30-Cehennem Ateşi

2.8K 155 87
                                    

Mete yavaşça gözlerini araladığında gördüğü ilk şey çıplak göğsünde uyuyan sevdiği oldu. Hissettiği sevginin yoğunluğuyla yüzüne tatlı bir tebessüm yerleşti ve melekleri kıskandıracak kadar güzel olan sevgilisini izlemeye koyuldu. Dakikalar birbirini kovalarken Mete gözlerini Uzaydan çekmeyerek her bir ayrıntısını beynine kazıyordu. Yenilme korkusuyla ona bakamadığı her anın acısını çıkarıyordu, çünkü artık yenilmişti, dünyanın en kârlı yenilgisinin keyfini sürüyordu.

Elini yavaşça Uzay'ın dağılmış saçlarına götürdü ve tüm şefkatiyle okşamaya başladı. Bu sırada sevdiği adam masum bir ifadeyle gözlerini araladı ve hemen ardından kafasını hafifçe kaldırarak Mete'ye baktı.

"Günaydın sevgilim." dedi Mete karşısındaki uykulu gözlere bakarak.

Uzay'ın yüzüne yayılan mutluluğu ve hafif kızarışını izlerken kendini tutamadı ve "Çok güzelsin." diye iltifat etti yumuşak sesiyle.

"Gördüğüm en güzel şeysin."

Uzay'ın gözleri dolarken, Mete'nin yüzüne doğru ilerleyip dudaklarını dudaklarıyla buluşturdu. Bu buluşma ile gözlerini yumduğunda göz bebeğinde biriken yaş öptüğü sevgilisinin yanağına damladı. Mete iki elini de Uzay'ın yanaklarına yerleştirip hafifçe okşarken bir yandan da dudaklarına uzun öpücükler bırakıyordu.

Bir süre daha öpüştükten sonra Uzay dudaklarını öptüğü dudaklardan ayırdı ve alnını sevdiği adamın alnına yaslayıp gözlerini açmadan bekledi.

Mete'nin elleri hala sevgilisinin yanağını okşarken "Şimdi anlıyorum." diye fısıldadı.

"Neyi?" diye sordu Uzay.

"Tüm bu kitaplara, filmlere konu olan aşkı. İnsanlara bu derin şarkıları yazdıran.." hafifçe duraksayıp titrek bir nefes aldı ve devam etti. "Annemin kendinden vazgeçmesine sebep olan o aşkı."

İşittikleri ile beraber yaslandığı alından kafasını kaldıran Uzay, ağlamamak için kendisini tuttuğu için titreyen dudakları ve kızaran gözleriyle Mete'nin gözlerinin içine bakıyordu.

"Hiçbir zaman inanmadığım, belki de en çok korktuğum şeyin pençesindeyim ve bu aşk dedikleri şeyin uğruna yapılan her şeyi şimdi anlıyorum, çünkü sen bunların hepsine değersin."

Mete sözlerini bitirdiğinde, Uzay gözlerinden akmaya başlayan yaşlarla beraber yatakta doğrulup kafasını çevirdi ve burnunu çekerken hızla göz yaşlarını silip bir yandan da "Ya şurada ağzımızın tadıyla bir uyanalım diyoruz, insanı duygusal topa döndürüp sabah sabah ağlatıyorsun." diye mızmızlanmaya başladı.

Mete hafifçe gülerek yatakta oturur pozisyonda duran sevgilisine yaklaşıp, arkadan beline sarıldı ve çenesini sarıldığı bedenin omzuna yerleştirdi.

"Amma romantik adammışım ben de he, ağzım çok iyi laf yapıyormuş meğer ben de ilk kez şahit oluyorum."

Mete lafını bitirdikten sonra dudaklarını sevdiği adamın omzuna bastırdı ve kokusunu çekerek orada beklemeye koyuldu.

Uzay tebessüm ederek hafifçe kafasını Mete'ye doğru döndürdü ve "Seni çok seviyorum." dedi.

Söylediği cümleyle beraber omzuna değen dudakların kıvrılışını hissetti. Gülüşünü teninde hissetmek midesindeki kelebekleri çılgına döndürmüştü. İkisi de bu kelebekleri kaç kez gömerse gömsünler, her zaman yeniden doğacaklarının farkındaydılar.

**
Dışarı çıkıp biraz etrafı dolaştıktan sonra saat akşam sekizi gösterirken sahile inmişlerdi. Gün batımının turunculuğunda, gözlerini birbirinden ayıramaz vaziyette yan yana yürüyordu iki genç. Mete aralarındaki mesafeyi biraz daha azalttığında sallanan elleri birbirine değmeye başlamıştı. Her temasta parmaklarıyla yavaşça birbirlerinin parmaklarını okşuyorlardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 24, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

homophobiaWhere stories live. Discover now