27-Yedi Gün

11K 441 17
                                    

Multimedya da Çağatay Akman / Çek Silahını Daya Göğsüme var 💜

Acısı ifadesinde yer edinen adama şaşkınlıkla karşılık verdim.

Bu prenses ben miydim ?

Saniyeler dakikaları , dakikalar saatleri , saatler günleri kovaladığında öldüm ben. Zaman ilaç değilmiş bunu anladım o kısır döngünün çıkmazında. Belkide ilk defa durdurmak istemedim beni bitiren zamanı. Geçsin gitsin bana sevdiğimi getirsin diye bekledim çaresizlikle. Ben ölürken her gün yavaş yavaş ne gelen oldu ne giden. Zaman bile acımadı kanayan yarama en yakın şahidimken.

Umut tohumlarımın yeşermeyişiyle tekrar yıkıldım. Oysa emindim geleceğine. Nerede olursa olsun yanımda biteceğine emindim. İşte bu düşünceler beynimde kol gezinirken zaman öyle bir tokat attıki içimdeki kıza anladım gelmeyeceğini.

Konaktan kaçtığımda ertesi gün Emir' in kollarında olacağımın hayaliyle teskin etmiştim kendimi.

Olmadı.

Yanıldım.

Her yanılışımda bir kez daha yıkıldım...

Tam bir haftadır burada bilmediğim bir yerdeyim. Sormadım Hazar' a nereye getirdin beni diye. Daha doğrusu sorma gereği duymadım. Emir gelecekse yerimin yurdumun önemi yoktu benim için onun yanı nereyse başkent benim için orasıydı.

Gelmedi.

O gelmedikçe ben nefes almaya devam edemedim.

Soluk boruma tıkandı nefesim. Sonra ciğerlerime bile yetemedi.

Ben yine kabullendim.

İçimde bize olan inancım her saniye ölürken bu sefer onu teselli ettim gelecek yalanlarıyla.

Yalanda olsa gerçekte olsa içimdeki Emir haykırıyor geleceğim diye.

Ben bir bakışına vurulmuşkan sözlerinin gerçekliğinin peşine düşmedim.

Gelecek biliyorum.

Nerede olduğunu bilmediğim evin bana verilen odasında kendimi gelecek tesellileriyle uyandırdım yine yedi gündür yaptığım gibi.

Geldiğimde uyuyakaldığım kırmızıyla siyahın sahip olduğu aşkın yansıtıldığı odada kalıyorum. Kalktığım yatağa baktım bir süre puslu gözlerimle. Dağınıktı benim gibi.

Eskisi gibi karmaşık yatıyordum içimdekileri dışımdakilere vururcasına. Onun kollarıymış beni sakinleştiren. Onun kollarına bir sığdırabilmişim kendimi karşımdaki koca yatağa inat.

Kendimi yeni bir ağlama krizinin eşiğinde bulacağımın bilincine vararak aceleyle topladım yatağı. Şu yedi gün bana yeni şeyler kazandırmıştı. Aklıma ne zaman Emir gelse anıların tozlu sayfalarında kendimi bulup ağlama krizine giriyordum. Farkında olmadan dakikalarca belkide saatlerce döküyordum göz yaşlarımı. Hazar' ın fark etmesi ve beni sakinleştirmesiyle geliyordum kendime. Sonrası ise gözlerimdeki derin sızlama.

Ağlamak dudakların söyleyemediklerini göz yaşlarına söyletmekmiş. Ben dudaklarımdan dökülemeyen zehirli kelimelerin hıncını gözlerimden dökülen her bir yaşla ödüyordum.

Eskiden omzunda ağladığım kimsedense haber yok şimdilerde. Ne ailem ne arkadaşım ne Emir' in ailesinden haber yoktu. Telefon numaramı bile değiştirmiştim beni bulamasınlar diye ama şimdi ben merak ediyordum beni arayıp aramadıklarını.

Merak etmişler midir nerede olduğumu yoksa Ceylan hanım aşığına kaçtı diye mezarımda dürtüyor mudur beni ?

Peki öz ailem kızımız yapmaz kim bilir nerede diye telaşlanmıyorlar mıdır ?

M Ü B R E M |TAMAMLANDI |Where stories live. Discover now