• Onuncu Bölüm •

33.4K 1.8K 405
                                    

     Pars  

  Ne hissetmeliydim? Mutluluk mu? Şaşkınlık mı? Şu an, tam olarak ne hissetmeliydim? Bu anı defalarca hayal etmiştim. Bir gün karşıma çıkarsa eğer, onu hiç sorgulamadan sarıp sarmalayacağıma ve yine eskisi gibi olabilmemiz için elimden geleni yapacağıma emindim. Oysa şimdi, tek yaptığım öylece dikilip ona bakmaktı. Ayaklarım ona gitmeyi reddediyordu. Lina'nın arkasında durarak omuzunun üzerinden Alev'in yüzüne baktım. Bakışlarında gizlenmiş onlarca duygu vardı.

  "Merhaba Pars."

  Konuşmak için dudaklarımı aralamışken, Lina bana doğru dönerek, "Bizi tanıştırmayacak mısın sevgilim?" diye sordu.

  Merakla kaşlarımı çattım. "Ne?"

  "Sevgilim, bizi tanıştırmayacak mısın?" diyerek sorusunu tekrarladı. Bakışları uyarı doluydu.

  "Ben miyim sevgilin?"

  "Pars, kendine gelir misin? Elbette ki sensin, başka kim olacak?"

  "Ha?" Pars, topla kendini! Lina sana G*t beyinli deyip durdu, en sonunda g*t beyinli oldun çıktın! "Ah, evet, şey... Alev benim üniversiteden bir arkadaşım."

  Alev, "Arkadaş mı?" diye sordu. "Gerçekten mi?"

  Karımı kandırmaya çalışıyormuşum gibi bir izlenim vermeye çalışmıştım. Peki bunu niye yapmıştım ki?

  "Evet," dedim, sanki bundan tereddüt duyar gibi bir tavırla. "Alev, eşim Lina ile tanış."

  Lina, Alev'e dönüp, "Memnun oldum," dedi.

  "Ben de öyle," diye karşılık verdi Alev.

  Lina bana dönerek, "Hayatım, arkadaşını içeri davet etsene," dedi. "Ben de çay yaparım, oturur eski günleri konuşursunuz."

  "Hayatım mı?"

  Lina gözlerini devirdikten sonra tekrar Alev'e döndü. "Sen onun kusurunu bakma Alev, şu sıralar mutluluktan gözü hiçbir şeyi görmüyor. İsminle hitap etmemde sakınca yoktur umarım. Lütfen içeri gel."

  Alev, "Hayır, sakınca yok," diyerek içeri doğru adımını attı, Lina'nın yönlendirmesiyle salona geçti.

  Lina, yanıma gelip, "Benimle gel," dedi ve koridorun sonundaki odama yöneldi. Benim odama.

  Peşinden giderek odama girdim ve kapıyı kapatıp Lina'ya döndüm. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

  "Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Bir an pot kıracaksın diye aklım çıktı. Sen demedin mi bir süre daha evli kalalım diye. Kimsenin gerçeği öğrenmemesi gerektiğini söyledin."

  "Tamam, buraya kadar tamam Lina ama Alev'i neden tanımıyormuş gibi yaptın?"

  "Sen söyle Pars, onu tanıdığımı bilirse, aramızdaki ilişkiden şüphe duymaz mı? Güney ile önceden ilişkim olduğunu öğrendiğinde ise, kesinlikle her şeyin bir düzmece olduğunu anlar. Seni birazcık tanıyorsam, düşmanının nişanlısıyla evlenmezsin. Ve Alev seni benden çok daha iyi tanıyor."

  Kaşlarımı çattım. "Belki de ne sen ne de Alev beni yeterince iyi tanımıyorsunuzdur!"

  "Ne demek bu?"

  "Bir şey demek değil. Onu neden içeri davet ettim."

  Bana doğru bir adım atıp, "Konuşmanız gereken şeyler vardı," dedi. "Al işte, sana fırsat."

  Kollarımı çapraz bir şekilde önümde birleştirdim. "Saçmalıyorsun Lina. Onunla konuşmak istesem dışarıda buluşurdum."

  "Ve böylece birileri sizi görür, haberinizi yapar, eski nişanlınla görüşmeni aldatmaya bağlarlar. Babam gelip beni alır ve senden boşanmamı sağlar..." Bir anlığına durdu. Gözleri şaşkınlıkla irileşti. "Ben bu açıdan bakmamıştım hiç. Tam olarak istediğimiz şey işte. Ayrılmamız kolaylaşır kimseye açıklama yapmak zorunda kalmayız."

Tatlı EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin