35

2.5K 196 34
                                    

Zeynep'e bir şey yazamadan telefonu cebime attığım gibi dolaptan bir ceket alarak dışarı çıktım.

Apartman kapısını açmamla karşıdaki banka oturmuş ve gözlerini buraya dikmiş Zeynep'le bakışlarımız birleşti.

Evden koşar adımlarla çıkmamış gibi tamamen yavaş ve ilgisiz bir şekilde ona doğru ilerlemeye başladım. Kafam ona dönük olmasa da elimdeki ceketi yüzüne doğru uzatmış, almasını bekliyordum.

"Bu ne?"

Ceketi hala almadığını fark edince kucağına bırakıp istemsizce ona döndüm. "Masa."

Gözlerini devirerek sırıtmasına engel olmaya çalıştı. "Onu demiyorum. Hani kendin kısa kollu çıkmışsın, bana ceket uzatıyorsun ya. O ne?"

Yaptığım mallığı çaktırmamaya çalışırken kısa kollu olduğum gerçeğini fark edince daha fazla üşümeye başlamıştım.

"Ben üşümem."

Ceketi alıp yanına bıraktı ve benim gibi ayağa kalktı.

"Ben üşümem, ben sarhoş olmam. Nesin sen, robot mu?"

"Bunu mu konuşmaya geldin cidden Zeynep?"

Her ne kadar şu an onu sarıp sarmalamak istesem de bir yanım ona o kadar kızgındı ki ikisi arasında kalmaktan kendimi alıkoyamıyordum.

"Seni merak ettim." deyip koluma tutundu.

"Beni daha önce merak etmen gerekmiyor muydu? Mesela sabaha kadar dışarda seni beklerken falan?"

Yüzüme uzanarak kendine çevirmeye çalıştı ama boy farkından dolayı başarısız olduğunda pes edip önüme geçti. Daha fazla kaçamayacağım için bakışlarımı o hariç her yerde gezdirmeye başladım.

"Bak bana," dedi. "Bak. Yaparken eğlenceliydi kabul. Ama şu an anlayışsızca olduğunu kabul ediyorum. Affet bebiş, bu saatte buralara kadar geldim."

Son dediğiyle kaşlarım benden habersiz çatılarak bakışlarım ona kaydı ve dudaklarım aralandı.

"Harbiden ya, bu saatte burada ne işin var? Hiç mi korkmuyorsun kızım gecenin bu saatinde?"

Gülümser gibi oldu ama tamamen benim uydurmam da olabilirdi. "Sonunda sana varacağımı bildiğim için, pek de korkunç değildi yollar."

"Ya sona varamasaydın?"

"Yola çıkış amacıma değerdi en azından."

"Bak bak," diyerek sırıttım. "Kaç film izledin buraya gelmeden önce?"

"Üç," dedi dudağını ısırarak.

Daha sonra ben bile fark etmemişken üşüdüğümü anlayıp, her ne kadar yetişmese de, kollarını bana doladı ve bunu benim kollarımın üzerinden yaptığı için ben ona sarılamıyordum. "Salaksın biliyor musun?"

"Ya mal, ne bileyim buraya kadar geleceğini."

"Ben de bilmiyordum valla, gaza geldim bir anda sen de öyle kızınca falan."

"Kıyamam sana, gel buraya," diyerek kollarının arasından çıkıp onu kendime çektim. Boyu zaten kısaydı, küçücük bir şey olduğu için şu an dışardan bakan kendi kendime sarıldığımı düşünebilirdi çünkü kollarım arasında yok olmuştu. Tamam, ben de pek büyük sayılmazdım ama o çok küçüktü.

"Affettin mi?" dedi kafası göğsüme yaslı olduğundan dolayı boğuk çıkan sesiyle.

"Edelim bari. Bir daha olmasın elimde kalırsın valla, geri zekalı mal."

"Doğru konuş lan." diyerek kollarımın arasından çıktı ve saçını başını düzeltmeye başladı.

"Pardon abi."

"Neyse ben gideyim." Topukları üzerinde geri döneceği sırada ceketi vermek için durdurdum.

"Hop! Al şunu aslanım, üşürsün falan," diyerek ceketi kucağına fırlattım.

"Eyvallah koçum, hadi iyi geceler," dedi omuzlarını düşürüp.

"Dur bakayım," dediğimde gözlerindeki parıltıyla yerinde durup bana döndü. "Sağdan yürü cüzdan bulursun belki."

seni kendime sakladım {2019}Where stories live. Discover now