8. Bölüm ~ Teravih

4.6K 324 217
                                    

Dünya büyük bir tiyatro sahnesi gibidir. Herkes bu sahnede rolünü oynar, rolü bitince sahneyi terk eder.

Alıntı

İçeriye Ahu daldığında gözlerim eline kaydı, ki kaymaması mümkün değildi çünkü genelde böyle bir içeriye dalma olayı olduğunda sinirlendiğini anlar, sonra eline bakar, elinden durum analizi çıkarıp sonra yüzüne bakar ve analizimi doğrulardım. Şu anda da öyle yaptım.

✓Kapıdan içeri daldığına göre analizimizin ilk maddesi tamam.

✓İkinci maddemiz eller! Eline baktım. Ellerini sallamasından telaşlı, eklem yerlerinin beyazlığından da sinirli olduğunu anladım , buda tamam.

✓Üçüncü maddemiz mimik yani yüz hareleri ve gözdeki duygu belirtileri! Yüz hatlarının gerginlikten veya telaştan dolayı kasıldığını anladım , gözlerine baktığımda 2 duygu gördüm sanırım? Evet evet 2 duygu gördüm. Bunlardan çok normal olanı; sinir, diğeri utangaç-
Utangaçlık mı? İyide ne alaka ?

Her neyse... Siniri de gördüğüme göre analizimiz başarıyla sonuçlandı.

"Patron matron demeyeceğim yeter artık ama ya. "
Dedi ve beni kolumdan tutup hızla ayağa kaldırdı ve sarıldı. Ahunun şu andaki sarılma şekline sarılma demem ne kadar doğru bilemiyorum çünkü biraz daha sıkarsa organlarım ağzımdan teker teker fırlayıp yere düşecekler!

"Çok korktum sana bir şey yapacak diye o manyak!"

Sırtımda ıslaklık hissettiğimde sinirden ağladığını fark ettim. Geçmişte kalmış rutinimize böğürerek devam etti.

"Korkudan ölüyordum beğğğ!"

Ağzımdan yanışlıkla bir öğürme sesi çıktığında sıkmayı bıraktı ve hafif geri çekildi. Benim geri çekilmeden kastım milimlik bir şey. Yanlış anlamayın hala sarılıyoruz.

Böyle uzun zamandır sarılmadığımızı farkedince gözlerim doldu yukarı doğru baktım akmasın diye. Özlemişim... ilk defa bunu itiraf ediyorum ama gerçekten özlemişim.

Anlamadığım bir şekilde aniden geri çekildi. Kedi kahvesi gözleriyle ıslak ıslak bana bakarken konuştu;

"Sen niye ağlıyon ya? Sen ağlayamazsın burda sadece ben ağlarım çünkü sen ağlama kotanı çoktan doldurdun."

Ne ara ağlamıştım yine? Ben kendi kendime konuşurken Ahuda -Ebru abladan aldığı bir özellik- pompalı tüfek gibi saymaya başladı:

"Hayvan ya gerçekten hayvan, çam ağacı! Bir çekil önümden de bir bakayım arkadaşıma dimi? Ama yokk geçirmiyor birde karşımda dikilmiş yayvan yayvan konuşuyor hayvan! " İğir çimidin içiri girimizsin" Bende bir çarptım ama Hale!.. Ohh iyi oldu valla. İyi olmuş dimi Hal- "

Derken dudaklarını parmağımla kapattım çünkü kapatmasaydım yarım saat daha böyle konuşurdu. Oysa o kadar konuşmasına rağmen dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım.

Keraat vaktine girmesine az kaldığını zaten biliyordum ama mahsus saate baktım ve kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Aa keraate az kalmış! Bence bunları bana sonra anlatmalısın zira namaz bizim yanımıza uğramadan kaçacak."

~

Abdesti alırken aklıma küçüklük anılarımız geldi.

"Hadi annemize ısrar edelimde bizi de teravihe götürsünler Ahu. Zaten oruç tutmamıza izin vermiyorlar."

Dedim ağzımı üzgün tavırla bükerek.
"Ama ben daha önce hiç gitmedim nasıl kılınacağını bilmiyorum ki."
"Nasıl? Ebru abla gidiyor ya."

ÖRTÜLÜ Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum