25

4.5K 363 120
                                    

"Gerçekten senden vazgeçeceğine inanıyor musun?" dedi Eylül.

Niye vazgeçmesindi ki? Bilmiyordum, konu Furkan olunca hiçbir şey bilmiyordum.

Omuzlarımı silkip duvara daha fazla yaslandım ve neredeyse montların içine gömüldüm. Bugün okula zaten zorla gelmiştim, mümkünse okul bitene kadar sınıftan çıkmak istemiyordum. Hiçbir şey konuşmak da istemiyordum. Sadece derslere girip, çıkıp daha sonra eve gitmek istiyordum.

"Ruh gibi gezeceksen niye okula geldin kızım ya?"

"4 devamsızlığım kaldı." diye sitem ettim. "Müdür başkalarını başarısıyla tanır, ortalamasıyla tanır beni devamsızlığımdan tanıyor ya."

Devamsızlık da bir nedendi tabii ama. Ne yapayım o kadar hak vermişler kullanmayayım mı? Ayıp olur.

"Benimle tuvalete gel," diyerek yerinden kalktı Eylül.

"Yok ya başım çok dönüyor ayakta duracak halim yok, git sen bu seferlik."

Tuvalete arkadaşımızla gitmemek için bile izin alıyorduk anasını satayım.

Yemediğini belli ederek sınıftan çıktı. Başım dönmese bile o kadar karışıktı ki ağrımasına engel olamıyordum.

Kafamı sweatshirtümün kapüşonunu geçirip sıraya koydum. Bir dakika sonra yanımda hissettiğim hareketlilikle kafamı kaldırma gereği duydum çünkü Eylül'ün bu kadar kısa sürede gelmesi mümkün değildi. Sadece aynayla bakışması bile 3 dakika sürüyordu.

Kafamı kaldırmamla Furkan'ın üzerimdeki gözlerini görmem bir oldu. Eylül'ün sırasına oturmuş, bir kolunu arkadaki sıraya atmış, diğer kolunuysa bacağının üstüne yerleştirmiş şekilde beni izliyordu.

Birkaç dakika süren anlamsız bakışmamızı kimin böleceğini çok merak ediyordum ama sanırım ben olacaktım.

"Ne oldu?"

Daha dün vazgeçmemiş miydi bu benden?

"Konuşalım."

"Neyi?"

"Zeynep uzatma, inat etme işte bir kere de. Ne diyorsak onu yap."

Yerinden kalkarak benim de peşinden gitmemi bekledi. Aslında diyeceğim çok basit bir şey vardı ama sınıfta konuşursak kendimi tutamayıp bağıracağımdan ve tüm okula dedikodu vereceğimden emindim. Bu yüzden peşinden kalktım.

"Çantanı al," diye seslendi. Oflayarak geri dönüp çantamı aldım ve sınıftan çıktım.

Kartlarımızı göstererek okuldan çıktık ve yürümeye başladık.

"Aslında konuşmak istediğim için gelmedim..." deyip cümlemi tamamlayacaktım ki böldü.

"Konuşma zaten, başladın mı susmuyorsun. Dinle yalnız."

İki elini cebine sokmuş, kapüşonunu kafasına geçirmişti. Onu böyle görmek aklıma bende kalan ceketini getirmişti. Unutmuş muydu acaba?

"Fazla uzaklaşmayalım, dersin başlamasına az var." diyerek kol saatimi düzelttim.

"Derse geri girecek olsak çantanı aldırır mıydım sence?"

Aniden bakışlarımın ona çevrilmesine engel olamadım. "Bu iki oluyor yalnız."

Kaşlarını kaldırarak bana bakınca devam ettim. "Beni görebilmek için dersten çıkarman."

Sırıttı ama kafasını öne eğdi.

"Konuşmayı düşünüyor musun artık? Götüm dondu soğuktan."

"Ben konuşunca için mi ısınacak?"

"Bak ya," dediğimde yeniden sırıttığını görebilmiştim. "Sen konuşunca bitirmen için dua edip, hemen eve gideceğim."

Birkaç dakika daha yürüdük. Daha sonra Furkan olduğu yerde durup bana dönünce aynısını ben de yapmak zorunda kalmıştım.

"Sence," deyip bir adım yaklaştı. "Ben senden vazgeçer miyim?"

Tereddüt etmeden "Vazgeçersin." dedim.

Cıkladı. "Ben seninleyken yolumu buluyorum, sen olmadığında bir hiç olduğumu hissediyorum. Senin bana iğrenerek dahi bakmadığın bir günüm günmüş gibi geçmiyor."

Soğuktan kızaran burnuna dokunmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Lafları kes," dedim gururla.

"Al işte." diyerek kafasını geriye attı. "Kızım sana yaranılmıyor."

"Yaranma o zaman ya, Allah Allah."

Cebimde duran ellerimi çıkarıp tuttu. "Yaranmak istiyorum."

Bir adım daha attı. "Ne olursa olsun sana aşık olduğumu bil istiyorum. Sen benden vazgeçsen de vazgeçmeyeceğimi," Bir elini yanağıma koydu ve öyle okşuyordu ki mayışmıştım. "Seninle olmasam da sana ait olduğumu bilmeni istiyorum, Zeynep."

"Neden benimle olmasan da? O zaman benimle ol."

"Lafın gelişiydi o, mal. Hani bir gün bir şey olursa..."

Bir adım gerileyerek sırıttım. "Kötüye bir şey olmaz."

"Seninle olmamı istiyorsun yani?" diyerek kaşlarını kaldırdı. "İnsanlar tartışmalarımızı özleyecek." (ben özlicem... özlücekler vote)

"Biz ne olursak olalım tartışacağımıza eminim. Senin gibi biri işin içinde olduktan sonra."

"Yani seninle olmamı istiyorsun?" diye yeniden sordu.

"Sen istemiyor musun?"

Cevabını beklerken bana sarılması afallatmıştı. Kollarını belime dolamış ve zor olmasına rağmen kafasını omzuma dayamıştı.

"Seni seviyorum." diye fısıldadığını duydum.

"Teşekkür ederim."

seni kendime sakladım {2019}Where stories live. Discover now