• On Üçüncü Bölüm •

34.5K 1.9K 231
                                    

Pars

Yatakta doğrulup oturdum. Ensemdeki ağrı için içimden Çınar'a küfürler yağdırırken, bir anda aklıma Lina'nın aynı ağrıyı çekmiş olduğu geldi. Çok canı yanmış olmalıydı... Beni Çınar'ın bayılttığını tahmin ediyordum çünkü yere yığılırken gördüğüm son yüz onunkiydi ve Aslan asla böyle bir yöntem tercih etmezdi.

Yatağın yanında dikilmekte olan Lina'ya göz ucuyla baktım. Beklenti doluydu, biliyordum ama beklediğini alamayacaktı. Yataktan kalkıp kapıya yöneldim. Açmaya çalıştım ama kilitliydi. Birkaç omuz darbesi kapının sadece sarsılmasına sebep olmuştu. Eğer bu kapıyı kıracaksam, kırılan tek şey muhtemelen kapı olmazdı zira kolum ve omuzum da bu zorlu mücadeleden nasibini alırdı.

"Aç şu kapıyı," dedim, sakinliğimi korumaya çalışarak.

"Açmayacağım."

Ona doğru yaklaşıp çenesini sertçe kavradım. "Beni burada zorla tutamazsın!"

"Yaptığım tam olarak bu sanıyordum."

"Ne şimdi bu? İntikam mı alıyorsun? Sabah Güney'i benim evimde öpmek ve beni kaçırmak... Muhteşem bir plan ama atladığın bir şey var! Ne Güney'i öpmen ne de beni burada tutman umurumda değil! Sayende ben de biraz dinlenmiş olurum hatta!" Yanından geçip yatağa oturdum ve bir an sonra kendimi yumuşak yatağa sırt üstü bıraktım.

Lina, yatağın kenarına oturduğu sırada, "İntikam almak benim tarzım değil," dedi. "Beni dinlemeyeceğini bildiğim için, kaçmanı engellemek amaçlı kaçırdım seni."

"Ne yaparsan yap, seni dinlemeyeceğim Lina," dediğim sırada, gözlerimi kapattım. "Anlatacağın hiçbir şey beni alakadar etmiyor."

Yatağın yan tarafı biraz daha çöktü. Bir an sonra göğsümün üzerine bir ağırlık hissettim. Lina'nın başını yasladığını anlamam çok zor olmamıştı. Onu itmek istiyor, yakınlığından kurtulmak istiyor ancak hiçbir şey yapamıyordum. Tek yaptığım orada öylece uzanmaktı.

"Senin için hazırlandım Pars," dediğinde, göz kapaklarımı araladım. "Kapı çalınca, sen geldin sanmıştım. Kapıyı açtım. Güney beni götürmeye çalıştı. Ona bütün gerçekleri anlattığın için, bana karşı beklenti içerisindeydi. Oysa dün gece ona gayet net bir biçimde ilişkimizin bitmesinin seninle bir ilgisi olmadığını söyledim. Karşılaştığınızı ve senin ona, evde olduğumu söylediğini söyledi."

Hafifçe kaşlarımı çattım. "O şerefsizi bugün hiç görmedim."

Lina birden başını kaldırıp benimle göz göze geldi. "Ama bana öyle söyledi."

"Eminim öyle söylemiştir."

Lina, çenesini göğsüme yaslayıp bana bakmaya devam ederek, "Onu göndermeye çalıştım ama içeri girip kapıyı kapattı ve beni zorla öptü," dedi.

O an çılgına dönmüştüm. Onları dudak dudağa görmek, beni mahvetmişti. Bu kadar kıskanç bir adam olacağım aklımın ucundan geçmezdi ama gerçek ortadaydı.

"Bak, sana yine söylüyorum, bugüne dek Güney'den hiç zarar görmedim ama sen her zaman onun kötü biri olduğunu savunup durdun. Sence Güney yalan söylemiş olamaz mı?"

"Üzerimden kalk Lina," dedim, sert bir ses tonuyla.

"Şu an üzerinde değilim," deyip doğruldu. Tam rahat bir nefes aldım derken, bacağını üzerimden atarak diğer tarafa geçirdi ve üzerime oturdu. "Şimdi üzerindeyim."

Lanet olsun bunu görmemem mümkün mü? Ya da hissetmemem? Lanet olsun!

"İn üzerimden!"

Tatlı EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin