9-Hırsız

5.2K 446 126
                                    

Uzay ağırlaşmış göz kapaklarını hafifçe araladığında nerede olduğunu birkaç saniye idrak edemedi. Başının üzerinde yatan Mete'nin yüzü, yüzüne öyle yakındı ki zar zor aralanan gözleri bir anda fal taşına dönmüştü. Burnuna dolan vanilya kokusuyla gözlerini tekrar yumdu.

Çok güzel kokuyordu.

Aylardır ilk defa bu kadar huzurlu uyumuştu. Ne zaman uyusa kabuslarla uyanıyordu ve deliksiz bir uyku çekmeyeli çok uzun zaman olmuştu.

Uyuyan arkadaşını uyandırmamak için hala kıpırdamamıştı fakat boynuna dolan acı artık kafasını kaldırması gerektiğini söylüyordu. Yavaşça kafasını geniş omuzdan çektiğinde, tahmin ettiği gibi uyanmıştı.

Mete aniden toparlanıp etrafa anlamsız bakışlar atarken Uzay, yüzünün her karesini izliyordu.

Dağılmış saçları, pembeleşmiş yanakları, şişmiş dudakları ve kısılmış gözleriyle o kadar tatlıydı ki gözlerini ondan çekmesi pek mümkün değildi.

Uyku sersemliğinin verdiği tatlılıkla elini boynuna götürüp, yüzünü buruşturdu.

"Ağh! Ulan her tarafım tutulmuş. Kafamı sana doğru çeviremiyorum bile."

Uzay konuşmamayı tercih etmişti fakat gözleri hala Mete'nin üzerindeydi.

"Saat kaç?" diye sordu Mete, uykulu sesiyle.

Uzay arka cebindeki telefonu çıkardı ve saate baktı.

"Sekize geliyor." her ne kadar konuşmadan önce boğazını temizlemiş olsa da sesi uykunun etkisiyle boğuk çıkmıştı.

"Sikeyim ya, cumartesi sabahı bu kadar erken uyanılır mı? Öğlene kadar uyumam lazımdı."

Mete'nin yakarışı o kadar içtendi ki, gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Hadi kalk." dedi Mete. "Eve gidip biraz daha uyumamız lazım."

Mete'nin evi sahile yakın olduğu için çok fazla yürümemişlerdi. Ufak bir apartmanın önüne geldiklerinde Mete anahtarını çıkardı ve apartman kapısını açtı. Merdivenlerden çıkarken, kapısının önünü süpüren tombul, kırklı yaşlarda bir kadın onları durdurup konuşmaya başladı.

"Mete, evladım. Ah bir bilsen dün başımıza neler geldi!"

"N'oldu Serpil abla? İyisin değil mi?" Mete merak ve endişe dolu gözlerle komşusuna bakıyordu.

"Dün gece bir anda elektrikler gitti. Bizim alt komşu var ya, yeni evliler. Sen onların evine hırsız gir. Tüm altınları almış puşt herif, üstüne bir de adamcağızı darp etmiş." ellerini birbirine vurarak konuşmaya devam etti.

"Aman evladım, dikkat edin. Kapınızı kilitleyin, pencerenizi falan da açık bırakmayın. Genceciksiniz daha belli olmaz manyağın tekidir alıverir canınızı."

Uzay kocaman olmuş gözlerle Mete'ye bakarken, Mete de aynı şekilde ona bakıyordu.

"Tamam abla, sağ ol uyardığın için."

Merdivenleri tekrar çıkmaya başladıklarında Serpil abla hala dikkatli olmalarıyla ilgili bir şeyler söylüyordu.

Kapıya geldiklerinde Mete elindeki anahtarı kapıya takıp, açtı. İkisi de ayakkabılarını çıkarıp içeri aldıktan sonra dar koridorda ilerlemeye başladılar.

Bir oda bir salon, tek kişinin kalacağı türden bir evdi. Uzay Mete'nin tek yaşayıp yaşamadığını merak etse de başka zaman sormaya karar verdi.

"Baştan söyleyeyim, yatağımdan başka yerde uyursam her tarafım tutuluyor. Gördük bugün. O yüzden yatağımı vermem, çekyatı açacağım sana. Sorun olur mu?"

homophobiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin