15-Sarılmak İstiyorum

17.2K 623 72
                                    

Bırak bırak sende beni yalnız bırak. Emir sakin adımlarla terasa çıkan merdivenlere yöneldi.

Şimdi neden çekip gittiğini öğrenme sırasıydı.

Oturduğum yerden yavaşca doğruldum. Oda sakin adımlarla yanıma geliyordu. Adımları aramızdaki mesafeyi en aza indirdiğinde durdu. Kahvelerini yeşillerime çevirdi. Gözlerinde öfkeyi aradım ama hiçbir iz bulamadım. Sinirle evden çıktığı söylenen kişi karşımda gayet sakin duruyordu. Evdekilerin merakı üzerine gözlerimi bir saniye bile gözlerinden ayırmadan merak edileni sordum. Ne kadar beni ilgilendirmediğini bilsemde ...

" neden gittin ?"

Gitmek. Ah ! içinde ne yangınlar barındıran bir kelimeydi. Yürekleri kavuran , göz yaşlarını sele çeviren , acımasız sözcük. Gelen olmazdı ki hep giderlerdi. Yokuşları tırmanarak geldikleri yolu , koşarak inerlerdi. Gelmek zordu , gitmek ise kolay. Gittin derken bile ne kadar zorlanmıştı dilim. Yüreğim nasılda sıkışmıştı söylediğim amansız kelime karşısında. Söylerken bile ne savaşlar vermiştim. Geçmişin izlerinden bir türlü kurtulamamıştım. Yakamı bırakmamıştı acılar. Herkes mi giderdi ? Baktığım yer Emir' in gözleri olsada hafızam bana tuzak kurup geçmişin perdelerini aralamıştı.

Ramazan ayındaydık. Annemle babam teravideydi. Odamın balkonuna çıktım. Her gün bıkmadan usanmadan gelen Kadir bugün yine gelmişti. Evimizin önünde yüreğimi ilk yaktığı yerde oturuyordu. Bakkalın tam yan tarafında. Telefonundan gelen sesi ben bile duymuştum. Karşı tarafı bir süre dinledikten sonra beni gönülden fetheden kelimeleri söyledi.

" çok tatlı ya ... ben bu saate kadar kimin için bekliyorum ... onu bırakıp nasıl geleyim ?"

Şimdi anlıyordum bu bir soru değildi. O bana hiç gelmemişti. Her seni seviyorum dediğinde bile ne zaman giderimin hesabını yapıyormuş. Lafla peynir gemisi yürümüyordu bunun en canlı örneğiydim. En çok gelen gitmedi mi ? Güldürdüğü günlerin acısını çıkarmak ister gibi ağlatmadı mı ? Herkesin acıttığı yerden kanatmadı mı ? En önemliside çekip gitmedi mi ? Ruhumda can çekişen bir soru var , yıllardır kendime sorduğum. Seven gider mi ? Sevmedi belkide. Ben onun başlattığı yangında kül olurken o beni yalnız bıraktı. Bitti. Kabullenmem gereken bir geçmişim , yaşanmak zorunda bırakılan bir geleceğim vardı artık. Geçmişin girdabında can çekişirken Emir' in sesini duydum.

" işim çıktı , gitmek zorunda kaldım "dedi tek duygu barındırmayan gözleriyle. Onun kolayca söylediği kelime bile içime binlerle ok saplamaya yetmişti. Anlaşılan bir bana zordu gitmek. Çünkü ben hep kalandım. Kalanın canı yanardı. Kalan ağlar , kalan paramparça olurdu. Çünkü giden ardına bakmadan terk ederdi. Arkasında bıraktığına bakmazdı. Kim üzülmüş , kim kırılmış umrunda olmazdı. O yüzden hissiz olmayı isterdim. Kimseyi sevmemeyi , sevmemiş olmayı ...

Aramızdaki bir adımlık mesafe ve ayrılmayan gözlerimiz. Aradan geçen bir dakikalık süreden sonra eli yerini bulamamış gibi yanağıma gitti. Anlık gelen tepkiyle vücudum titremişti. Yavaş yavaş yanağımı okşadı parmakları. Bana bunu neden yapıyordu ? Emirde Kadir gibiydi beni inandırıp , gidecekti. Herkes bir gün gider , bunu geç olsada öğrenmiştim. Yaralı ruhumu paramparça etmekten zevk alıyorlardı belkide. Kalbimin her geçen gün kıvranışı mutlu ediyordu belkide. Nefesimin ciğerlerimi zorlayışı huzur veriyordu belkide. Belki. Bu hayatta ölüm hariç hiçbir şey kesin değildi. Aldığımız nefesi vereceğimiz belli bile değilken tutamayacağımız sözler neyin kanıtıydı ?

" rengin solmuş , yemeğini yemedin mi ?"

Birde şu düşünceli tavırları yok mu öldürüyor beni. Hayır yani seni ne ilgilendirir benim yemeğim. Sana mı kalmış tasası ?

M Ü B R E M |TAMAMLANDI |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin