• Birinci Bölüm •

96.3K 2.6K 799
                                    

Lina

Arabanın camından dışarısını izlerken, yol kenarında, üstlerindeki ucuz kıyafetlerin hiçbir yerlerini doğru düzgün örtmeyen, hal ve tavırlarından amaçları belli olan kadınlarda dolaştırdım bakışlarımı. Birçoğu bedenini pazarlamak için bekliyordu. Onları küçümsemiyordum. Asla bu yanılgıya düşmezdim. Yanlıştı çünkü. Asıl kötü ve tehlikeli olan, kalplerini pazarlayanlardı.

Bir kadın düşünün. Bir adamla tanışır. Adamda, iştahını kabartan çok şey vardır. Kadının ondan alacağı çok şey vardır. Kalbini pazarlar adama ama adamın bundan haberi yoktur. Adam zanneder ki, kadın hep onun olacak. Her şeyini döker adam ortaya. Kadın, bütün alacağını aldıktan sonra, kalbini de geri alır adamdan ve çekip gider. Siz söyleyin, kim kötü?

Aşk, küçük kızların uyku öncesi yatakta dinledikleri masallar kadar masum değil maalesef. Prenses kurbağayı öptüğünde, kurbağa prense dönüşüyordu ya hani, artık kurbağa öpüyor prensesi ve prenses dönüşüyor kurbağaya. Kötü cadılar hep en iyi adamları kapıyor ve kül kedileri asla o cam ayakkabıları deneyemiyor.

"Nerede bu adam?" diye yakınan Hüma, düşüncelerimden sıyrılmama sebep olmuştu.

"Burada ne işimiz olduğunu tekrar hatırlatır mısın Hüma?"

Direksiyon başında oturmakta olan kız kardeşim, dikkatle çevresine bakarak, "Beni çok kızdıran birini bekliyoruz," dedi.

"Yine mi?"

Hüma, kedi gibi bakışlarını bana çevirerek, "Evet," dedi. "Burada olduğuna dair bilgi geçti elime. Gelip kendi gözlerimle görmek istedim."

Gözlerimi devirdim. "Babamızın çalışanlarını kendi dedektiflik maceraların için kullanmazsan sevinirim."

Omuzunu silkerek, "Babam iyi bir adam olmaya karar verdiğinden beri adamlar işe yaramaz oldular," dedi. "Onlara birini araştırmalarını söylediğimde, altın bulmuş gibi seviniyorlar."

"Birincisi, onlar çalışan. Bizim güvenliğimizi sağlayan çalışanlar. Ve ikincisi, babamdan bir mafya babasıymış gibi bahsetme."

"Pekala, insanları kızdırmayı bırakmış bir iş adamı. Bu nasıl?"

İstemsizce güldüm. "Bu daha iyi."

Babam iyi bir babaydı hiç şüphesiz ama çok hırslı bir iş adamıydı. Neyse ki uzun süredir kimseyi şirket sırlarıyla tehdit etmemiş ve normalin iki katı olan düşman sayımızı beş ya da on katına çıkarmamıştı. Hırsı muhakeme yeteneğini gölgeleyen bir adamdı Önder Sipahi. Konu aile olunca kusursuzdu ama iş ahlakından yoksundu.

"Güney dönmüş diye duydum."

Sıkıntılı bir nefes alıp verdim. "Evet."

"Neden mutsuzsun?"

Omuz silktim. "Bilmiyorum."

"O değil de, ciddi ciddi evleneceksin."

Hafifçe kaşlarımı çattım. "Daha evet demedim!"

"İyi de Güney'i sevmiyor musun?"

"Seviyorum." Ama aşık değilim.

"İyi öyleyse, kabul et gitsin. Sonra benim gibi adamların peşinde sürüklenip durursun."

Buruk bir tebessümle uzanıp Hüma'nın yumuşacık yanağını okşadım. "Üzme kendini. Senin kıymetini bilmiyorlar işte."

"Herif resmen beni aldattı!"

Tatlı EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin