve tekrardan konuştu.

"Büyük bir proje , bu projeye onay vermeyi çok isterim ve sizinle çalışmak da, ancak büyük bir proje olmasının dezavantajları var. Kendiniz sanırım üniversite 2 öğrencisiniz ve tam olarak bir mimar değilsiniz . Diğer projelerinizde oldukça başarılı projeler ve daha şimdiden adınız duyulmaya başladı ancak hem parasal hem de kadro anlamında şirketinize güvenceniz varmı?"

Bu belediye başkanlarının genel sorduğu bir soruydu bende şirketime güvencemin tam olduğunu belli ederek cevabımı verdim.

"Bence siz şirkete karşı değil de benim şu an mimarlık diplomamı almadığımı bildiğinizden ön yargılısınız. Fakat benim şuan diploma almamış olmamın bir önemi yok çünkü zaten bu zamana kadar inşaatının yapıldığı çoğu projenin çizimi bana ait. Sadece diploma anlamında mimar değilim onun dışında mimarlığıma da şirketimede çok çok güveniyorum siz de gönül rahatlığıyla güvenebilirsiniz."

"Şirketine güven duyman beni memnun etti." Dedi imzasını attıktan sonra bana döndü; "Başka projelerde görüşmek dileğiyle Hale Hanım." "İnşaAllah ." "Hayırlı günler."
Dedi ve çıktı sonra ben toplantının bitmesiyle derin bir nefes verip ofisime geçtim.

Önce öğle namazımı kılıp sonra Ebru ablanın başlıca sorunu haline gelen ayrıntılı projeye göz atmaya karar verdim. Bir sürü proje üstüme üstüme geliyordu ve halletmek gerçekten zor oluyordu. Bence şirketin bana bu kadar yük bırakması normal değildi ve bunu onlara bir konuşma ile aktarmam gerekiyordu...

Tam mavi beyaz dosyayı açmış inceliyordum ki kapım açıldı ve asla beklemediğim bir kişi karşıma dikildi....

ÖRTÜLÜ Where stories live. Discover now