45

2.3K 231 72
                                    

baslamadan, oy ve yorum sayisi cok dusuk degil mi? tamam okunma da fazla sayilmaz, oy isteyen de yok ama yorum ayri bir sey herkeste oluyordur eminim insanin yazma hevesini artirir. yani bilmiyorum ama iki yorum ne abi kac bolumdur kahanweldlks zaten yazma hevesim kacti normalde bolum icine hic boyle yazilar koymam ama belirtmek istedim neeuyse iyi okumalar

--

Sonunda sınavlar bitmiş, yarı yıl tatiline bir hafta kalmıştı. Müdür ise haftanın başı olduğu için ders saatinden on beş dakika önce bizi buraya dikip boş boş konuşmaya başlamıştı.

Yanımda Eylül, müdürle ilgili saçma sapan espriler yaparken omzuma değen elle donup kaldım. Ama ya...

"Hocam," diyerek ağır çekimde arkamı döndüğümde bunun tören boyunca sıralar arasında dolanan müdür yardımcısı olmadığını fark etmek rahatlatmanın yanında germişti de. Kaç gündür cevap vermeyen Furkan'ın gelmesini beklemiyordum.

Kolumdan çekerek beni sıradan çıkardı ve insan topluluğunun arasından geçerek arka bahçeye gittik. Umarım burada hocalar yoktur.

"Ne yalanı?" dediğinde bir an garipsedim çünkü en son neyi konuştuğumuzu bile unutmuştum.

"İstiklal marşı okunacak şimdi," diyerek geri gitmeye çalıştım ama elimden tutarak bunu engelledi.

"Gitmek mi istiyorsun?" dedi beni kendine çekerken. Hafifçe kafamı salladım. "Gitmek istesen gelmezdin."

"Ben gelmedim, sen getirdin."

Kendimi geri çekmeye çalışsam da çoktan sarılır pozisyona gelmiştik.

"Tabii canım, beline de silah dayayıp zorla yürüttüm hatta."

Birkaç dakika boyunca sustuk, resmen sustuk. Ben onun konuşmasını beklesem de o diyeceğini demişti. Sıra bendeydi.

"Eylül seni görmüş," dedim geri çekilmeyi başarırken. İlk dersin başlamasına çok az kaldığı için hızlı olmam gerektiğini hissediyordum. Üstelik herhangi bir hoca bizi burada görürse hiç de iyi olmazdı. "Bana evdeyim derken aslında değilmişsin."

Sıkıntıyla nefes alırken arkasındaki duvara yaslandı. Ben de aynısını yaptım. Daha sonra kendimi kaydırarak yere oturdum ve dizlerimi kendime çektim.

"Değildim."

Devamında ne diyeceğini çok merak ediyordum. Bilerek nerede gördüğümü söylememiştim.

"Hastanedeydim."

"Neden?" Gözlerim ona kaydı. O hala bana bakmıyordu.

Durdu. Gerçekten uzunca bir süre düşündü. Beş dakika bile olsa uzun gelmişti çünkü günlerdir bu sorunun cevabını bekliyordum.

"Zeynep ben..." deyip düzeltti. "Yani annem."

Söylemesi için acele etmedim çünkü hiç hazır görünmüyordu.

"Beyninde kötü huylu bir tümör tespit edildi. Edilmiş doğrusu. Ben de bunu aylar sonra öğreniyorum, oğlu değilmişim gibi."

"Ne?"

"Belirtilerinin hepsi eksiksiz görülmesine rağmen annem doktora gitmemiş hiç. Sürekli baş ağrısı çekiyordu, tek fark edebildiğim buydu çünkü sürekli dışardaydım. Onunla biraz olsun vakit geçirmiyordum bile."

"Saçmalama. Kendini falan suçlamıyorsun değil mi?"

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Suçun hepsini yüklenemem. Ama sonra ağrıları çekilmez bir hale gelip, yürüyüşünde bile gariplik olduğunu fark edince hastaneye gitmek zorunda kaldı. Çoktan üçüncü evreye gelmiş bile, yapılacak şeyler çok kısıtlı. Şu an tedavi görüyor ama olumlu bir şey yok. Gerçekten korkuyorum. Ben hiç bu kadar korkmamıştım, Zeynep."

Ağzım açık bir şekilde onu dinliyordum. Bunların hepsi olurken ben saçma sapan triplere girmiştim ve o da benimle uğraşmış mıydı yani?

"Niye anlatmadın?"

"Geçer sandım..."

"Furkan..." Sesim titremeye başlamıştı. Zil çoktan çalmıştı ama derse girebileceğimizi zannetmiyordum.

"Ağlayacak mısın? Saçmalama. Senin burada güçlü ol falan demen gerekmiyor mu?" deyip sırıttı.

"Zaten öylesin. Sadece bu süreçte yanında olamadığım ve benimle uğraşmak zorunda kaldığın için özür dilerim. Farklı şeyler düşündüğüm için çok özür dilerim."

Omuz silkti. "Şaşırmadım. Hala güvenmiyorsun bana."

"Bu doğru değil." diyerek ayağa kalktım.

"Öyle."

"Bak-"

Omuzlarımdan tutup beni birkaç adım ilerletti. "Dersin başladı."

"Seninki de?"

"Ben annemin yanına gideceğim." diyerek ellerini ceplerine soktu.

"Ben de."

"Annem kimsenin bilmesini istemiyor."

"Ne alaka?"

"Annem tanıdığım en güçlü kadın. Benim gözümde hasta konumuna düştüğü için bile çok utanıyor ve rahatsız. Birinin onu öyle çaresiz görmesini bırak kimsenin duymasını istemiyor bile. Şanslısın."

Bir sır verir gibi hafifçe yaklaştı ve fısıldadı. "Aslında seni biraz kendim için kullandım sayılır. Yanımda ol diye her şeyi anlattım sana."

"Zaten yanındayım." diyerek ona yaklaştım.

"Biliyorum." dedi ve bir anda dudağıma kısa bir öpücük kondurup geri çekildi. Daha sonra vedalaşmadan ayrıldık. O annesinin yanıma gitmişti, ben de gün boyu onu düşünecek olduğumu bile bile derse girmiştim.

seni kendime sakladım {2019}Where stories live. Discover now