10

6.2K 336 93
                                    

"Seviyorsuun, sen de hala saklama gözlerin ele veriyor seni..."

"Eylül sus amına koyayım," diyerek tekmemi salladım Eylül'e.

"Doğruları söylemek de suç olmuş bu devirde be!" deyip yastığı koluyla bacağı arasına sıkıştırdı.

"Ben onu sevmiyorum," dediğimde bana dediğimi sorgulatacak bir bakış attı. Daha sonra hafifçe yaklaşarak kafama vurdu ve beynimin olup olmadığını kontrol etti.

"Ses gelmiyor, ben biliyordum zaten boş olduğunu."

Gözlerimi devirerek kendimi koltukta geriye attım. Ben Furkan'ı sevmiyordum, sevmeyecektim. Beni sevmeyen birini hiç sevemezdim.

"Dalga geçiyor resmen, adam gibi konuşulmuyor Eylül. Sinirlendiğim nokta o. Yoksa Furkan'ın beni sevip sevmemesi ne kadar umrumda sence?"

"Bence baya umrunda."

Gerçekten değildi ama bir insan eski sevgilisine neden bunları yapar diye düşünüp duruyordum. Pardon insan dedim.

Onu bir kere sevmiştim, ikincisini çekebileceğimi zannetmiyordum. Gerçekten katlanılmaz ve sinir bozucuydu.

Ama hala kutunun içine koymadığı hediyesini merak ediyordum!

"Bence tektaş falandır, yoksa niye öyle desin."

"Of, Eylül," diyerek gözlerimi yukarı doğru devirdim. Tek katlanılmaz olan Furkan değildi. Konu Furkan ve bana gelince Eylül de en az o kadar katlanılmaz oluyordu.

"Hemen atarlanmasaydın sen de, öğrenirdin geri zekalı."

"Ben atarlanmadım sadece sorguladım."

"Çocuk seni mutlu etmeye çabalıyor, seni düşünüyor, ben bile seni hala sevdiğini anladım ama sen nasıl bir safsın."

"Çünkü kendisi hiçbir şey söylemiyor Eylül. O itiraf etmemişken senin dışarıdan görüşüne mi inanayım?"

"Ne yaparsan yap, sonunda Eylül demişti dersin."

Eylül'e laf yetiştirmekten bıkmış arkama yaslanarak otururken, telefonuma mesaj geldi.

"Furkan atmadıysa benim de adım Eylül değil," diyerek kıkırdamaya başladı Eylül.

Ona göz devirip gelen mesajı açtım.

Furkan: Nerdesin?

Zeynep: Evde

Furkan: Yanımda olsaydın keşke şu an

Kalp atışlarım hızlandığında Eylül'ün kıkırtısı kahkahaya dönüşmüştü bile.

Zeynep: ?

Furkan: Yanlış bir şey mi dedim

Zeynep: Hayır ama anlam veremedim

Mesajımı görmüştü, bir dakika geçmişti ama hala bir şey yazmamıştı. Ekrana mal mal bakıp bir şeyler beklerken Furkan aradı.

"Yuh bir de arıyor, evlenme teklifi resmen."

"Eylül sus kafana geçireceğim şimdi şu yastığı," diyerek oturduğum yerde dikleştim. İlk çalışta açmayayım ki beklediğim belli olmasın.

"Açıyorum konuşma sakın," deyip açacağım sırada arama sonlandırıldı.

"Ne bekliyordun amına koyayım 20 saattir çalıyor."

Sıkıntıyla arkama yaslandım. İçim rahat etmemişti, Furkan da tekrar arar mı bilinmezdi.

"Ara hadi."

"Ne arayacağım ya merak ediyormuş gibi?"

Gözlerini devirdi Eylül. "Merak ettiğini sen, ben, annen, bakkal Mahmut Amca, okuldaki hademe bile biliyor Zeynep mal mıyız?"

Ona hak vererek rehbere girdim. Merak ediyordum ama sadece az önce yazdıklarından dolayı ediyordum. Yoksa Furkan merak edilip aranacak kadar insan yerine konmayı hak eden biri değildi.

"Alo?"

Telefon açıldığı sırada arkadan birkaç gülüşme sesi geldi ama varla yok arasındaydı. Daha sonra Furkan'ın boğazını temizlediğini işittim.

"Selam."

"Selam?"

"Naber?"

"Ben iyiyim de sen nasılsın?"

"Niye öyle dedin?"

Sanki az önce yazan o değilmiş gibi konuşuyordu. Çünkü sanırım az önce yazan o değildi.

"Attığın mesajlar..."

Birkaç saniye ses gelmedi, daha sonra Furkan'ın telefonu kulağından uzaklaştırmasına rağmen "Sikeceğim oğlum sizi," demesini duydum.

"Neyse önemi yok, sanırım siz eğlenmişsiniz kendi çapınızda."

Duyup duymadığından bile emin değildim açıkcası ama pek de umrumda olduğu söylenemezdi.

"Eğlenmedik."

Açıklaması için ona birkaç saniye verdim.

"Ben yazdım onları zaten."

Ama aslında arkadaşlarının yazdığını biliyordum. Piç sürüsü, ne olacak.

"Arkadaşların var ama yanında, bana ihtiyacın yok yani. Hem olsa bile yanına geleceğimi düşünmen komikmiş." diyerek güldüm.

"Evet öyle."

"Kapatıyorum o zaman."

Ofladı. "Görüşürüz."

"Allah korusun."

seni kendime sakladım {2019}Where stories live. Discover now